‘Seyirci samimiyeti hissediyor’
Başarılı standup komedyeni Lesli Karavil ile mesleğinin sırları hakkında konuştuk...
Öyküleri ve doğaçlama becerisiyle sahnede izleyenleri adeta gülmekten kırıp geçiren Lesli Karavil, hem güncel konuları hem de bireysel deneyimlerini mizahına aktarıyor. Böylece samimi ve seyircilerin de dahil olabileceği bir ortam yaratan başarılı standup komedyeni ile keyifli bir sohbet için bir araya geldik.
- Şu an üçüncü standup gösterinizi sergiliyorsunuz. Öncekilere göre ne gibi farkları var bu gösterinin?
Yaşantımda değişimler oluyor, yeni deneyimler yaşandıkça içerik yenileniyor ve anlattığım hikâyeler de değişiyor. Unutmuş olsak da önemli bir pandemi dönemi atlattık. Arkasından dünya genelinde ama öncelikle de ülkemiz de büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor ve tabii hepimizin yaşamını çok etkiledi. Oyunculuk kariyerimde de son yıllarda farklı deneyimler yaşadım. Yaşama ilişkin gözlemlerim de eklenince yeni bir gösteri oluşmuş oluyor.
- Gösterinize arkadaşlarınız, seyirci, gündem gibi çok farklı kişi ve konular kaynak olabiliyor. Ancak izlediğim kadarıyla başlıca öykü kaynağınız kendinizsiniz. Sonuç olarak kendiyle oldukça barışık ve cesur bir kadının anlatabileceği öyküler ortaya çıkıyor. Bu cesareti nasıl ortaya koydunuz?
İnsan farklı deneyimler yaşadıkça ve sağ salim ayağa kalkıp yoluna devam ettikçe güçleniyor. Farklı ülkelerde yaşamış olmak, farklı işlerde çalışmış olmak, farklı insanları tanımak ve her tür ortam içinde var olabilmek, gözlemlemek, kültürel bilgi dağarcığını genişletmek ve sürekli öğrenir ve yaratır bir noktada olmak elbet özgüvenimi güçlendirmiştir. Yaşanmışlık ve bu yaşanmışlığın sadece yaş ile sınırlı olmaması, farklı deneyimler ile renklenmesi insanı biraz daha korkusuz ve güçlü kılıyor.
- Sahnede seyirci ile çok fazla etkileşim içindesiniz ve bu da doğal olarak belli riskleri beraberinde getiriyor. Her standup icra eden bu kadarını tercih etmiyor. Siz neden tercih ettiniz? Bir de sınırı nasıl koruyorsunuz?
Ben insanlarla iletişimde belirli bir seviyeyi korumayı ve bir yandan da sürprizlere açık olmayı severim. Doğaçlama alanı açtığınız zaman ona karşılık verecek bir pozisyonda da olmanız gerekiyor! Söylediğiniz gibi her duruma açık olabilir. Hızlı cevap verme yeteneği hızlı düşünme ve olayı hafifletme becerisi benim güçlü olduğum konulardır. Ayrıca amaç eğlenmek ve birlikte samimi bir ortam kurmak. Ben samimi ve açık bir alanda duruyorsam seyirci de bunu hissediyor. Buna direnen bile olsa bir süre sonra genelin enerjisine dahil oluyor. Ne de olsa bir bilet parası ödenmiş, akıllı insan ortamı, yaşadıklarımızı tenkit etmekle kalmaz ve oyuna dahil olmayı, keyif almayı ve o anki hislerinde olumlu değişim yaşamayı seçer! Aynı yaşamdaki gibi…
KADIN SORUNLARINA DEĞİNİYOR
- Öyküleriniz kadın güçlenmesine atıf yapan mesajlar da içeriyor. Sosyal bir amacı mizahla bir araya getirmek zor değil mi?
Elbette yaşadığım sorunları birçok kadın da benimle birlikte yaşıyor. Bu konuları bir şekilde ifade etmek, insanları rahatsız etmeden şaka ile dile getirmek bana keyif veriyor. Kadınlarla ilgili birçok konunun üstü örtülüyor ve bu sırf basında veya televizyonda değil, insanların birbiriyle ilişkilerinde bile dile getirilemiyor. Bunları bir şekilde konuşmak ve gülmek durumun insanlar üzerindeki etkisini hafifletiyor. Bizim için ağır olan konular ne kadar paylaşılır ve dinlenirse ve duyulursa o kadar hafifler.
- Çok yüksek bir doğaçlama yeteneğiniz var. Geliştirmek için ne gibi çalışmalar yaptınız? Yoksa doğuştan mı?
Hızlı düşünme yeteneğim zamanla gelişti. Bence insan zorluklar içinden geçip çözümler ürettikçe ve hayatta kalma becerisini geliştirdikçe sosyal zekâsı gelişiyor. En azından kendi adıma bunu söyleyebilirim. Merak çok önemli ve iyi gözlem yapabilme, konuları derin düşünebilme ve değerlendirme yetisi, insanın nasıl bir varlık olduğunu merak etmek de bana yardımcı olmuştur. İnsanı ve yaşamı, evreni irdeleyen, araştıran bir insanım.
YARGI İNSANI KÜÇÜLTÜR
- Kadın standupçı olmakla ilgili çok soru yanıtlamışsınızdır mutlaka. Bir de ben sorayım. Sanki şöyle bir yaklaşım var gibi, "Kadın standup’çıları genelde kadınlar izler". Genel olarak böyle bir durum var mı ve varsa nasıl kırılabilir?
Bence insanın insan olarak değerlendirilmesi gereken bir dönemdeyiz artık! Çağımız çok farklı konuların peşinde. Hâlâ kadın ve erkek olarak ayıran bir zihniyet beni ilgilendirmiyor. İlgimi çekmiyor. Ben Lesli Karavil olarak bir komedi yapıyorum. Kimi insan güler kimi insan gülmez. Aynı benim de bazı insanlara gülmem ve bazılarına hiç gülmemem gibi. Güldüğün insan senin için değerlidir, senin gülmediğin insan başka bir insan için değerli olabilir. Aslında sürekli bir ayrıştırma hali zihnimizi daraltır. Yargılar insanı küçültür, yaşam alanını sınırlar, merakı azaltır ve yaşamın renklerini kaybederiz. Kafadaki inanç kalıplarını sorgulamalıyız! Kendi fikirlerine çok bağlı olan insanlar yeni şeyler öğrenemez. İnsan tek sorgulama yetisi olan canlı. Bunu kullanmalı!
FARKLI YERLER FARKLI TEPKİLER
- İzleyicinin güldüğü şeyler mekâna, izleyici, profiline göre değişiyor mu? Yoksa mizah gerçekten evrensel mi?
Tabii ki gösteriyi etkiliyor. Bence çok evrensel bir içerik sunabilirsin, amacının ne olduğu çok önemli. Tüm Türkiye’yi mi güldürmek istiyorsun, sana ve sana yakın olanları mı? Yoksa tüm dünyayı mı? Dünyayı güldürebilecek bir içerik yazmak yalnızca belirli bir bölgedeki insanları güldürmekten daha zor. Tüm dünyadaki insanları güldürebilmek için o insanların ortak yaşadıkları konuları hedeflemelisin. Ama genel olarak İstanbul’da farklı bölgelerde bile farklı tepkiler alabiliyorsun. Ankara veya İzmir’de de aynı şekilde. İnsanların rahatlığı, konulara dahil olabilme istekleri, kendi içsel enerjileri, olaylara bakış açıları tabii ki gösteriyi etkiliyor. İnsan kendine daha yakın olan kendi derdini anlayabilen kendiyle benzer dertleri paylaşan kişiye gülüyor.
Lesli Karavil, 7 Mayıs’ta Zorlu PSM, 10 Mayıs ve 29 Mayıs’ta Komedi Kulüp, 18 Haziran’da ise Swiss Hotel Chalet Garden’da seyircileriyle buluşacak.
ASIL SORU: KEYİF ALIYOR MUYUM?
- Sizi yeniden ekranlarda veya farklı projelerde görecek miyiz?
Umuyorum ki seçtiğim her proje ruhumu besler. Çünkü bugünlerde kafamı çok meşgul eden bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. İstemediğim projeleri, sırf yapmam gerekiyor diye düşünerek gerçekleştirme baskısından özgürleşme kararı aldım. Ben özgür olmayı çok seven biriyim. İnsanların bir şeyi bana dayatmasından keyif almam. Ama genel olarak sistem sürekli bir şekil yaşamayı, bir şekil para kazanmayı, bir şekil hayatta kalmayı, bir şekilde görünmeyi diretiyor. Örneğin, bu zamanda bir çok insan podcast yapıyor veya YouTube kanalına içerik koyuyor. Bu bir büyüme yöntemi mi? Evet. Ben de bu yöntemleri seçebilirim. Ancak her şeyden önce “Ben tam olarak ne yapmak istiyorum” sorusu çok değerli? Zihnim bana bazı projeleri yapmanın çok iyi ve verimli olacağını bana çok para kazandıracağını söylüyor ancak gönlüm bunu yapmak istemiyorsa yapmamanın en doğru karar olduğunu öğrendim. Sadece çok fazla takipçi sayısına ulaşacağım veya tanınacağım, ünleneceğim hedefiyle yapılan seçimlerin, insanın ruhundan çok şey alıp götürdüğüne inanıyorum. Toplumun bizden bekledikleri veya maddi kaygılar çoğu zaman yapmak istemediğimiz projeleri ki, aile kurmak, bir işte 9-5 çalışmak da bu projelerden biri olabilir. Amacım çok yapmak değil. Bir projeye dahil olacaksam da gerçekten keyif aldığım insanlar, keyif aldığım projeler ve gerçekten kendimi üretken hissettiğim alanlarda tercihler yapmak istiyorum. Ve zaten tüm hayatımı bunun üzerine kurmuş vaziyetteyim. Soru her zaman “Ben gerçekten keyif alıyor muyum”
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite
- Niğde'deki korkunç cinayetin arkasından yasak aşk çıktı!