Kaya Adam'ın zaferi

Yunan subayların ona verdiği isimle Kaya Adam, yani Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türk Ordusu’nun kesin zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz’un karşı taraftaki yankıları...

Kaya Adam'ın zaferi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.08.2022 - 13:00

Büyük Taarruz’un 100. yılını kutluyoruz. Taarruz sonrası Türk milletinin elde ettiği zafer Lozan masasına başı dik, onurlu bir devlet olarak oturmamızı sağladı. O masadan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusunu alışımızın temeli oldu. Türklerin zaferi Yunanların felaketiydi. Yunanlar, İzmir’i işgal ve vahşetle boy gösterdikleri, adına Küçük Asya Seferi dedikleri ve Türk’ün büyük zaferine değin sürdürdükleri maceralarını tarihlerinde Mikrasiatiki Katastrofi (Küçük Asya Felaketi) olarak anıyor.

Bugün sizlerle uğradıkları bu felaketin son halkası olan Büyük Taarruz hakkındaki düşüncelerini paylaşmak istiyorum. Düşüncelerini dile getirenler Yunan Küçük Asya Ordusu (KAO)’nun üst düzey komutanları. Kimi Kralcı kimi Venizelist olsa da hepsi “Megali İdea” ülküsüne bağlı isimler. Onların yorumları Türk’ü ve Atatürk’ü küçümseyenlere de yanıt olacak.

Yunanlar Sakarya’da aldıkları darbenin ardından taarruz gücünü yitirmiş, savunmaya geçmiştir. KAO’nun İkmal Şube Müdürü olan Yarbay Georgios Spridonos da bu düşünceyi onaylar. Taarruz sırası Türklere gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa bir yandan ordunun eksiklerini gidermeye yönelir, öte yandan muhaliflerinin hırçınlıklarıyla uğraşır. Muhaliflerin Türk ordusuna hakarete kadar varan suçlamalarının Yunan tarafındaki yankısı Mustafa Kemal açısından olumludur. Zira, Yunan İstihbarat Şubesi “Kemalistlerin morallerinin sıfıra indiğini” düşünür. Yunan Genel Karargâhı’na “Kemal’e karşı arkadaşları tarafından tertip edilen bir ayaklanmanın beklenmekte olduğu” bilgisi geçilir. Böylece Yunan tarafında büyük iyimserlik egemen olur.(G.L. Spridonos, Harp ve Hürriyetler:212)

Kanellopoulos diyor ki; “Ordu idaresi Türk Ordusunun bir taarruz için hazırlandığına dair haberleri … aldı. Fakat Yunan Başkumandanı, … Mustafa Kemal’in herkesi aldatacak bir şekilde hareket ettiğine ve Türk Ordusunun amacına ulaşmak için gereken taarruzu yapabilecek kudrete sahip olmadığına kati surette inanmıştı”. (K. D. Kannellopoulos, Küçük Asya Mağlubiyeti, 1936:54)

KAO Başkomutanı Hacıanestis, 24 Ağustos’ta verilen bilgilere karşın Türklerin taarruz yapacağına inanmaz. O, cepheden 420 kilometre uzakta İzmir’deyken Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordusunun yanı başındadır. Güneyden yapacağı saldırı için kuzeyden ordu kaydırmasını 25 Ağustos’ta tamamlar. Kuzeyde yaptırdığı baskınlarla da taarruz yönü konusunda hem Yunan’ı hem İngilizleri yanıltır. Fahrettin Altay Paşa komutasındaki süvarilerin Ahır Dağı’ndaki patikayı fark etmeleri ise Yunan’ın çember içine alınmasını sağlayacaktır.

Büyük Taarruz 26 Ağustos sabahı saat 5.00’te tüm cephede birden tanzim atışı ile başlar. 30 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın Aslılanlar-Çal-İşören hattında bizzat yönettiği meydan muharebesiyle KAO’na son darbe vurulur. Yunanların Kocaeli ve Trakya’dan getirecekleri kuvvetleriyle Eskişehir’den çekilen kuvvetlerini birleştirme ve İzmir doğusunda bir savunma hattı kurma olasılığını göz önünde bulunduran Başkomutan 1 Eylül’de Türk ordusuna Akdeniz’e kadar düşmanı kovalama emrini verir. Amansız takip başlar. 18 Eylül 1922 gününe gelindiğinde Anadolu Yunan’dan tamamen arındırılmıştır.

İngilizlerin ve Yunanların altı ayda geçilemez dediği Kocatepe karşısındaki berkitimler ikinci gün yok edilmiştir. Kanellopoulos da Yunan cephesinin 27 Ağustos günü çöktüğüne işaret eder, sonucu “feci netice” olarak anar. Gördükleri rüyanın sona erdiğini söyler. “Türklere karşı 36 saat kahramanca çarpışan Yunan askeri, nihayet mağlup oldu” der. (Kanellepoulos, c.II:112)

General Dousmanis; “çürüme, çözülme, kaçma” sözcükleri ile ifade ettiği sonucu “hiç akla gelmeyen ve hesaplanmayan hezimet” olarak tanımlar. (Victor Dousmanis, Küçük Asya Harbinin İçyüzü, c.I, 1928:332-334)

General Lufas’a göre; “netice âfet”tir. (Evangelos Lahanakardos, Küçük Asya Felaketine Dair Yeni Bol Işık ve General Lufas, 1928: 62-63, 70)

Süvari Subayı olan Tanaş Hrisohoos, Türk süvari kolordusunun başarısını kabul eder, sonucu o da “felaket” olarak anar. (T. Hrisohoos, Yunan Süvarisi Küçük Asya Harekatında 1912-1922; 264.)

G. Spridonos ise hayret içinde şöyle der:

“14 piyade tümeni, 1 süvari tümeni, 6 piyade alayından oluşan Yunan ordusunun iki günlük bir muharebeden sonra nasıl olup da 1., 4. Tümenlerle, 7. Tümen’in bazı aksamından ibaret bir kalıntıya düştüğü, Küçük Asya Seferi’nin cereyan ettiği devreyi yaşamış olan Yunan milleti için bir sır olarak kalmış ve kalacaktır. … Bu hali ile hasım bile alay eder olmuş ve telsizle yayınladığı çağrılarla Yunanlara şöyle hitap etmişti: ‘Yunanlar, nereye gidiyorsunuz? Tarihinizi düşünün. Durunuz, sizinle muharebe edelim.”( Spridonos: 230.)

Yunan komutanlar yapılan vahşeti de anılarına taşır. Örneğin General Frangu 31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan gece çektiği telgrafta şöyle der:

“Kaçakların yarattığı dağılma havası, birliklerin geri kaçmalarının büyümesine tehlikeli surette sebep olmaktadır. Kaçak yığınları yangınlar çıkarmakta ve duyulmadık haydutluk ve öldürmeler yapmaktadırlar. … bu cinayetler önlenememektedir.” (Spridonos: 265)

General Kontoules’in vurguladığı gibi, “Türkler ölen babalarının mezarları için savaşmıştır.” Spridonos’un işaret ettiği gibi Türkler “bütün varı, çoluğu, çocuğu ile 500 yıldan fazla bir zamandan beri yerleştiği, yurdunda savaşmıştır.” Türklere zaferi armağan eden ise Yunan subayların “Kaya Adam” adını verdiği Mustafa Kemal’dir. (Spridonos:41,102.)

Küçük Asya Harekâtı Yunanistan için siyaseten de felaket olur. Türklerin kazandığı zafer “Yunanistan’ın mevkiini devirmiş, ikilik getirmiş, masum politikacıları öldürmüş, başkalarını Avrupa’nın uzak yerlerine atmış ve her bakımdan korkunç ve tehlikeli bir vaziyet yaratmıştır. Bu satırların yazarı Dousmanis’in Türklerin kazanımı nedir sorusuna verdiği yanıt ise tek cümledir: “Türkiye kendi siyasi istiklalini ve hürriyetini yeniden kazanmıştır.”(Dousmanis, c.III: 255, 332-334).

Bu kutlu günü armağan edenlere ve onların anılarını sahiplenenlere saygı ve minnetle...


Güleryüz Dergisi, 7 Eylül 1922 günü kaçmaya hazırlanan Said Molla, Refik Halid Karay gibi Milli Mücadele karşıtlarını sütunlarına taşımış.

Güleryüz: Vay Arslanlarım! Nereye böyle? Bu ne hal? Yolculuk mu var?

Elmalumlar: Ahval-i sıhhiyemizin icabı… Şöyle bir seyahat yapmaya gidiyoruz.

Güleryüz, 14 Eylül 1922

Sevgili İzmir’imizin Şanlı Orduya Teşekkürü

Anadoluda Yenigün, 17 Eylül 1922

Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Beyanatı

Başkumandan, Büyük Ordusunun Başında ve İzmir’de

Ankara: (AA)-Berlin Telsizinden: Mustafa Kemal Paşa Büyük Ordusunun Başında İzmir’e Girmiştir.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler