Propagandanın gücü
Kitle iletişimin de gücüyle öne çıkan liderler ve en yaratıcı pazarlama yöntemleri onun ilkelerini örnek alıyor. Halkla ilişkilerin mucidi Edward Bernays’ı daha yakından tanıyalım.
Dünyanın gözünün çevrildiği bir seçim daha geride kaldı ve Donald Trump bir kez daha başkanlık koltuğuna oturdu. Süreçte tartışılan gündemlerden biri Trump’ın somut gerçeklere dayanmayan söylemlerine seçmeni inandırma becerisiydi. Aslında durum yeni de değildi. Bir önceki seçim sonuçlarına “Başkanlığının çalındığını” söyleyerek itiraz eden Trump’a hiçbir nesnel dayanağı olmamasına karşın yapılan anketlere göre seçmenlerinin yarısı gönülden inanmıştı.
Gerçek bir kanıt sunulamasa da böyle bir şey olmasından çok olabileceğine inanan kişi olması başkan adayının doğru yere oynadığını gösteriyordu.
Durumun bu yüzyıla özgü bir şey olduğunu söylemek mümkün değil. Nicolo Machiavelli 16. yüzyılda yaşamış önemli bir siyaset filozofu olarak tespitini o zamanlardan yapmıştı: “Büyük işler başarmış olan prensler bunu yaparken insanların zekâsını da ustalıkla nasıl alt edebileceklerini biliyorlardı.” Ondan yüzyıllar sonra insan zekâsını ustalıkla alt edecek bir isim tarih sahnesinde yerini aldı. 1930’lu yıllardan itibaren önce söylemlerle sonra da “Kavgam” adlı kitabıyla kitleleri peşinden sürükleyen Adolf Hitler ari ırktan olmayanlara yönelik zulmü yalanlara dayalı kurgularla süsleyerek meşrulaştırıyordu. Sonuç 80 milyona yakın ölü, sayısız yaralı ve evlerini, yurtlarını terk etmiş milyonlarca insan.
Hitler öyküsünü, amacını ve hedefini yazarken propagandanın tüm inceliklerini kullanıyordu. Hatta yanından ayırmadığı bir ismi de sırf bu amaçla görevlendirmişti. Propaganda bakanı ünvanlı Joseph Goebbels bu işi yaparken çok basit prensiplerle hareket etmesinin yeterli olacağını öğrenmişti. Tüm söylemlerde soyut düşüncelerden kaçınılmalı ve duygulara hitap edilmeliydi. Ayrıca sürekli olarak birkaç fikri tekrarlamalı ve karmaşık olmayan ifadeler kullanılmalıydı. Tartışmanın yalnızca bir tarafını sunmak ve rakiplerinizi sürekli eleştirmek yanında hedef odaklı bir karalama için özel bir “düşman” seçmek, ona yüklenmek kritik öneme sahipti.
Goebbels bunları uygularken hedefleri dinlediği kişi öncelikle Hitler olsa da teknikleri aldığı kişi oluşturdukları ideolojinin düşman bellediği hedef topluluklarının birinden olan bir Yahudiydi. Goebbels, 1920’li yıllarda çoğunlukla reklam ve pazarlama sektöründe çalışan bir isim olan Edward Bernays’ın ve onun yazılarının tutkulu bir hayranı oldu. Hitler’in bakanı olduğunda, Bernays'ın fikirlerinden yararlanarak Adolf Hitler çevresinde bir “Führer kültü” yarattı.
HALKLA İLİŞKİLERİN MUCİDİ
Edward Bernays 1900’lerin başında Avusturya’dan ABD’ye göç etmiş bir aileden geliyordu. Hem anne hem baba tarafından Sigmund Freud’la akraba olması, ünlü psikiyatrist ile temasta olmasını ve özellikle insan dürtüleri konusunda fikir almasını sağlamıştı. Bernays herhangi bir ürünün insanlara ulaştırılması ya da duyurulmasında yapılan faaliyetleri “halkla ilişkiler” olarak adlandıran ilk isimdi. 1928 yılında halkla ilişkilerin bir aldatmaca değil zorunluluk olduğunu savunduğu çığır açıcı eseri “Propaganda”yı yayımladı. Ancak ona göre bu iş kuru kuruya bir bilgilendirme şeklinde değil bir amaca uygun olarak yapılmalıydı.
Ona göre insanlar uygun yöntemler kullanıldığında çok kolay yönlendirilebilirdi. Bernays propagandanın gücünü Birinci Dünya Savaşı’nda görmüş ve normal yaşamın her anına uygulanabileceğini fark etmişti. Amcası Freud’un görüşleri ışığında “rıza mühendisliği” adlı bir fikri yaşama geçirdi. Liderlere hedef topluluktakilerin kendilerinin farkında olmasa bile onları denetleme ve düzenlemenin yollarını gösterdi. Bunu yapmak için de insanın aklını pas geçerek bilinç altına hitap etmek gerekiyordu.
BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE KULLANDI
Bernays’ın desteği 1924 yılında ABD Başkanlık seçiminde Calvin Coolidge’i zafere götürdü. Aynı dönemde pek çok firmaya da danışmanlık vermeye başladı. En akılda kalan projesini pek de sevmediği sigara üreten firma için yaptı. O dönem kadınların toplum içinde içmesi kabul edilmeyen bir durumdu. Bu, endüstri için potansiyel müşterilerin kaybıydı. Bernays, bu direnci aşmak için 1929 Paskalya geçit töreninde şık genç kadınların yürüyüş yaparken sigara içmelerini sağladı ve bunları “özgürlük meşaleleri” olarak tanımladı. Tabii ki kadın tiryakiler hızla artmaya başladı.
Benzer teknikleri çocuklarda da kullandı. Bir sabun markası için yaptığı projede üretilen sabunların rakiplerine göre su yüzeyinde kalmasını ön plana çıkarmak istedi. Bu durumu çocuklara banyo yapmayı sevdirerek kullandı. Çocuklar yontularak heykelcik haline getirilen bu sabunlarla banyo yaparken oyun oynayabilirlerdi. Korku unsurunu kullandığı diğer bir işinde piyasaya yeni sürülecek tek kullanımlık bardakların daha hijyenik olduğunu anlatmak için bilim insanları ve devlet yetkililerinden oluşan bir komite kurdu. Söylemleri propaganda kuralları dahilinde yapılandırdı.
Günümüzde Bernay’sın öncülüğünü yaptığı fikirler siyasetten ticarete kadar her alanda kullanımdadır. Aklı pas geçerek bilinç altına, duygulara yapılan bu basit tohumlama faaliyetleri çok sayıda insanı etkilediği zaman yankı odaları vasıtası ile artık gerçekliğinin sorgulanması ihtiyacı ortadan kalkmaktadır. Çağımızda bile bunu engellemenin bir ilacı ya da sihirli formülü yok. Coğrafyamızda da çokça şahit olduğumuz bu durumlar hakkındaki tek öneri ise radarlarımız açık tutmak olabilir.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Salonu terk ettiler!
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- Türkiye bağlantıları dikkat çekti!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Fenerbahçe'den Jose Mourinho kararı!
- 79 yaşındaki kadın denize atladı: Hayatını kaybetti!