‘Sevdim, bir genç kadını’

95 yıl önce bestelenen ilk Türk tangosu “Mazi” ve bestekârı, ayrıca unutulmaz “Özleyiş” yapıtının yaratıcısı Necip Celal Andel’in öyküsü...

‘Sevdim, bir genç kadını’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.07.2024 - 12:42

İlk Türk tango bestekârımız Necip Celal Andel bundan 95 yıl önce Temmuz 1928’de ilk Türk tangosu Mazi’yi besteledi. Ona esin olansa gönül verdiği bir Alman kadındı. Andel’in adını sır gibi sakladığı bu sarışın kız aynı zamanda ilk Türk alafranga eseri kabul edilen “Sarı Yapıncak” fokstrotuna da esin kaynağı olacaktı. “Sarı Yapıncak” 1929’da bestelenecek, 1928’de bestelenen ilk Türk tangosu Mazi ise 1932’de Seyyan (Oskay) Hanım’ca ilk defa plağa okunacaktı. 

DOLMUŞTAKİ KIZ

Andel, hepimizin bildiği “Suna” tangosunu ise dolmuşta denk geldiği bir kız için besteler. Buna tanık olansa arkadaşı Mehmet Ali Bey’dir. İstinye’deki evlerinden Sultanahmet’e dönerlerken dolmuşta iki kıza denk gelirler ve Andel kızın güzel sesinden etkilenir. Mehmet Ali Bey o günü şöyle anlatır: “Kızın isminin ‘Suna’ olduğunu öğrendik. Eve geldik, Necip piyanoya oturdu, ‘Suna’yı besteledi. ‘O akşam gözlerine bakarken vuruldum sana, bil ki çok erken’ sözleriyle başlayan bu tango hiç tanımadığı bir kız için bestelenmişti.”

DÜNYA YILDIZI ‘MAZİ’Yİ OKUYOR

25 Haziran 1933’te, sıcak bir yaz gününde Fatih’te Saraçhanebaşı’ndan Horhor Caddesi’ne döner dönmez yolun solundaki ahşap konakta bir telefon sesi işitilir. Burası Necip Celal’in oturduğu evdir, telefonu açar, arayan arkadaşı “Senin ‘Mazi’ tangonu dün gece Beyoğlu’ndaki Türk Sineması’nda Evelyn Holt ezbere okumuş, haberin var mı” diye sorar. Necip Celal arkadaşına inanmaz ancak haber doğrudur. Cumhuriyet gazetesinde Holt’un Foto Süreyya’da çekilmiş bir fotoğrafına yer verilirken akşam da yine şarkı söyleyeceği aktarılır. 

Necip Celal Andel, Holt’un Tokatlıyan Oteli’nde kaldığını öğrenir ve “Mazi”sini okuyan, hayranı olduğu kadınla tanışmak için randevu ister. Teklifi kabul eden Holt aynı gün Tokatlıyan’ın lobisinde Andel’i kabul ettiğinde gözlerinin görmediğini fark eder. Necip Celal ise gözlerinin küçüklükten beri zayıf gördüğünü, bir yıl önce de görme yetisini tamamen kaybettiğini anlatır. Gülümseyerek “Ama gözlerim açıkken filmlerinizi izleyebildim” diye ekler.

‘MAZİ KALBİMDE BİR YARADIR’

Holt, ezbere bildiği ve severek söylediği “Mazi”nin öyküsünü sorunca Necip Celal, âşık olduğu bir Alman kız için yazdığını anlatır: “Temmuz 1928’de Taksim Gazinosu’nda, gözlerim görüyordu o vakit. Babası fabrikatörmüş Almanya’da. Kızını zorla bir adamla evlendirmek istemiş, kız da buna razı gelmeyip kaçıp İstanbul’a sığınmış. Tanıştık, evlenmeyi düşündük. Üç gün son buluşmak için sözleştik ama gelmedi. Kaldığı pansiyona gittim, babası ve nişanlısı izini sürmüş alıp Almanya’ya götürmüşler. Dünyalar başıma yıkıldı. Pansiyondan çıktım, boğazda yürüdüm, İstinye’deki köşkümüze gittim, balkona çıktım, o zaman sağlam olan gözlerimde zerreler büyüdü, karşımda bana iki satır mektup bile yazmadan meçhule uçup giden sevgilinin hayali belirdi. Ağlıyordum. Hemen piyanoya oturdum ve Mazi’yi besledim” Sonra da Andel ünlü tangoyu mırıldanır: “Mazi kalbimde bir yaradır, bahtım saçlarımdan karadır, beni zaman zaman ağlatan, işte bu hazin hatıradır”

29 Haziran gecesi Holt Hale Gazinosu’nda son konserini verir. “Mazi”yi okurken dinleyiciler arasındaki Necip Celal’i defalarca alkışlatır. Ardından Suadiye Plajı’na geçilir. Necip Celal o geceyi şöyle anlatır: “Evelyn Holt istek üzerine ‘Mazi’yi söyledi. Benden keman çalmamı istedi. Kemandan yükselen sesler yavaş yavaş sönerken mehtap da kayboluyordu. Benimle dans ederken ‘Mazi’yi hiç unutmayacağım, dudaklarımdan eksik etmeyeceğim’ dedi. Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. İsteği üzerine akordeonu elime alarak ‘Ayrılık’ tangomu çaldım. İşte o esnada bana, üzerine çok samimi yazılmış birkaç satırla beraber güzel bir fotoğrafını verdi, dans etmeye başladık, gayriihtiyari dedim ki, ‘Bu gece bana birçok şeyler ilham etti. Kafamın içinde dolaşan bir melodi var. Müsaade ediniz bunu size ithaf edeceğim.’ Bu ithafın kendisini pek çok sevindireceğini söyledi.”

Gün ağarmaya yakın Necip Celal Bey, Erenköy’deki ağabeyinin köşküne gider. Piyanoya geçer ve “Özleyiş” tangosunu günün ilk ışıklarında besteleyerek mırıldanır: “Sevdim bir genç kadını, ansam onun adını, her şey beni ona bağlar, kalbim durmadan ağlar. Gitti o dönmeyecek, aşkım hiç sönmeyecek, uzun yıllar geçse bile yaşarım hayaliyle…”

UNUTULMAYACAK YAPITLAR

Evelyn Holt Türkiye’den ayrıldıktan sonra Necip Celal Andel, “Özleyiş” tangosunu kendisine postalar. Holt, “Özleyiş’i hayatımın en güzel hatırası olarak saklayacağım” satırıyla biten bir bir teşekkür mektubu gönderir, 1936’da Felix Guggenheim ile evlenerek ABD’ye yerleşir. Necip Celal ise hiç evlenmez. Ölene kadar da Holt’un kendisine imzalayıp hediye ettiği fotoğrafı ve mektubu saklar. 29 Kasım 1957’de Haseki Hastanesi’nde saat 14.30’da hayata gözlerini yumarken Evelyn Holt’a ‘Özleyiş’i bırakır, kendi ise “Mazi”ye karışır. 1930’larda Türkiye’de Seyyan Hanım, Almanya’da ise Madam Feldmann, Necip Celal’in tangolarına sesleriyle hayat verir ve ölümsüzleştirir. Andel ardında, Atatürk’e ithaf ettiği “Yalova Türküsü”, “Sarı Yapıncak”, “Suna”, “Kimse Sevgimi Bilmez”, “Mazi”, “Ayrılık”, “Özleyiş” gibi önemli yapıtlar bırakır.


Etiketler: #Tango #necip cemal

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler