Zamansız bir modacı
Gamze Saraçoğlu sürdürülebilir tasarım anlayışını kurumsal ölçeğe taşıyarak iş dünyasına örnek olacak bir üretim ortaya çıkarıyor.
Zamansız ve sürdürülebilir tasarım anlayışını, üretimlerinin merkezine alan modacı Gamze Saraçoğlu Anadolu Efes’le işbirliği içinde yarattığı kurumsal tasarımlarıyla bu alanda fark yaratan bir işbirliğine imza attı.
Saraçoğlu hem sürdürülebilir üretim sürecini hem de modadaki “zamansız” yaklaşımını bizimle paylaştı.
- Zamansız diye tanımlanabilecek tasarım anlayışınız ile başlamak isterim. Sizin için “zamansız” kavramı, tasarımlarınızda ve yaşamınızda ne anlama geliyor?
Son 10 yılda dünya modasını fast-fashion (hızlı moda) markalar domine ediyor diyebiliriz. Şu anda lüks markalarda bile çok hızlı tükenen bir trend hâkim... “Zamansız” kavramı, tam da bu anlayışa alternatif sunan yaklaşımlardan biri. Zamansız tasarım, benim için sürdürülebilir ve uzun ömürlü, on sene sonra da kullanabileceğimiz, raf ömrünü tüketmemiş ürün demek. Ancak maalesef uzun ömürlü ve sürdürülebilir tasarımlar yaratan markaların sayısı, “sürdürülebilirlik” bir akım olmuş olsa bile azalıyor. Sürdürülebilirlik benim için sadece bir tasarım anlayışı değil, bir yaşam stili. Tüketim alışkanlıklarımı da bu yönde şekillendiriyorum.
- Birçok markayla işbirlikleriniz mevcut. Bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde Anadolu Efes çalışanlarının üniformalarını tasarlamak konusunda oldu. Bir moda tasarımcısı olarak üniforma tasarlamak nasıl bir his?
17 yıllık kariyerimde genel olarak “couture” tasarımcısı olarak ön plana çıkmış olsam da Türkiye’de en çok kurumsal kıyafet danışmanlığı yapan tasarımcılardan biriyim. Kurumsal kıyafet tasarlama süreci benim için her zaman çok keyifli. Tasarımlara başlamadan önce hep ilk adımım üniformaları giyecek çalışanlarla, çalışma ortamlarında bir araya gelerek üniformadan beklentileri hakkında bilgi almak oluyor. Tasarladığım herhangi bir üründe birinci önceliğim, giyen kişinin içinde kendisini iyi ve özel hissetmesi. Ayrıca üniforma tasarlamanın benim açımdan tatmin edici bir diğer yanı ise tek bir tasarımdan binlerce kişinin ekmek yiyor olması, bu da benim için ayrı bir mutluluk.
- Üniformaların tasarım sürecini biraz anlatabilir misiniz?
Anadolu Efes ile yollarımız altı yıl önce yine markanın o dönemki kurumsal kıyafetlerini tasarladığım dönemde kesişmişti. O dönem saha ekibinin çalışma ortamında bulunmuş, ürünleri giyecek kişileri epey gözlemlemiştim. Genelde, giyenler üniformalardan bir yıl sonra sıkılır. Bu kez öyle olmadı ve bu durum beni çok motive etti. İkinci kez gerçekleştirdiğimiz bu işbirliğinde sürdürülebilir ve dinamik bir koleksiyon hazırladık. Hazırlık aşamasında birinci önceliğim elbette ki çalışanların konforu oldu. Ancak bunların yanında sokak modası ve grafik sanatlar da koleksiyonda ilham aldığım unsurlardı. Markanın kurumsal yapısına uygun geliştirdiğimiz baskılar ve kumaşlar kullandık. Projeye başlarken sloganımız “sürdürülebilirlik tasarımda başlar”dı. Gerçekten de sürdürülebilir bir ürün ortaya çıkarmak istiyorsak bunu tasarım aşamasından, planlı ve disiplinli bir şekilde kurgulamalıyız. Türkiye’de bu konuda özellikle üretici firmalara çok büyük iş düşüyor. Pek çok büyük dünya markasının üreticisi konumundayız ve gerekli özveri ve işbirliği ile çok daha iyi aşamalar kaydedebileceğimize inanıyorum. Bu açıdan üreticimiz Tekstar ve Aykut Tarakçıoğlu’na teşekkür etmek istiyorum. Üniformalarımızın üretimini yaparken 2 ton geri dönüştürülmüş elyaf malzeme kullanıldı ve Tekstar sürdürülebilirlik konusunda örnek teşkil edecek şekilde ürünleri BCI (Better Cotton Initiative) sertifikalı sürdürülebilir pamuktan üretti.
- Güçlü, esin dolu ve enerjik bir kadınsınız. Kariyerinizi inşa ederken başınızdan geçen, canınızı sıkan süreçleri nasıl yönettiniz?
Kriz yönetiminde en önemli noktanın disiplin ve özveri olduğuna inanıyorum. 17 yıllık kariyerimde pek çok zorlukla karşılaşmış olsam da marka olarak hiçbir zaman iş ahlakımızdan ödün vermedik. Bunu sağlamanın bir diğer önemli noktası ise arkanızda güçlü ve güvenebileceğiniz bir ekip olması.
- Son olarak, gündelik yaşamınızda ne gibi sürdürülebilir yaklaşımlarınız var?
Markamda olduğu gibi kendi stilimde de basic ve zamansız tercihlerde bulunuyorum. Bilinçli bir dünya vatandaşı olarak hem evimde hem de stüdyomda geri dönüştürebileceğimiz atıkları dönüştürüyoruz. Stoklarımızda kalan ürünleri yeniden yorumlayıp, ufak tadilatlarla tekrar hayata kazandırıyoruz. Ben sürdürülebilirlik adına gösterilebilecek ufak eforların bile büyük fark yaratabileceğine inanıyorum.
"TİYATRODA ÖZGÜRCE TASARLIYORUM"
- Aynı zamanda birçok tiyatroda da sizin tasarlamış olduğunuz giysileri görüyoruz. Karakterin dünyasına girmek, onu giydirmek derken öykülerle dolu bir süreç olsa gerek...
Tiyatro kostümü tasarlamak benim için, tasarım rutinimin dışına çıktığım, sezon ve trendlerden bağımsız, tamamen yaratıcı olabileceğim özgür bir alan. Tasarım sürecime başlamadan önce ben de oyun metinlerini baştan sona okuyarak karakterlerin ruhunu özümsemeye, onları en iyi şekilde anlatacak kostümü ortaya çıkarabilmeye çalışıyorum. Tüm bu ön hazırlık sürecinden sonra atölyemizde çalışmaya başlıyoruz ve handcraft kostümler hazırlıyoruz.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu