Zincirlerinden kurtulan bir leydi

Hapsedilen ve özgürlüğü için kendini feda eden kadın imgesi sanat yapıtlarının için en güçlü esin kaynaklarından biri olmuştur. Ressam John William Waterhouse'un bir kadının kaledeki ebedi tutsaklığını resmettiği "The Lady of Shalott" isimli eseri, kadınların özgürleşmek için feda etmeleri gerekenler hakkında düşündürten bir eser.

Zincirlerinden kurtulan bir leydi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.03.2022 - 13:57

Çocukken günleriniz, hayal gücünüzü özgür bırakan hikayeler, masallar dinleyerek ve büyülü illüstrasyonlarla bakarak geçer. Hayatı deneyimlemeye başladığımızda, hikayeler ve resimler, dış dünyayla bağlantı kurmamızı; onu anlamlandırmaya çalışmamızı sağlayan en önemli araçlardır. İnsan büyüdükçe masalların varlığına inanmasa da hep bir yanı hayal kurmasını sağlayan öykülerin gerçekliğine inanır… Ressam John William Waterhouse’un, Viktorya Dönemi’nin ünlü şairlerinden Alfred Tennyson’un aynı isimli şiirinden esinlenerek yarattığı ‘The Lady of Shalott’ resmi, 19. yüzyıl Ön- Raffaellocu akımının en dikkat çeken eserlerinden biridir. Teknede tasvir edilen işlemeli kumaşın ve doğanın gerçekçi tasviri arasında Shalott'un kendisi, goblen üzerinde gösterilen görüntülerin canlı şemasıyla uyum içinde görünürken; kendisi bu dünyaya ait olmayan bir masal kahramanı gibi durmaktadır.

Eser konu olarak Alfred Tennyson’un şiirine dayanmaktadır. Şiirdeki hikayeye göre, Leydi Elaine, Camelot şehrine uzanan bir nehrin ortasında bulunan Shalott adasında bir kulede mahkum hayatı yaşamaktadır. Günlerini yalnızca dokuma yaparak geçiren Elaine, tek başına yaşadığı kulenin penceresinden bakarsa lanetleneceğini bildiği için, dış dünyaya ancak bir aynanın yansımasından bakmaktadır. Bir gün kulenin yakınlarından şarkı söyleyerek geçen Lancelot adındaki şövalyenin yansımasını görüp, ona aşık olur, pencereye koşup dışarı baktığında aynanın çatladığını görür ve lanetlendiğini anlar. Camelot’a ulaşmak, Aşkı yaşamak için lanetlenmeyi göze alarak ölümle sonlanacak yolculuğu için bulunduğu kaleyi terk ederek bir kayığa biner, kıyıya ulaşamadan son nefesini verir.

Tennyson’ın The Lady of Shalott şiirini kaynak alan sanatçı, Lady’yi, Camelot’a doğru ölüme doğru sürüklenirken betimlemiştir. Eserdeki semboller onun kuledeki hayatı, yolculuğu ve ölümüne dair ipuçları içermektedir.  Lady, Orta Çağ’a ait uzun kollu; saflığı simgeleyen beyaz elbisesiyle kayığındadır. Shalott, Acı ve hüzünle başını geriye atmış, ağzı hafif aralık olarak resmedilirken son şarkısını mırıldanıyor gibidir. Eserde Yumuşak ton kullanımı, doğanın melankolik atmosferi, loş ışık, kırılmış kamışlar, sonbaharın ölü yaprakları içinde, Elaine tıpkı etrafındaki solgun yapraklar gibi savrulmaktadır. Bu karamsar atmosfere kayığın pruvasında sadece biri yanan üç kandil ve çarmıha gerilmiş İsa imgesi eşlik etmektedir. Eserdeki, ikisi sönmüş olan mumlar kadının hayatını temsil etmektedir, üçüncü mum kadının hayatının son evresinde olduğunu anlatmaktadır. Mumların önünde duran üzerinde İsa’nın bulunduğu haç, dini bir semboldür ve Elaine’in ölümden sonraki hayatını temsil eder. Yanında kendinsin dokumuş olduğu kilimler vardır. Bu dokumalarda, Elaine’in Camelot’a yolculuğu ve  ona yasaklanmış ama keşfetmeye can attığı dış dünya yer alır.

Ucunda ölüm olan bir tutkunun peşinden gitmek için korunaklı hayatını terk eden kadın teması Viktoryen edebiyat, sanat ve melodramda oldukça popülerdir ancak kadının hikayesi romantik bir aşk hikayesinden öte çağrışımlar uyandırır. Elaine, pasifliği ile karakterize edilen geleneksel 19. yüzyıl kadınlığını temsil eder.

Ancak, Waterhouse, resmiyle Tennyson'ın şiirinin görsel bir tasvirini sunmaktan daha derin bir şey söylenmektedir, ressam, şiiri tuvale yansıtırken “Ve nehrin kasvetli derinliklerinde / Esrik ve cesur bir kâhin gibi - Donuk çehresiyle / Öylece bakakaldı Camelot’a…” dizelerine yoğunlaşmıştır. Bu sebepten resim, nehrin akıntısı içinde adeta sürüklenen Elaine’in aslında çaresiz, hüzünlü ve kırılgan duruşuyla ile beraber hayat karşısında verdiği cesur mücadelesini göstermektedir….  Bu yüzden de bu resmin en etkileyici detayı Elaine’in elinde tuttuğu zincirlerdir. Bu zincirler kayığı arka planda görülen kuleye bağlarken, aynı zamanda Elaine’in kuleye hapsolmasına neden olan laneti temsil eder. zincirler kadını hayatta geri· tutan her şeydir ve Elaine, gevşek bir şekilde tuttuğu zinciri bıraktığında bedeli· ne olursa olsun özgürleşecektir.

Bugün bu resme baktığımda, resimdeki kadın Elaine, zaman ya da coğrafyadan bağımsız olarak toplumda görünmez kılınan, gelişmesi engellenen tüm kadınları temsil etmektedir. Resim, gücü, kararlılığı, kendine yetebilmeyi ve gerçek tutkusunu yaşatarak özgürlüğü için risk almanın güzelliğini gösterir.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler