Liyakat yoksa biat kazanır!
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla üst kademe kamu yöneticiliklerine yapılan atamalar Resmi Gazete'de yayınlandı.
Kararlar toplum genelinde büyük sansasyon yarattı.
Özellikle de oyuncu Tamer Karadağlı'nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atanması sonrası biat- liyakat tartışmaları yeniden alevlendi.
Gelin bu kavramların anlamlarına birlikte bakalım.
Liyakat, Türk Dil Kurumu’na göre “Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak tanımlanmakta.
Ayrıca, Latince; kazanmak, hak etmek anlamına gelen mereo kökünün, Yunanca güç, iktidar anlamına gelen kratia sözcüğü ile birleşiminin “meritokrasi” olarak Türkçeleştirilmiş haliyle de karşımıza çıkmakta.
Biat ise ahdetme, söz verme, birinin hâkimiyetini kabullenme, ona bağlılığını sunma demektir.
Biat ve liyakat ilişkisinin en bariz örneği ise 15 Temmuz kanlı darbesidir.
Hatırlayacağınız üzere 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan manzara bizlere bireysel liyakatin yerini grupsal sadakatin aldığında nelere sebep olacağını çok net göstermiştir.
Polis teşkilatında, orduda ve yargıda kontrol mekanizmalarının hiçe sayılıp belirli gruplara mensup memurların üst düzey pozisyonlara getirilmesi ile oluşan siyasi kutuplaşma son derece vahim sonuçlar doğurmuştur.
Buradaki tek gerçek ise hak edenlerin değil de bir gruba biat edenlerin belirli mevkilere getirilmesi ve ödüllendirilmesidir. Bu atamalardaki huzursuzluk da bu yüzdendir.
Olayı Karadağlı özelinde ele aldığımızda kendisi uzun yıllar yayımlanan televizyon dizisi “Çocuklar Duymasın” ile geniş kitlelerce tanınmış bir oyuncudur.
Ki son dönem içine dahil olduğu siyasi münazaralara kadar da birçok çevre tarafından sevilirdi.
Lakin 2015 yılında verdiği bir röportajda "Erdoğan'dan korkuyoruz. Ben de dahil hepimiz bu korkuları yaşıyoruz. Herkes ‘aman ters gitmeyelim, yanlış algılanmayalım derdinde" dedikten sonra;
2017 yılında Erdoğan'ın hitabetini övmesi ve "Doğru hitap ediyor. İnsanların anlayabileceği bir dile sahip. Ben de etkileniyorum" diyerek Erdoğan'a yönelik iltifatlarını sürdürmesi, zaman zaman kadın oyuncuları hedef göstermesi ve LGBTİ karşıtı mitingi desteklemesiyle gündeme gelmesi Tamer Karadağlı’nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atanması hususunda hep soru işaretleri yaratan konulardır.
Bu demek değildir ki Tamer Karadağlı bunu kesinlikle hak etmemektedir.
Lakin Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü gibi devletin güzide kurumlarından bir tanesinin başına atamalar ve görev yeri değişiklikleri yalnızca nesnel liyakat ilkelerine göre gerçekleştirilmeli, buna dair kıstaslar saptanmalı ve şeffaf kılınmalıdır.
Unutulmamalı ki devlet düzeninin kurulması, sağlıklı bir şekilde işletilmesi ve yok olmaması için birey, toplum ve devlet arasındaki ilişki liyakat ekseninde dönmektedir.
Demokrasinin ve hukuk devletinin temellerinden olan devletin vatandaşa eşit mesafede bulunması gerekliliği maalesef yaygın kayırmacılık ve siyasi patronaj sistemi yüzünden zarar görmektedir.
Sistemde liyakat, insanda ehliyet, devlette adalet çok önemlidir.
Yoksa her geçen gün kamu bürokrasisi daha kötüye gidecektir.
Bizden söylemesi…
En Çok Okunan Haberler
- 'Asgari ücret' tepkisi nedeniyle tutuklandı
- Gözaltına alınan Kadir İpek hakkında yeni gelişme
- Nedir bu Emevi Camisi takıntısı?
- 'Senin ne kadar acınacak bir hale geldiğinin...'
- Boykot çağrısı yaptı!
- Suriye’de Aleviler sokağa çıktı
- Emekli ve memura ne kadar zam yapılacak?
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- Davutoğlu'nun 'hazırım' çıkışına yanıt verdi
- Türk-İş rest çekti: İşçiye yine sefalet düştü