Seçim stresiyle başa çıkmak
Bu yazının başlığı “Geçmiş seçim stresiyle başa çıkmak” olmalıydı ancak kısaca yukarıdaki başlığı tercih ettim. Geçtiğimiz günlerde ülkemizde iki defa seçim yapıldı, ülke nüfusunun yaklaşık yarısı sonuçtan ötürü strese girdi. Şimdi insanlar bu stresten nasıl kurtulabileceklerini soruyorlar. Cevabım özetle şudur: “Stresten kurtulmanız şart mıdır? Biraz streste kalın efendim, aksi halde gelişemezsiniz.”
STRESİN İŞLEVİ
Kişilerin yaşamlarındaki olumsuz veya olumlu değişiklikler stres yaratır. Arabanız yanarsa strese girersiniz ancak piyangodan büyük miktarda para kazandığınız zaman da strese girersiniz. Bir konudaki stresiniz az, çok veya orta düzeyde olabilir. Aşağıdaki şekilde görüldüğü üzere stres düzeyiniz ile o stresi aşmadaki başarınız arasında bir çan eğrisi vardır yani stresiniz sıfıra yakın olduğunda ve aşırı olduğunda başarma ihtimaliniz düşüktür. Eğer stresiniz orta düzeyde ise maksimum başarı ortaya çıkabilir.
Bir öğrenci sınav öncesinde düşük strese sahipse, bir anlamda “gamsız” ise yeterince çalışmaz. Çok stresli olduğunda da etkili bir şekilde sınav için hazırlanamaz. Fakat orta düzeyde stresliyse maksimum başarıyı yakalayabilir. O halde sınav öncesinde sıfır stresi değil, orta düzeyde stresi hedeflemeliyiz.
Diyelim ki bir öğrenci yeterince hazırlanmadığı için sınavda başarısız oldu ve strese girdi, ailesi de onu psikoloğa götürdü, psikolog ise bu öğrenciyi tamamen rahatlattı. Bu durumda öğrenci gelecek sınavda yine başarısız olacaktır. Aynı mantık bir spor takımı için de geçerlidir. Öyleyse sınavlardan, yarışmalardan istenmeyen sonuçlar alındığında stresten tamamen arınmak işlevsel değildir. Vasat stres kişileri, grupları diri tutar, onları motive eder. Bu olay çok sıcak veya soğuk iklimlerde değil ılıman iklim kuşağında insanların daha üretken olmalarına benzetilebilir.
NE YAPMALI?
Seçim sonrasında taraflardan bir bölümü hissettikleri stres karşısında ne yapmalı? Başarısızlıkla sonuçlanan bir sınav, bir maç, ağır zayiata yol açan bir deprem sonrasında ne yapmak gerekiyorsa onu yapmaları gerekiyor. Bir geçmişi doğru değerlendirip olaydan geribildirim almaları gerekiyor. Sonuca üzülenler öncelikle “Neyi eksik ya da yanlış yaptık” sorusunu sormalılar. Özellikle, “Yakın zamanlara kadar parmak boyanırdı seçimde, boyanın kaldırılmasına niçin itiraz etmedik?” demeliler. İki, gelecek için kendilerine yeni hedef koymaları gerekiyor. Hedefsizlik öğrenilmiş çaresizliğe yol açabilir. Üç, siyasetçileri eleştirenler bizzat siyasete atılmalıdırlar. Siyaset alanında da yeni, dinamik, çağdaş zihinlere ihtiyaç var.
Seçim sonrasında kendilerini sancılı hissedenlere şunu hatırlatmak isterim, gelişmek için olaylardan, acılardan ders çıkarmak ve mücadele etmek gereklidir. Gelişme sancılı olur; ergenlik döneminde kemiklerin büyüme hızı kaslardan daha fazla olduğu için gençler eklemlerinde ağrı hissederler. Anne babaları onların romatizma olduklarını zannederler, aslında duyulan ağrı büyümenin sancısıdır. Nietzsche, “Eğer bu yara beni öldürmezse güçlendirir” diyerek doğru söylemiştir. Stres veren durumlar karşısında güçlenmek için çaresizliğe kapılmamak, çaba harcamak gerekir.
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!