Önce tip sonra karakter

Kötü adamları izleyicide bağımlılık yaratan Emir Benderlioğlu, karakterlerini nasıl biçimlendirdiğini anlattı.

Önce tip sonra karakter
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.03.2025 - 18:47

Sanatın hemen her dalında becerisi olan kişileri bilirsiniz. Ellerinden estetik anlamda her iş gelir. Emir Benderlioğlu da öyle biri. Belki genetik özellikleri belki de sanatla iç içe bir ailede yetişmiş olmanın getirileri... Şu sıralar “Deha” dizisinin sevilen karakteri Kuduz’u canlandıran Benderlioğlu ile mesleğinden yaşama, oradan müziklere ve video oyunlarına uzanan bir söyleşi yaptık.

- Kuduz’u izleyicinin gözünde özel kılan sizce nedir?

İzleyicilerimize teveccühleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca “Deha” dizisindeki tüm karakterlerin usta oyuncular tarafından başarıyla icra edildiklerini ve benim de buna ayak uydurmaya çalıştığımı belirtmek isterim. “Kuduz” lakaplı Celal karakteri izleyici tarafından sevildiyse bunun nedeni arkasında iyi bir ekip çalışması olması. Bu süreç usta senaristlerin kağıt üzerinde kendi dünyası olan, sahici ve ilgi çekici bir karakter yaratmasıyla başlıyor. Doğru cast çalışmasıyla oyuncu bulunuyor. Karakter genel olarak son derece başarılı bir senaryonun içine başarılı bir şekilde yerleştiriliyor. Ancak bütün bunlar bir araya geldiğinde lezzetli izlekler ortaya çıkabiliyor.

- Börü’de Turan Kara, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da Behzat Façalı, daha birçok akılda kalan karakter ve şimdi de Kuduz... Sokakta takipçileriniz sizi en çok hangisiyle eşleştiriyor?

Bunun istatistiğini yapmak zor ama sanırım en çok Behzat Façalı karakteriyle tanınıyorum. Anıldığım karakterlerin skalasının geniş olduğunu düşünüyorum ve bu beni mutlu ediyor. Aynı gün içerisinde bir genç iki yıl önce canlandırdığım bir karakteri ne kadar çok sevdiğinden söz ederken yaşça daha büyük bir izleyici 15 yıl öncesinden bir karakterle ilgili beni tebrik edebiliyor.

- Ekranda çok sık kötü yanı ağır basan karakterleri oynuyorsunuz ama seyirci sizin karakterlerinizi genelde seviyor, benimsiyor. Karakterlerinize ne yapıyorsunuz da böylesi bir bağlılık oluşuyor?

Takdir edersiniz ki Türkiye’de televizyon dizileri hem kısıtlı zaman hem de olanaklar açısından çok zor şartlarda çekiliyor. Dolayısıyla biz oyuncuların tüm rollere hakkıyla çalışacağı zamanı çoğu kez olmuyor. Bence sektörde kim neyi iyi yapıyorsa bunun gibi olumsuz koşulları olumluya çevirme becerisi ile yapabiliyor. Bunlar bazı temel tekniklerin prensiplere dönüşürcesine kristalleşmesiyle ve genel olarak da cevheri daha karmaşıkta değil daha basitte arama yoluyla olumlu hale geliyor. Örneğin ben tüm karakterlerim için önce bir tip yaratır sonrasında bunu karaktere dönüştürmeye çalışırım. Karakterin önce bir bedeni daha sonrasında canı olmalı ve bu ikisi birbiriyle orantılı da olmalı. Yani önce bu karakter nasıl yürür, nasıl oturur, nasıl yemek yer, nasıl bakar gibi ayrıntılar ortaya çıkıyor. Sonrasında bütün bunları neden böyle yaptığını düşünüyorsunuz. Sonucunda hem bir televizyon dizisinin olası onlarca bölümü boyunca yeterince ilgiyi çekebilecek tipolojiye sahip hem de olabildiğince gerçekçi ve derin karakter yapısına sahip bir rol ortaya koymaya çalışıyorsunuz. Görece kötü arketiplere sahip karakterleri oynamak bana diğer karakterlerden daha çok keyif vermiyor ama sanırım hepimiz birazcık kötüleri seviyoruz. (Gülüyor)

- Yaşam sizi nasıl şekillendirdi. Örneğin 10 yıl önce yaptığınız ve bugün “Asla yapmam” veya “Keşke yapmasaydım” dediğiniz bir şey var mı?

Bu soru basit bir cevabın yazık edebileceği çok güzel ve derin bir soru... Ben önce yaşamın insanı genel olarak nasıl şekillendirebildiğini düşünmek istiyorum. Bence yaşam, hepimizi kendimizi tanımak üzere şekillendirmeye çalışıyor. Sanırım her an varoluşumuzun ilk adımlarına kadar olan sürecin genel bir analizini yapabilmemize olanak tanımaya çalışıyor. Başımıza gelen şeyleri çoğunlukla ilk olarak kısa süreli mutluluk veya kaygı ekseninde değerlendirme eğilimdeyiz ve böyle olunca da tepkilerimizin analizini yapmamız zorlaşıyor. Bunun zorluğunu en çok yaşadığımız dönem elbette düşünsel anlamda henüz kendimizi gerçekleştirme yoluna pek de yakın olmadığımız hayatımızın ilk yıllarına denk geliyor. Bu yıllarda pek çok hata yapıyoruz ve bize yapılan hatalara karşı da gereken tepkileri geliştiremiyoruz. Belli bir yaştan sonra artık olaylara verdiğimiz tepkilerin duygusal coşkusu düşmeye başlıyor ve daha sakin ve analitik bir dönem geliyor. İşte yaşamımızın en sağlıklı şekillenmeye başladığı dönem bence bu şekilde başlıyor. Benim için bu 30’lu yaşlarımda başladı. Bugün 30 yaşından önceki Emir’i tanımak bile istemiyor, 10 yıl önceki Emir’in ise duygularını yeterince yönetmekten aciz olduğunu görüyor, 10 yıl sonraki Emir’den de bugünkü hatalarımdan ötürü bir özrü borç biliyorum. Anlar o beni... (Gülüyor)

- Son zamanlarda dinlediğiniz şarkılar neler?

Doğrudan listeme bakıyorum ve son dinlediğim sanatçılar ve şarkılarını söylüyorum: The Doors-Love Me Two Times, Freddie King-Stumble, Neşet Ertaş-Kesikçayır, Duman-Yürek, Duman-Kolay Değildir, Blonde Redhead-DR Strangeluv, Kalben-Yara...

2025’İN BEKLENEN OYUNLARI

- Bu yıl oynamayı merakla beklediğiniz oyunlar var mı?

Çok var. Civilization 7 başta geliyor. Kingdom Come Deliverance 2. Avowed, FM 25, Last of Us 2 PC sürümü, Doom Dark Ages, Borderlands 4... Bir de Inzoi’yi merak ediyorum ilginç bir şekilde.

SANATÇI AİLEDEN GELİYOR

- Oyunculuk dışında da sanatçı bir kişiliğiniz var. Ailenizin sanata yönelmenizde nasıl bir etkisi oldu?

Evet lisede de (Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi) üniversitede de (Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi) güzel sanatlar okudum ve güzel sanatların, sahne sanatları, dijital ya da plastik sanatlar olsun, her türüne küçük yaşlardan beri ilgi duyan biriyim. Bu konuda büyükbabamın ressam, babamın mimar, heykeltraş ve ressam, amcamın heykeltraş ve ressam olmasının büyük etkisi olduğu muhakkak olmakla beraber annemin felsefe öğretmeni oluşunun etkisi de yadsınamaz.

RUMELİ USÜLÜ KURU FASULYE

- Eşinizin YouTube kanalında Rumeli usulü kuru fasulyenizden söz etmiştiniz. Tarifini alabilir miyiz?

Rumeli usulü derken tabii o bizim ailemizin Rumeli tarafının usulü desek daha doğru olur. Bosna Hersek kökenli olan rahmetli anneannemin yaptığı şekilde daha doğrusu ondan hatırladığım şekilde yapmaya çalışıyorum. Mutlaka olgun bir toprak güveç tencere ile yapılmalı. Önce geceden ıslattığımız fasülyelerimiz yaklaşık bir saat kaynatılır. Çelik bir tavada sıvı yağ kızdırılır. İlk püf noktalarından biri salçanın yağa soğandan önce atılması. Salça hafifçe kızarıp dağılmaya başladığında üzerine domates rendemiz ve ince, küçük doğranmış soğanlarımız atılır. Arkasından bir küp şeker ya da bir çay kaşığı şeker salçaya katılır. Burada önemli olan salçanın domates şeker ve soğanla iyice kavrulması. Sonra çelik tavamızdaki harcı olduğu gibi toprak güvecimize aktarıyoruz. Güvecimizin ateşini açıp üzerine fasulyelerimizi arzu ettiğimiz ölçüde tuzumuzu ve organik tereyağımızı ekliyoruz. Fasulyelerin üzeri iki parmak kapanacak şekilde suyumuzu da ekliyoruz. Kapağını kapatıp kısık ateşte yaklaşık iki saat pişirmeye bırakıyoruz. İki saatin sonunda güvecimizi ateşten alıp kapağını açıp 200 derece ısıtılmış fırınımızda 10-15 dakika daha pişiriyoruz. Bu aşamada da bir miktar tereyağı atılabilir. Afiyet olsun.

PC Mİ KONSOL MU?

- Oyun oynarken tercihiniz daha çok PC mi yoksa konsol mu? Neden?

Kesinlikle PC. Bunun iki nedeni var. Birincisi benim beceriksizliğim. Ben o gamepad denen cihazla futbol ve dövüş oyunları haricinde oyun oynayamıyorum ve ikisi de zaten benim favori türlerim sayılmaz. İkincisi bugün teknoloji tarihinin de bize verdiği yetkiyle genel olarak PC dediğimiz cihaz ve türleri zaten konsol teknolojisinin temeli çünkü konsol dediğimiz cihazların da en nihayetinde bileşenleri aşağı yukarı güçlü bir PC ile aynı başlıklardan oluşuyor. Kısıtlı konfigürasyonları olan bir makinede kısıtlı bir oyun kütüphanesini size daha rafine ve iyileştirilmiş daha doğrusu son kullanıcı için arayüzü basitleştirilmiş bir şekilde sunan platforma konsol diyoruz. Dolayısıyla biz PC kullanıcıları basitlik yerine gerçek gücü ve otantikliği benimsemiş oluyoruz günün sonunda.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon