Kötü miras: İntikam duygusu
Bugünkü siyasi kutuplaşmaların da kaynağı olan İttihatçı-İtilafçı çekişmesine işgal günlerinin belgeleri ışığında bakalım.

“Hükümet, geçmişin tasfiyesine hiçbir ilke izlemeyerek gelişigüzel başlamış, suçlu suçsuz bir takım adamları tutuklamıştır.”
“Halbuki (böyle) önlemler ne bizim derdimize şifa olabilir, ne hükümete bu sırada muhtaç olduğu gerçek kuvvet ve dayanıklılığı verebilir”
“Bizim fikrimizce maziyi tasfiyede izlenmesi gereken amaç tamamıyla milli ve samimi olmalı..”
“Şimdi de suçların cezalandırılması denilirken düşünce ve kanaat farklarının, kişisel düşmanlıkların, parti muhalefetlerinin hesabı görülür, belirli bir suç unsuru olamayan bir adam sırf düşünce/kanaatinden ve İttihat ve Terakki mensubu olduğundan dolayı kovuşturmaya uğrarsa namuslu ve vazifeşinas memurlar kaldırılarak yerlerine parti gayretçileri geçirilirse uluslararası durumumuz ve içte varlığımız açısından muhtaç olduğumuz tasfiye yerine gelecek için yeni buhranlar hazırlamaktan başka bir şey yapılmamış olur…” (Vakit, 5 Şubat 1919; Kocaoğlu: 211 vd)
Yukarıdaki cümleler Ahmet Emin Yalman’a aittir. Kastettiği hükümet Tevfik Paşa hükümetidir.
Yazıyı kaleme almasının iki nedeni vardır. İlki hükümetin kurulduğu ilk günden itibaren işgalcilerin yönlendirmesiyle giriştiği İttihatçı avıdır. İkincisi İstanbul’da İngilizce olarak yayınlanan Observer risalesindeki makaledir. Daha yayınlanmadan Türk basınına dağıtılan makale 10 maddeden oluşan bir program içerir, Türklere geçmişi nasıl tasfiye ve geleceği nasıl inşa edeceğini gösterir.
Yanlış anlaşılmasın Yalman, hükümetin uygulamalarını eleştirirken bu programa karşı değildir. Yani mazinin, İttihatçıların tasfiyesinden yanadır. Yalnızca tasfiyenin hukukdışı yapılmasına karşıdır. İstanbul basınının büyük bölümü de İttihatçıların tasfiyesini alkışlar.
Önce Tevfik Paşa ardından Damat Ferit Paşa hükümetlerince uygulanan tasfiye ve tasfiye işlemiyle gelen karalama kampanyaları Milli Mücadele açısından önemlidir. Çünkü İttihatçılar karalanırken Mustafa Kemal ve arkadaşlarının mücadelesi de İttihatçılığın devamı olmakla suçlanacaktır.
İTTİHATÇILAR NASIL CEZALANDIRILDI?
Aslında Tevfik Paşa hükümeti kurulduğunda İttihat ve Terakki Partisi fiilen yoktur. 1-4 Kasım 1918 günü kendisini feshetmiş, Teceddüt adıyla örgütlenmiş, mal varlığı da bu yeni örgütlenmeye geçmiştir. 11 Kasım’da Tevfik Paşa sadrazam olur. “Padişah kabinesi” olarak anılan hükümeti güvenoyu alır ve düğmeye basar. 10 Aralık 1918 günü İttihat ve Terakki genel merkezinde araştırma başlatılır. 21 Aralık 1918’de Vahideddin Mebusan Meclisi’ni kapatır. Gerekçe “zorunlu siyasi sebepler” ve “müttefiklerin ısrar ve baskısı”dır. İtilaf devletleri Mecliste İttihatçıların bulunduğunu söyleyerek ısrar ve baskı uygulamıştır hükümete. (Özden, Ansiklopedi)
Kimi gazeteler hükümetin tutumunu eleştirir. İfrat ve tefrit diyerek ölçüyü kaçırdığına işaret eder. Hükümetten yana gazeteler ise alkışlar. Örneğin Söz gazetesinde Müşfik Selami etrafı velveleye vererek zaten yorgun olan milleti büsbütün ümitsizliğe sürüklemeyi doğru bulmasa da hükümeti onaylar. Amacın “intikam” değil “adalet” olduğunu savunur. Satırlar ilerledikçe kaleminin şiddeti artar: “Eğer bugünkü faciaya sebep olanlar serbest ve özgür dolaşırlarsa, eğer bunca Türk’ün evini barkını mahveden, bunca Ermeni’nin hayatına kasteden, devlet idaresinin bütün şirazesini koparan, her çeşit vurgunculuğa kapı açan özetle vatanı bugünkü hale getiren kişiler cezasız kalırlarsa bu memlekette bir daha nasıl adalet tesis edilebilir” der (Söz, 17 Kasım 1918; Kocaoğlu, 211).
Aralık sonunda İttihatçılar tarafından kurulan şirket ve bankalara el konur. Usulsüzlük, yolsuzluk yaptıkları iddiaları sütun sütun anlatılan bu şirket ve bankaların her birinin önünde “milli” sıfatı vardır: Milli İthalat, Milli İktisat, Milli Mensucat… Ülkeden kaçan İttihatçıların malları ve nakitleri de el konulanlar arasındadır. 18 Ocak 1919’da Cemal Paşa’nın mallarına el konur. 1 Şubat 1919 günü İttihat ve Terakki’nin menkul ve gayrimenkullerine, bankalardaki nakit ve tahvillerine el koyma kararı çıkar. Ali Kemal’in gazetesinde birer çete örgütü olarak tanımladığı iki cemiyetin sonu da o gün gelir. Milli Müdafaa Cemiyeti’nin mal ve paraları harbiye bakanlığına, Donanma Cemiyeti’ninki ise bahriye) bakanlığına geçer (Kocaoğlu; 204-208)
2 Şubat 1919 günü içişleri bakan nazırı, vali ve mutasarrıflara ilgili yazıyı gönderir. Aynı gün bütün ülkede işlem başlar. Polis teşkilatının İttihatçılardan temizlenmesine önem verilir. Milli Müdafaa Cemiyeti Başkanı Ali Fethi Bey’in, “Bu cemiyet hayır cemiyetidir, milletin malıdır” itirazlarını duyan kulak çıkmaz. İcraat da yalnız mala el koymakla kalmaz, İttihatçı olmak cezalandırma nedeni sayılır. Uygulama, 4 Mart 1919 günü sadaret koltuğuna oturan Damat Ferit döneminde doruğa ulaşır. Hükümetin eli başkentten Anadolu’nun en ücra köşelerine uzanır. İttihatçı bilinen valiler, mutasarrıflar, belediye başkanları görevden alınır. İttihat Terakki kulüpleri kapatılır, yerlerini Hürriyet ve İtilaf kulüpleri, Hürriyet ve İtilafçı valiler, mutasarrıflar, belediye başkanları alır. Bulundukları mevkiye göre kimi İngilizci, kimi Fransızcı olur. Bursa’da Aziz Nuri, Bolu’da Osman Nuri gibileri İngiliz Muhipleri Cemiyeti için çalışır. Adana’da Ali İlmi, Mutasarrıf Hilmi gibileri ise Fransız mandasını çağırır.
İttihatçılar suçsuz mudur? Nefsine yenilip güç ve zenginlik peşinde koşanı, iktidar gücünü muhalifleri aleyhinde kullananı yok mudur? Vardır... Ne var ki vatan sevgileri de tamdır. İttihatçıları sürüp iktidara geçen İtilafçıların İttihatçılardan farkı nedir? İtilafçılar da iktidar gücünü muhalefeti sindirmek için kullanmıştır. İtilafçılar, Milli Mücadele süresince yani dört yılı aşkın süre Türk milletine değil emperyalistlerin sözünü sahiplenmiş, Türk zaferleri kazanılınca emperyalistlerin elçiliğine sığınmış ve onların vapurlarıyla ülkelerine veda etmiştir.
Sözün özü İttihat ve Terakki-Hürriyet ve İtilaf arasındaki siyasi çekişme Türkiye’ye intikam hissini miras bırakmıştır. Bu mirastan her dönem zarar gören de Türk milleti olmamış mıdır?
Kaynakça
Bünyamin Kocaoğlu, Mütarekede İttihatçılık-İttihat ve Terakki Partisinin Dağılması, Temel Yayınları, İstanbul, 2006, s. 198-216.
Neşe Özden, “Ahmet Tevfik Paşa (Okday) (1845-1936)”, Atatürk Ansiklopedisi. https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ahmet-tevfik-pasa-okday-1845-1936 (İndirme 15.01.2025)

En Çok Okunan Haberler
-
AKP’ye şok düşüş, ‘üçüncü parti’ de değişti!
-
'Ne demek avukata gerek yok?'
-
Yeni Şafak yazarından Alevilere nefret söylemi!
-
Vedat Milor'dan ilk açıklama
-
Gürsel Tekin parti kuruyor: 'Yeni bir yol açıyoruz'
-
Ece'nin son mesajlaştığı arkadaşının ifadesine ulaşıldı
-
Baykal'a 'kaset' kumpasında kritik gelişme
-
'HTŞ, Alevi Araplardan intikam almak için...'
-
İmamoğlu’nun en uzun ‘mart’ı
-
'Esad rejiminin artığı olan...'