Uçuyorlar ama yaşam zor

İstanbul’daki leylek göçleri nedeniyle uçaklara alarm verildi. Önümüzdeki ay boyunca 1 milyon leyleğin kent üzerinden geçmesi öngörülüyor. Doğadaki en özel canlılardan olan kuşların insan medeniyetinin getirdikleriyle yaşadığı sorunlar ise sırf göç zamanları ortaya çıkmıyor.

Uçuyorlar ama yaşam zor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.08.2024 - 11:43

Kuşlarla insanın ilişkisi karmaşıktır. Özgürlüğü uçma eylemi ile eşlemekten mi kaynaklanır bu karmaşık ilişki veya insan fiziksel olarak kendi çabaları ile uçamayacağını bildiğinden, uçma eyleminin asla ulaşamayacağı bir arzu nesnesi olmasından mı? Yoksa uçmanın kendisine tüm yaşadıklarının ağırlığı altında biraz hafifleme mi getireceğini düşünür? Kuşların uçma sürecine aynı zamanda sesleri de eşlik eder. Kuşlar sesleri ile birçok duygu uyandırır insanda. İnsan kuşlarla yakınlık kurarak aslında doğanın parçası olduğunu anımsar.

Peki kent yaşamında yaşayanlar için kuşlarla ilişkilenme durumu nasıldır? Covid-19 salgını sırasında evlerden çıkmak yasakken birçoğumuzun tanık olduğu bir durum vardı. Kuşların kanatlarını çırparken bile çıkardıkları sesleri duyabiliyorduk ve bunlara onların cıvıltıları, şarkıları yer yer ağıtları eşlik ediyordu. İstanbul’da yaşıyorsanız trafik henüz başlamamışken ve gökyüzünün rengi kırmızı-turuncudan maviye dönerken kenti bir dinleyin. Kuşların şarkıları eşliğinde sabahı karşılamak bir mutluluk anıdır ve eğer mevcutsa -ki günümüzde sanırsam mevcut olmaması ender- stresi büyük ölçüde azaltır.

“İstanbul’un Kuşları” (İBB Yayınları) kitabında kentin Batı Paleartik bölgesinde yer alan en önemli kuş göç yollarından birinde bulunduğu belirtiliyor. İstanbul Boğazı'nda her yıl ilkbahar ve sonbahar aylarında yüzbinlerce kuş Afrika ve Avrupa kıtaları arasında gidip gelir ve gökyüzünde bir şenlik havası oluşur. Elbette böyle bir kuş göçü rotasının kadim bir tarihi var ancak ilk kayıtlar 1548 yılında yapılmış. Kitapta yolu İstanbul'a düşen 397 kuş hakkında ayrıntılı bilgi var. Unutmadan bu sayı, ülkemizde gözlemlenen toplam 486 kuşun yaklaşık yüzde 80'ine denk geliyormuş.

DEPRESYONU AZALTIYORLAR

Kuş sesleri ve strese geri dönecek olursam Scientific Reports dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre kuşlarla gündelik yaşamda karşılaşmanın depresyon üzerinde olumlu etkileri bulunuyor ve daha geniş ölçekte bakıldığında da insanların ruh sağlığını olumlu etkiliyor. Araştırmada kuşları görmenin veya duymanın gerçek yaşam bağlamlarında ruh sağlığı üzerindeki etkisini incelemek için “Urban Mind” isimli akıllı telefon uygulaması kullanıldı. 1292 katılımcıdan oluşan bir topluluk, Nisan 2018 ile Ekim 2021 arasında toplam 26 bin 856 ekolojik anlık değerlendirmeyi tamamladı. Kuşlarla günlük karşılaşmalar, ruh sağlığında zamanla kalıcı iyileşmelerle ilişkilendirildi. Bu iyileşmeler yalnızca sağlıklı kişilerde değil aynı zamanda dünyadaki en yaygın ruhsal hastalık olan depresyon tanısı almış kişilerde de yakın sonuçları verdi. Bu bulguların hem çevre ve yaban hayatı koruma hem de ruh sağlığı politikaları için olası etkileri var. Bu bağlamda ele alındığında kentsel alanlarda kuşlarla günlük karşılaşmaları korumayı ve artırmayı amaçlayan belirli uygulamalar tasarlanmalı.

İklim değişikliği birçok canlı türünde olduğu gibi kuş sayısı üzerinde de olumsuz etkiler yarattı. Özellikle göçmen kuşlar gerek göç yollarına yapılan yapılar gerek sulak alanların kaybolması gerek pestisit gibi nedenlerle tehlike altında. Kamu, özel sektör ve sivil toplum işbirliği ile kentlerdeki kuşları koruyacak ve yaşatacak programlar uygulanabilir.

Pulitzer Ödülü'nü kazanan Amerikalı şair Mary Oliver’ın “Yaban Kazları” şiirinin bir bölümüyle herkese güzel pazarlar dilerim:

“Kim olursan ol, ne kadar yalnız olursan ol, dünya kendini düş gücüne sunuyor, yaban kazları gibi sana sesleniyor, sert ve heyecan verici”

KUŞLARI KORUMAK İÇİN

Bireysel olarak ne yapabilirim derseniz: 

- Kuş evleri inşa etmek.

- Bahçenizde kışları donan su kütleleri varsa kırıp su alanları oluşturmak.

- Bahçenize, balkonunuza, pencerenize yem kapları yerleştirmek.

- Tüketim alışkanlıklarınız konusunda bilinçli davranmak, plastik kullanımı azaltmak ve kuş türlerini tanımanıza olanak sağlayan etkinliklere katılmak.

BAŞYAPIT AMA...

Alfred Hitchcock’un 1963 yapımı “Kuşlar” filmi bir başyapıt olabilir ama doğanın uçabilme becerisine sahip eşsiz varlıklarından kuşları Otilia Portillo Padua'nın yönettiği ve Gael García Bernal'in yapımcılığını üstlendiği 2019 ABD-Meksika kısa belgesel filmi “Birders” ve Huw Cordey tarafından yönetilen, Stephen Fry tarafından anlatılan 2019 tarihli belgesel filmi “Kuşlarla Dans” filmlerinden de izlemenizi öneririm. Elbette kuşlar sırf sinemanın konusu olmamıştır. Edebiyattan müziğe, sanat tarihinden mitolojiye uzanan birçok dalda yüz binlerce metaforik anlatıyla da varlıklarını hatırlatırlar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler