Kırım tarih kokuyor

Ünlü yazar Çehov'un evinden deniz kızı anıtına, Livadya Sarayı’na kadar uzanan bir Kırım gezisi.

Kırım tarih kokuyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.12.2023 - 12:00

“Sonbahar akşamlarında okuyacağız, çok kitap okuyacağız. Önümüzde yeni, olağanüstü güzellikte bir dünya açılacak..."

Ünlü yazar Anton Çehov'un “Vişne Bahçesi” oyununda kültleşen bir tanım bu. Çehov, ünlü eserinde Rusya’da sosyal yapının değişmekte olduğunun farkında olmayan bir aile üzerinden toplumda değişen dinamikleri anlatır.

Ve Çehov, bu eserle birlikte birçok roman ve oyunu Yalta'daki Beyaz Ev’de kaleme almıştır. Neredeyse 125 yıllık bu ev artık bir müze. Ancak soğuk taş duvarları olan, donuklaşan bir müze değil. Verkhnyaya Autka köyündeki asırlık bu bina yaşıyor ve sizi Çehov'un yaşadığı günlere götürüyor. Elinize kalem alıp Çehov'un gözüyle bir şeyler görmek yazmak istiyorsunuz. Sadece “Vişne Bahçesi” değil “Üç Kız Kardeş” eseri de burada yazılmış. Yine Rus besteci Sergey Rahmaninof ve diğer ünlü Rus yazarlar Maksim Gorkiy ve Lev Tolstoy, Çehov'un konuğu olmuş.

YUVARLAK MASA

Evet Yalta'daki bu müze ev, Kırım'ın gurur abidelerinden. “Kırım Tatarları ile Yurtdışında Yaşayan Yurttaşlar Arasındaki Bağların Güçlendirilmesi Yuvarlak Masa Toplantısı”na katılmak üzere Soçi’den Yalta’ya gitmişken Yalta'daki Çehov evine uğramadan geçilmemeli.

Yalta Belediye Başkanı Yanina Petrovna Pavlenko, biz konuklarla yediği akşam yemeğinde üzerinde bulunduğumuz toprakların tarihsel ve stratejik önemine dikkat çekerken günlük yaşam hakkında da bilgi vermekten kaçınmayarak gezilecek yerleri de işaret etti. Örneğin Maccahapa şarap fabrikasının mahzenlerindeki 200 yıllık şaraplara sadece bakmak bile insanda farklı bir duygu yaratıyor. Şaraphane, 1894 yılında Çar II. Nicholay'ın himayesinde ünlü şarap imalatçısı Lev Golitsyn tarafından kurulmuş. Ayrıca ilginç bir bilgi, Kırım’da 105 cins asma yetiştiriliyor.

Gezimiz boyunca beni en çok etkileyen deniz kızı anıtı oldu. Çeşmede su testisini doldurmakta olan güzel kızı Ali Baba’nın Osmanlı’ya köle olarak kaçırmasını betimliyor. Kötülüğün kendi yakınından geldiği halde tarihin nasıl farklı gösterildiğini de çok iyi anlatıyor. Ve bir başka etkileyici anıt, Bahçesaray’a köle olarak getirilen Mariya / Dilara Bikeç’in yaşamını anlatan çeşme. Giray Han, 1763’te cariyesi Dilara Bikeç’in öldürülmesi üzerine bu çeşmeyi yaptırmış. Ünlü yazar Aleksandr Puşkin’in de çeşmenin hikâyesinden etkilenerek yazdığı bir şiiri var.

Livadya Sarayı da mutlaka görülmesi gereken yerlerden. İkinci Dünya Savaşı sonunda 4-11 Şubat 1945 tarihleri arasında SSCB, İngiltere ve ABD liderlerinin bir araya geldiği Livadya Sarayı, sadece tarih değil diplomasi de kokuyor sanki. Son Rus Çarı II. Nikolay’ın yazlığı olan Livadya Sarayı, bugün bir müze olmuş ve genelde uluslararası zirveler için kullanılıyor.

Gezimizde bizlere eşlik eden Lubov Gribkona’nın kendi bahçesinde yetiştirdiği narı bana verirken kurduğu cümle ise her şeyi anlatıyor: “Yaşamın, birlikte uyumun, güzelliğin, sevgi narı ile yolunuz açık olsun yine bekliyoruz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler