Türkiye’nin cam tavanları
Çalışan kadın olarak yaşamak için en kötü ülke olduk.

Cam tavan, toplumda kadınların maruz kaldıkları ve mevcut hiyerarşik düzende yükselmelerine engel olan soyut ayrımcılığı ifade eden bir metafordur. “Cam Tavanı Kırmak: Kadınlar Amerika’nın En Büyük Şirketlerinin Zirvesine Ulaşabilir mi?” kitabında cam tavan “kadınların şirketlerde belirli bir seviyenin üzerine çıkmasını engelleyen şeffaf bir bariyer” olarak tanımlanır. Örneğin kadınların nasıl ayrımcılığa uğradığını gösteren bir çalışmada, iş başvurularında isimler ve cinsiyet belirten ifadeler gizlendiğinde kadın adayların kabul edilme oranlarının yüzde 45’e kadar arttığı gözlemlenmiş.
The Economist dergisi her sene çalışan kadın olarak yaşanacak en iyi ve en kötü ülkeleri araştırıyor ve 8 Mart’ta sonuçları yayımlıyor. Yani cam tavan metaforunun görselleşmiş halini önümüze koyuyor. “Cam Tavan Endeksi” olarak adlandırılan bu çalışmada 10 ölçüte göre sıralama her yıl yenileniyor. Bu ölçütler:
1 - Kadınlarda yüksek öğrenim oranı
2 - Kadınların işgücüne katılımı
3 - Cinsiyet ücret farkı
4 - Anneler için ücretli izin
5 - Babalar için ücretli izin
6 - Şirket yönetim kurullarındaki kadınlar
7 - Net çocuk bakımı maliyetleri
8 - Yönetici pozisyonlarındaki kadınlar
9 - Parlamentodaki kadın sayısı
10 - Kadınlar tarafından alınan GMAT sınavları
TÜRKİYE SON SIRADA
Veri temini sıkıntısı yüzünden çalışma şimdilik 29 OECD ülkesini kapsıyor. 8 Mart’ta yayımlanan “2024 Cam Tavan Endeksi”ne göre eşitsizliğin en düşük olduğu ülkeler sırasıyla İsveç, İzlanda, Finlandiya, Norveç ve Fransa. Üç tarafı denizlerle, çatısı ise cam tavanla kaplı canım ülkem, Japonya ve Güney Kore’yi de geride bırakarak son yıllarda çoğu alanda olduğu gibi bu konuda da sonunculuğu göğüslemiş. Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi 1971’e kadar geciken İsviçre de sondan dördüncülüğünü 2016’dan beri kimselere bırakmıyor. Peki seçme hakkını yerel seçimlerde 1930’da genel seçimlerde ise 1934’te elde eden güzel kadınların güzel memleketi nasıl bu hale geldi? Ne yazık ki kadınların yüksek öğrenime, istihdama katılımında, anneler için ücretli izin süresinde Türkiye hep sonlarda. Babaların ücretli izin alma süresi ise Türkiye’de sıfır yani sanki çocuğa bakmak sadece annenin işi. Şaşırdık mı? Hayır ama aslında şaşırmamız lazım. Bu normalleştirdiğimiz durum normal değil aslında. Öte yandan bu 29 ülkede cinsiyetler arasındaki maaş uçurumları ve çocuk bakım maliyetleri sıralandığında ise Türkiye ilk sıralarda yer alıyor. Yani tam olarak “Bakıcı ve kreş çok pahalı, ayrıca sen çalışsan zaten kocan kadar kazanamazsın. En iyisi otur evinde çocuğuna bak” deniyor. Öyle de oluyor. Çoğumuz oturuyoruz evimizde, çocuğumuza bakıyoruz. Hele bir de şimdi liselerin üç yıla düşürülüp zorunlu eğitim olmaktan çıkarılma söylentileri dolaşmaya başladı. Bu karar, kız çocuklarını erkenden evlendirmekten ve zaten çok gerilerde olduğumuz yüksek eğitimli kadın oranının iyice aşağılara düşmesine neden olmaktan başka hiçbir netice doğurmaz. Ben yine de umut doluyum. Üzerimize değil cam tavanlar tuğlalar yığıp üzerinde sıçrasalar biz yine üretmeye, güçlü olmaya, hakkımızı savunmaya devam edeceğiz.
Kaynakça
Morrison, A.M., White, R.P. and Van Velsor, E. (1987), “The Center for Creative Leadership”, Breaking the Glass Ceiling: Can Women Reach the Top of America’s Largest Corporations?, Addison-Wesley, Reading, MA.

En Çok Okunan Haberler
-
Sonuçlar çarpıcı... Dengeler nasıl değişti?
-
Boykotun etkisi sahaya nasıl yansıdı?
-
Özel'den Bahçeli'ye jet ‘Saraçhane’ yanıtı!
-
'Burnundan fitil fitil getireceğim!'
-
Gürcistan’daki çatışmayı 'Saraçhane' diye paylaştı
-
CHP'nin 'boykot' kararı Fatih Portakal'ı üzdü
-
Adana'da turfanda hasat başladı: Kilosu 20 TL...
-
Özel'den Erdoğan'a 'mezar' yanıtı!
-
CHP'den Erdoğan'ın sözlerine ilk tepki!
-
Kıvanç Tatlıtuğ'un 'İşte bu' paylaşımı tepki çekti