Mücadelemiz artık her yerde

Toplum için kadınların her alanda güçlendirilmesi, desteklenmesi; eğitim, istihdam, sağlık, siyaset ve hukuk gibi pek çok alanda eşit fırsat ve olanaklardan faydalanabilmesi için yıllardır çalışmalar yürüten hem hukukçu hem de girişimci kimliği ile tanıdığımız Türkiye Kadın Girişimciler Derneği Başkanı (KAGİDER ) Emine Erdem, “Kadına yönelik şiddetin altındaki temel nedenlerden biri cinsiyet ayrımcılığını destekleyen ön yargılı kültürdür” diyor.

Mücadelemiz artık her yerde
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.03.2022 - 14:04

Bereketli Anadolu topraklarının kucak açtığı, emek emek yetiştirdiği güçlü kadınlar da var elbette, sesinin işitilmediği, sözünün değer bulmadığı, kimliksiz kadınlar da… Tarlada, fabrikada, okulda, hastanede, mecliste üretirken, gündelik hayatın yükünü omuzlayan kadınların gücü maalesef görmezden geliniyor. “İktidar oyunlarıyla” kadınları ötekileştiren, ezen, baskı uygulayan zihniyete karşı yıllardır mücadele eden, güçlerinin farkına varmaları için sivil toplum çalışmaları yürüten, eşit bir toplumun ancak kadınlarla birlikte mümkün olabileceği savunan Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile bir araya geldik. Kadının, var olma mücadelesini, şiddete maruz kalma sebeplerini, emeklerinin nasıl girişimciliğe çevirebileceğini ve merak ettiğimiz pek çok konuyu konuştuk.

- Sizi yıllardır toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların var olma mücadelelerine verdiğiniz destekle tanıyoruz. Her fırsatta sesleri kısılan, yok sayılan Anadolu kadını için çalışmaya nasıl başladınız?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 1988 yılında yolum, iş ve meslek kadınlarından oluşan, uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu ile kesişti. Aktif olarak sivil toplum kuruluşunda çalışmaya başladığımda; kendi ailem içinde gördüğüm ve örnek teşkil eden yapının dışında, başka hayatlar olduğunu fark ettim ve ‘bir şeyler yapmalıyım’ dedim. Her kadın benim kadar şanslı değildi. Kendimi var etme yolculuğumda ailemin desteği çok kıymetliydi, ancak başka kadınların çok fazla mücadele etmeleri gerekiyordu. İnsan kendi elindeki şansı kendi için kullanırken bu şansın getirdiği avantajları da olmayanlarla paylaştığı zaman gönüllülük başlıyor. Ben de böyle yapmayı istedim, gönüllü destek vermeye başladım. Bir Cumhuriyet kadını olarak kazanımlarımızın daha da köklü ve kalıcı olabilmesi için kadınların yaşamlarını değiştirmek gerektiğine inanıyordum. Ve bu süreç beni kadının güçlendirilmesi mücadelesine ve bu alanda faaliyet gösteren STK’lara yönlendirdi.

- Aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliği kadınların önünde bugün nasıl bir engel teşkil ediyor?

Toplumda erkeği hayatın merkezine koyan ve kadının asıl sorumluluğunu çocuk ve yaşlı bakımı gibi gören kültür ve değerler, kadının ekonomiye, siyasete ve sosyal yaşama katılımının önündeki en büyük engellerden. Bugün ülkemizde çalışma yaşında olan kadınların ne yazık ki neredeyse üçte biri evdeki sorumluluklar sebebi ile işgücüne dâhil olamadığını söylüyor. Ünlü Fransız feminist yazar Simone de Beauvoir der ki, “Dünya temsili ve anlatısı tümüyle erkek işidir. Dünyayı, mutlak gerçek olduğunu sandıkları kendi bakış açılarından anlatırlar”. Hala çoğu erkek de Beauvoir’ın da dediği gibi dünyayı kendi bakış açılarından değerlendirdikleri için toplumların gelişimi tamamlanamadı.

- Türkiye’de kadın girişimciliği bugün hangi noktada? Siz KAGİDER olarak girişimci kadınlara hangi konularda destek sağlıyorsunuz?

Bugün Türkiye’de iş dünyasının erkek egemen bir alan olduğu düşüncesinin yavaş yavaş da olsa kırıldığını görüyoruz. Ancak geçen yılın son çeyreği için açıklanan TÜİK İşgücü İstatistikleri’ne göre, 1 milyon 329 bin işverenin sadece 190 bini kadın. Kadın girişimci oranı yüzde 14 seviyesinde. Bu oranın yüzde 3’lük kısmını ise salgın sürecinde aile bütçesine katkıda bulunmak isteyerek girişimcilik ekosistemine katılan kadınlar oluşturuyor. Yine de, bu artışa rağmen kadın girişimciliğinin ülkemizde yeterli düzeyde olmadığı ortada... KAGİDER bu tablonun değişmesi ve kadın girişimciliğinin yaygınlaşması için çalışıyor. Özellikle ticarette, teknolojide, tarımda ve toplumsal hayatta kadının varlığını, bu alanlarda temsil edilmelerini destekleyecek çalışmalara ağırlık veriyoruz. Kadın girişimcilerin içinden geçtiğimiz bu zorlu krizi yönetmeleri için gerekli mentorluk desteğini veriyoruz. Kamu ihalelerinde kadınlardan daha fazla alım yapılmasını, genç kadınların iş hayatına hazırlanmasını, kadınların teknolojiyi daha fazla kullanmalarını, ticaret ve ihracat bağlantılarını ve "network"lerini geliştirmeyi, pazara erişimlerini kolaylaştırmayı, üretimlerini desteklemeyi ve şirketlerde fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan çok sayıda projemiz var. Anadolu’daki kadın girişimci ağını genişletmek için şehir şehir istişare toplantıları yapıyoruz. "ticaretinkadinlari.com" adıyla kurduğumuz portalda ülkedeki kadın girişimci havuzuna tek tıkla ulaşmayı mümkün kıldık. Ayrıca kamu ile temaslarımızda kadın istihdamı için atılabilecek adımları çoğaltmaya gayret gösteriyoruz. Kadın girişimcileri destekleme kamplarından ‘İşimi Kuruyorum’ eğitimlerine, tarımdan kozmetiğe farklı sektörlerde kadın girişimcilere eğitim ve yeni pazar fırsatı sunan projelerden şirketlere süreçlerinde fırsat eşitliği sağlamak için rehberlik yaptığımız ‘Fırsat Eşitliği Modeli’ (FEM) sertifika programına kadar uzanan geniş bir yelpazede çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

- Kadın girişimcilerin yaşadığı sorunlar neler ve bu sorunları mümkün olduğunca azaltmak için neler yapılmalı?

Bir kadın çalışmak veya iş kurmak istediğinde, önce evdeki sorumluluklarını yerine getirmesi ve ardından evdeki erkeğin onayının olması gerekiyor. Sosyal ve kültürel ön yargılarla kararlı bir şekilde mücadele edilmeli. Kadın girişimcilerin daha fazla desteklenmesi, teşvik edilmesi, iş hayatında varlık göstermeleri için önlerindeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Teşvik ve destek programlarının geliştirilmesi, girişimcilikle ilgili kuluçka merkezlerinin yanı sıra kurulan yeni girişimlerin büyümesi ve ölçeklenmesi için mekanizmaların kurulması, dünyanın hızına uyum sağlama kabiliyetinin reflekse dönüşmesi gerek. Bunun için de girişimciliğin bir kültür olarak benimsenmesine, tohumlarının daha okullarda atılmasına, girişimciliğin bir kariyer hedefi olarak görülmesine gereksinim var. Katma değeri yüksek daha fazla start-up çıkartmamız için yatırım tarafında sektörü besleyecek bir yatırımcı ilgisini oluşturmak, melek yatırımcıların sayısını artırmak da bir diğer önemli ihtiyaç.

GERİ ADIM ATTIK

- Kadınların fiziksel, psikolojik ya da sözlü olarak uğradıkları şiddetin önlenmesi adına öncelikli olarak ne gibi önlemler almak gerekiyor?

Kadına yönelik şiddetin altındaki temel nedenlerden biri cinsiyet ayrımcılığını destekleyen ön yargılı kültür. Bu ön yargılı kültür ile mücadeleye erken yaşlarda başlamak gerekiyor. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği ilkokul öncesi, hazırlık sınıflarından başlayarak milli eğitim müfredatına alınmalı, Unutmayalım ki şiddet bir kamu sorunudur, bu sebepten kadına yönelik şiddeti önlemek yasama, yürütme ve yargı olarak devletin tüm organlarının görevi. Şiddetle mücadele için caydırıcı cezalar uygulanması, iyi hal indirimlerine gidilmemesi büyük önem taşıyor. Ne yazık ki ülkemiz geçen yıl bu alanda geriye doğru bir adım attı. Türkiye’nin 1 Temmuz 2021 tarihi itibarı ile kısaca “İstanbul Sözleşmesi” diye adlandırdığımız “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden imzasını geri çekmesiyle birlikte kadınların şiddetten ve ayrımcılıktan korunması için elimizdeki en güçlü araçlardan birini yitirdik.

KADIN YOKSA KALKINMA DA YOK

- Ekonomik açıdan kalkınma için kadınların daha fazla istihdam edilmesi ve girişimcilik yoluyla kadınların ekonomiye daha fazla katılması neden ve ne oranda önemli?

Türkiye’nin tüm enerjisini ve potansiyelini kullanmadan sürdürülebilir kalkınma ve refah hedeflerine ulaşması mümkün değil. Bir başka deyişle, nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini ekonomiye, erkeklerde eşit koşullarda yansıtamazsak Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmayı hayata geçirmesi mümkün olamayacak.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler