Kente meydan okuyan kadın: Hazal Nehir
Onun ayrış alanı kentteki herhangi bir nokta olabilir. Uluslararası parkur atleti Hazal Nehir’in sıra dışı kişiliğiyle birleşen sıra dışı kariyerini kendisinden dinledik.
Sosyal medyanın ortaya çıkışı kitlelerin sporla olan hem uygulamalı hem de seyirlik ilişkisini epey değiştirdi. Artık Instagram üzerinden pek çok sıradışı spor dalından içeriğe ulaşabiliyoruz. Bu da “olimpik” spor sınıfında değerlendirilen dalların etkinliğini bir ölçüde kırdı. Ancak “ekstrem spor” olarak değerlendirilen alanlarda da kadınların öne çıkması pek kolay olmuyor.
Hazal Nehir bu algıyı kıran bir isim. Güç, odaklanma ve atletik becerilerin bir araya geldiği, izleyenlerin yüreklerini hoplatan parkur sporunda 2019’da Singapur’da Lion City Gathering’te Kadınlar Speed Run’da birinci olan ve Red Bull Art of Motion Finali’nde Türkiye’yi temsil eden ilk sporcu ünvanını kazanan genç parkur atleti bize hem bu spora nasıl başladığını anlattı hem de parkur sporunun ayrıntılarını paylaştı.
Parkur sporuyla tanışmanız biraz da şans eseri sanırım. Aslında
“break dans” yapmaya gittiğiniz salonda gördüğünüz parkur
atletlerinden etkilenerek bu sporu yapmaya karar vermiştiniz.
Öncesinde nasıl hayalleriniz vardı? Parkurla tanışınca sizin
için neler değişti?
Öncesinde çok bir planım yoktu
açıkçası. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde jeoloji
mühendisliği okuyordum. Sanırım okulu bitirip mühendis olmayı
düşünüyordum. Parkur yapmaya başladıktan sonra çok sevdim
ancak hâlâ aklımda özellikle parkur ile alakalı bir gelecek
bulunmuyordu.
Çünkü parkurun bir kariyer olabileceğini bilmiyordum. Antrenmanlarıma devam ettim ve yıllar geçtikçe sponsorluklar gelmeye başladı. Parkur bana dünyanın öbür ucundaki insanların da aynı hayallere sahip olabileceğini gösterdi. Parkur sporuyla birlikte dünyayı gezmeye başladım. Farklı uluslardan insanlarla tanıştım, farklı yerlere gittim, farklı kültürler tanıdım.
Parkurda gerilimi
azaltmak ve odaklanma seviyenizi artırmak için nasıl bir hazırlık
yapıyorsunuz?
Aslında parkur gerçekten fiziksel olduğu
kadar zihinsel de bir spor. O yüzden zihin antrenmanları da
fiziksel antrenmanlar kadar önemli bizler için. Her antrenmana
çıktığınızda biraz da olsa kendinizi zorlayabileceğiniz farklı
farklı “meydan okuma”lar bulmak gerekiyor. Aynı zamanda nefes
kontrolü ve imgeleme bir hareketi yapmadan önce çok önemli.
Parkur sporunun kuralları ve geleneklerinden biraz bahseder misiniz?
Yarışmalar nasıl yapılıyor, parkurlar nasıl
belirleniyor?
Parkur sporu tamamen sizin kendinize uygun
çalışmaları bulduğunuz bir spor. Antrenman yaptığımız
alanlara “spot” diyoruz. “Spot”lardaki duvarların veya
demirlerin sağlam olması önemli. Sağlam olmayan kırık
duvarlarda antrenman yapmak genelde biraz riskli. Dışarı
antrenmana gittiğimizde önce “spot”u tanıyoruz, duvarlara
bakıyoruz “sağlam mı, değil mi” diye. Sonra kendi seviyemize
uygun atlayışlar arayarak başlıyoruz.
Adrenalin
seviyesi yüksek spor branşlarında Red Bull sporcusu olmak önemli
bir başarı. Bu işbirliği nasıl gelişti?
Red Bull
“ekstrem spor”lara çok destek veriyor. Benim de Red Bull ile
olan birlikteliğim üç sene önce başladı. Parkur gibi yeni
gelişmekte olan bir spor yapıyorsanız, gerçekten maddi manevi
destek çok önemli bu sporu devam ettirebilmeniz ve kariyer
edinebilmeniz için. Biz de üç senedir beraber ilerliyoruz ve
hayallerime adım adım yaklaşmam konusunda her türlü desteği
sağlıyorlar.
'KOŞMA
DÜŞERSİN' DEMEYİN
Türk bir kadın sporcunun böylesi
bedeni zorlayan bir dalda başarılı olması ülkemizdeki kadınlar
için ne gibi bir anlam ve önem taşıyor?
Parkur sporuna
baktığımızda daha çok erkek sporcuların olduğunu görüyoruz.
Sonuçta parkur, yeni bir spor ama gün geçtikçe daha fazla kadın
sporcu işin içerisine giriyor. Gerekli teknik ve güç
antrenmanları sayesinde kadın, erkek fark etmeksizin herkesin her
şeyi yapabildiğine tanık oluyoruz. Kadınların küçük yaşlardan
spora yönlendirilmemesi, toplumdaki “Dur, koşma düşersin!”
anlayışı ne yazık ki kız çocuklarını spordan uzaklaştırıyor.
Çocuklar ne kadar çok koşar, düşer, oynarsa zihinsel ve fiziksel
olarak o kadar gelişirler.
"SOSYAL MEDYADA TANIŞTIM"
Parkur “ekstrem spor” sınıfında değerlendiriliyor. Öte
yandan, özellikle Instagram’ın keşfet sekmesine düşen
videolarla bayağı bir ilgi odağı oldu. Bedene iliştirilen
kameralar parkur atletlerinin yaşadığı gerginliği önemli ölçüde
yansıtıyor. Siz sosyal medya etkisini nasıl
değerlendirirsiniz?
Ben parkura Türkiye’de başladım
ve başladığım zaman Türkiye’de çok fazla parkur yapan
kimseler yoktu. Parkur öğrenebileceğim tek yer de sosyal medyaydı.
YouTube videolarından ve Instagram’dan oldukça fazla yararlandım
ilk başladığım zamanlarda. Şu anda parkur ile ilgili her gelişme
sosyal medyada yer alıyor. Dünyanın her yerindeki sporcuları
sosyal medya sayesinde takip edip, yeni yapılan hareketleri görme
fırsatınız oluyor.
"ÇOCUKKEN DEMİRLERDEN ATLARDIM"
Böyle bir sporu yapan birisinin çocukluğundan beri yerinde duramayan ve fazlasıyla enerjik bir kişilik olduğunu düşünüyor insan. Nasıl bir çocuktunuz ve günlük yaşantınızda nasıl birisiniz?
Küçüklüğümde çok hareketliydim. Her gün sokakta oyun oynayarak geçirirdim zamanımı. Arkadaşlarımla sürekli binaların arka bahçelerinden tırmanıp demirlerden atlardık. Aslında o zaman başlamışım parkur yapmaya.
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!