Sanat ve eleştirel bakış
İktidarlar, yönetebilmek için denetlemeye gerek duyarlar. Sanatçılar ise üretebilmek için özgürleşmek isterler. Denetim ve özgürlük arasındaki ince çizgi iktidarları ve sanatçıları çoğu zaman karşı karşıya getirir.
Gündemde yine sanat ve siyaset kavgası var. Aslında insanlık tarihinin her döneminde bu kavga vardı. Nedeni, iki kesim arasındaki bakış açısı ve de üstlendikleri rol farklılığı. Siyasetin temel amacı sisteme egemen olmak üzere topluma yön vermektir. Siyasetçi de bu egemenlik isteği doğrultusunda ya elinde bulundurduğu iktidar alanını korumak ya da onu devralmak için mücadele içerisindedir.
Sanat ise siyasetin egemenlik alanının dışında kalarak daha iyi bir toplumsal yaşam ve insanlık için işlevseldir. Sanatçı, sanatsal üretimini siyasetin kısır iktidar mücadelesi alanına girmeksizin, uzam ve zaman aşımı bir vizyonla daha iyi bir dünya amacına yönelik olarak gerçekleştirir. Bu amaçla sanatçı, toplumun yöneten ve yönetilen kesimleri arasındaki ilişkileri nesnel ve eleştirel bir tavırla inceler, sorunlara ilişkin çözüm önerileri geliştirir.
SİYASETÇİ DENETLEMEK, SANATÇI ÖZGÜRLEŞMEK İSTER
İktidarlar, yönetebilmek için denetlemeye gerek duyarlar. Sanatçılar ise üretebilmek için özgürleşmek isterler. Denetim ve özgürlük arasındaki ince çizgi iktidarları ve sanatçıları çoğu zaman karşı karşıya getirir. Bu diyalektiğin iki önemli oluşturucu öğesi var: denetim ve özgürlük. Sanat ve iktidar arasındaki diyalektik ilişki çoğu zaman çatışma temeline dayansa bile zaman zaman da uzlaşma eğilimi gösterir. Eğer sistem, kurumlarıyla iyi bir işleyişe sahipse, sistemi oluşturan unsurlar eşgüdüm içindeyse sistem güçlü demektir. Böyle durumlarda sanatsal kesimin eleştirel bakışı çatışmadan çok uzlaşma yönünde bir eğilim gösterir. Tersi durumda sanatın işlevi sorunlara dikkat çekmek, kendi üretim alanı içerisinde çözüm önerileri geliştirmek olur. Sanat ve iktidar tam da bu noktada karşı karşıya gelirler. Özellikle de kendilerini yeterince güçlü hissetmeyen iktidarlar sanatın ve de sanatçının eleştirel tavrına tahammül edemezler.
ELEŞTİRİDEN ZARAR GELMEZ
Oysa eleştiriden zarar gelmez. Yanlışı gördüğü halde söylemeyen ya da söylemeye cesaret edemeyen asıl zararlı olandır. Tarihe baktığımızda da açıkça görüyoruz. İnsanlığın açılım yaptığı, rahat bir nefes aldığı her dönemde sanat öne çıkıyor, sanatçı yüceltiliyor. Örneğin, antik uygarlık dönemleri, Batı uygarlığının kapılarını aydınlığa açmaya başladığı Rönesans dönemi, sanayileşme, modernleşme ve demokratikleşmeyle birlikte sanat ve edebiyatta gözlenen canlanma.
Sanattan ve sanatçıdan zarar gelmez. Sanat insanın üretim ve yaratım yetisini harekete geçirir. Bu yanıyla da insanın kendisini gerçekleştirmesine, insanlığın gelişmesine katkı sağlar. Sanatsal üretim ve yaratım yetenek işidir, duyarlılık gerektirir. İşte bu duyarlılık yetisi ve üretim becerisi nedeniyledir ki sanatçı çoğu zaman sıradan insanın göremediğini, duyumsayamadığını görebilmektedir. Ayrıca sanatçı görebildiğini, duyumsayabildiğini üretime dönüştürürse ancak kendisini gerçekleştirebilir. Bunun için de kendisini özgür hissedebilmelidir.
Her sanatçının ve her sanatsal yaratının kendine özgü bir dili, bir dışavurum tarzı vardır. Onu sanatsal kılan da budur. Bazen bu farklılık sıradan olanın yanında aykırı da görünebilir ama sanatsal anlatıda, sanatsal dışavurumda bu aykırılıklar da gereklidir. Çoğu zaman o aykırı duruşu, farklı dışavurumu nedeniyle sanatçı eleştirel olabilmekte, sistemdeki sorunları cesaretle dile getirebilmektedir. Sanatçının her dışavurumu, her eleştirisi genelde geçerli olmak zorunda da değildir. Sanatsal üretimin aynı zamanda bireysel olduğunu da dikkate almak gerekir. Dolayısıyla da sanatı ve sanatçıyı, ortaya koyduğu eleştiri nedeniyle cezalandırmak ya da yasaklamak sisteme ilişkin sorunları çözüme kavuşturmak anlamına gelmez. Tersine sanatı ve sanatçıyı iktidarın denetim alanına çekerek üretimden alıkoymak olur ki, bu da sorunları çözmek değil aslında derinleştirmek olur.
Aslında sanatın ve sanatçının her durumda politik denetimin dışında tutulması gerekir. Sanatsal üretim nasıl ki sanatçı için bir haz kaynağıdır, aynı zamanda kitleler için de sanatsal tüketim önemli bir haz aracıdır. Sanata ve sanatçıya yönelik denetim ve baskı yalnızca sanatçıyı değil, beğeni kitlelerini de mutsuz eder. Bu da toplumda huzursuzluğa neden olabilir. Oysa eleştirilere tahammül etmek, sanatçıya hoşgörülü olmak özellikle beğeni kitlelerinin takdirini kazanmak açısından çok daha doğru.
En Çok Okunan Haberler
- Mühimmat fabrikasında patlama
- AKP koridorlarında konuşulan 'erken seçim tarihi' sızdı
- 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç evlendi
- Özel'den Erdoğan'a 'Esad' ve 'HTŞ' yanıtı
- Teğmenler soruşturmasında flaş gelişme
- Gayrimüslimlerin tapuları üzerinden dönen yolsuzluk
- 2 yaşındaki çocuğun 'öksürüğünün' sebebi şaşırttı
- AKP’ye katılacaklar mı?
- Muhalif gruplarla anlaşmaya varıldı!
- Bingöl'deki kazada acı ayrıntı