La Casa de Papel’in Berlin’i altın çağında geri dönüyor!

“La Casa de Papel”in hikayesi, karakterleri ve başlattıkları “isyanın” ünü öyle bir hal aldı ki dizinin spin-off (yan ürün) projesi kaçınılmaz oldu ve en ilgi çekici karakterlerinden biri yepyeni bir öyküyle geri döndü! Evet, La Casa de Papel’in nevi şahsına münhasır karakteri Berlin’i “altın çağlarında” izlediğimiz dizi, yepyeni bir soygunla ve eğlenceli bir ekiple Netflix’te gösterimde. Bu kez Paris’in göbeğinde olanaksız denilebilecek bir soyguna kalkışan ekiple, diziyi ve karakterlerine nasıl hazırlandıklarını konuştuk.

La Casa de Papel’in Berlin’i altın çağında geri dönüyor!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.01.2024 - 12:11

- Seyirci, Berlin’in La Casa de Papel’de görmediği hangi yönlerini keşfedecek? En önemlisi orijinal seride tanıştığımız kişi olmadan önceki Berlin karakterine nasıl hazırlandınız? 

Pedro Alonso: İlk andan itibaren hikâyenin üslup meselesi üzerinde durduk çünkü özellikle Alex (Pina), anlatmak ve ortaya koymak istedikleri için yeni ufuklar arıyordu. Öyle ki bir süre bilimkurgu olup olmayacağı bile tartışıldı ve sonunda Berlin’de izlediğimiz öykülemede karar kılındı. Ancak elbette bunu konuşmak, özellikle Berlin’in karakterinde doğru tonu ve üslubu bulmakla aynı şey değildi. Çekimlerin ilk ayı ve oyuncu seçim süreçleri keyifliydi ama çok da hızlıydı. Hatta bu süreci, bir uçurtma uçurmak ve doğru yüksekliği, doğru şekilde ayarlamaya çalışmak olarak tarif edebilirim. Ama sekiz bölümü izledikten sonra, tekrar konfor alanınızın dışına çıkmanın, aslında sevdiğiniz şeye geri dönmenizi sağladığını fark ettim. Berlin dizisiyle, bir solucan deliğinden geçer gibi, bir paralel bir evrende son bulduk. Gerçekten de Berlin’in altın çağlarını keşfetmek harika bir histi. 

- Damian karakteri, dizi boyunca Berlin’le kalp ve akıl söz konusu olduğunda ayrı düşüyor ve bu bir tür liderlik çatışmasını da beraberinde getiriyor. Karakterinizin dizide Berlin’in liderliğine gerçekten meydan okuduğunu ya da onu tamamladığını düşünüyor musunuz? 

Tristán Ulloa: Aslında Berlin ve Damian uzun yıllardır arkadaşlar ve Damian, Berlin’e hissettiklerini ifade etmek konusunda çok özgür. Ona her daim davranışları hakkında ne düşündüğünü söylüyor ve bu yüzden dostlukları aslında dürüst bir zemin üzerine kurulu. Bunun da ötesinde Damian, Berlin’e gerçeği söylemeyi göze alabilen tek karakter ve bu yüzden Berlin, çatışmalarına karşın ona her zaman saygı duyuyor ve dostluklarını ve işbirliklerini sağlamlaştırıyor.

- Keila, oldukça sıra dışı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Karakterinizin ekiple olan dinamiğini ve bu dinamiğin dizide ve özellikle Keila’yı nasıl geliştirdiğini anlatır mısınız? 

Michelle Jenner: Evet, karakterim ekibin beyniydi ve normal şartlarda her zaman güvende hisseden ve özellikle siber güvenlik veya teknolojilerle ilgili durumlarda kendisini işine tamamen kaptıran biri. Ancak kişisel ilişkiler söz konusu olduğunda çok zorlanıyor ve benim açımdan, onun diğerleriyle etkileşimde bulunmasını ve kişisel ilişkiler yaşarken sudan çıkmış bir balık gibi hissettiğini görmek çok eğlenceli oldu. Çünkü Keila tüm zekâsına karşın çok utangaç ve ekiple birlikte deneyimledikleri onun için öğretici oldu.

EVRİMİ FARK EDEMEDİM

- Bruce karakterinin Berlin evrenindeki deneyimlerini ve anlatıyla gerçekçi bir bağ kurma hazırlığını anlatabilir misiniz?

Joel Sánchez: La Casa de Papel’i izlediğim için Berlin aklımda hâlâ tazeydi ve bir izleyici olarak karakterlerin dinamiklerini ve nasıl filme alındığını hissedebiliyorsunuz. Bruce’un hazırlık süreci içinse ilk andan itibaren tüm hikâyeye sahip olmadığımızı söylemeliyim, bu yüzden karakterimin evrimini gerçekten ilk anda fark edemedim. Bu tümüyle benim Bruce’la birlikte tecrübe ettiğim bir şeye dönüştü. Yapmam gereken onunla bağlantı kurmak, onunla gitmek, onunla oynamak ve sonunda anlatıcıların nasıl tepki vereceğini görmekti. Böylece tamamen Berlin evreninin içine girebildim ve bir sünger gibi her şeyi içime çekebildiğimi düşünüyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon