Kamusal alanın sanal dönüşümü ve aklın dışlanması
Çağdaşlaşma ile ortaya çıkan fiziksel kamusal alan kavramı yavaş yavaş yerine sanal kamusal alana bırakıyor.
Feodal toplumsal yapıların çözülmeye başlanmasına koşut olarak küçük çaplı kamusal alanlar belirmeye başlamış, okuma salonları, kahvehaneler, kent meydanlarındaki buluşma noktaları vb. mekânsal düzenlemelerle insanların bir araya gelmelerine, sosyal ve entelektüel etkileşimde bulunmalarına olanak verilmişti. Kamusal alanın bu tarz fiziksel oluşumu düşünsel ve sanatsal anlamdaki oluşumlarla da hızla güç kazanmıştır. Örneğin, günlük gazetelerin yayın yaşamına girmesi, kitap, dergi gibi düşünsel etkileşime olanak veren yazılı gereçlerin artışı, konser salonları ve sanat galerilerinin açılması.
Çağdaşlaşma süreciyle koşut olarak biçimlenen kamusal alan, insanların özel yaşam alanlarının, evlerinin dışındaki başka insanlarla, kendi aile çevrelerinin, belki de yerel alanlarının dışında başka ailelerden, başka yörelerden, hatta başka kentlerden kişilerle etkileşim olanağı buldukları ortam ve mekanlardır. Bu ortamlarda bir araya gelinmesinin temel nedeni ise sosyal etkileşim, dolayısıyla da fikirsel ve bilgisel alışveriştir.
Demokrasinin oluşmasında kamusal alanın büyük rolü vardır. Çünkü düşünceler bu ortamlarda ifade edilir, fikirler etkileştirilir, bilgi alışverişiyle belli kanaatlerin oluşması sağlanır. Özellikle de demokratik yönetimlere geçilmesi, ulus devlet yapılarının oluşmasıyla ortaya çıkan vatandaşlık sistemiyle birlikte kamusal alan ciddi önem kazandı. Temsili demokratik sistemlerde yöneticilerin, yönetilenlerin oyuyla belirlenmesi sürecine geçilmesi, kanaatlerin oluşmasında vatandaşların yönlendirilmesi konusunu gündeme getirdi.
Kamusal alanlar ise söz konusu yönlendirmeler için oldukça uygun ortamlar olarak görülmeye başlandı. İnsanlara toplu olarak ulaşılması ve kanaatlerinin yönlendirilmesi için kamusal mekan ve ortamlar başından itibaren yöneticiler ve siyasiler için de cazibe alanları oldu.
Dijital teknolojilerin yaşamımıza yaygın ve etkin biçimde girmesiyle kamusal alanın oluşturucu öğelerine bir yenisi daha eklendi. Dijital çağ olarak da adlandırılan günümüzde kamusal alan sanal ortamda biçimlenmeye başladı. Üstelik de sanal kamusal alanlar yaygınlaşmaya başladıkça fiziksel kamusal alanların önemi azalıyor. Salgın döneminde sürecin bu yöndeki işleyişine açıkça tanık olduk.
Korunmak üzere eve kapanan insanlar sosyal etkileşimlerini sanal ortama taşıyarak sürdürdüler. Sanatsal ve entelektüel etkinlikler sanal ortamda devam etti. Bu durumda dijital teknolojilerle birlikte kamusal alan yeni bir dönüşüm ve biçimlenme sürecine giriyor. Bu da onun işleyişinin yeniden sorgulanması gereğini ortaya koyuyor.
SANAL ORTAMDA ALGI YÖNETİMİ ZOR
Şöyle ki; fiziksel kamusal alanda insanlar kitlesel olarak bir arada bulunurlar. Oysa sanal kamusal alanda insanlar fiziksel olarak birbirlerinden uzak, ancak sanal olarak bir aradalar. Fiziksel kamusal alanda kitle dinamiği odaklı olarak insanları yönlendirmek mümkün, ancak sanal kamusal alanda kitle dinamiği o kadar kolay işlemeyebilir. İnsanlara iletiler kitlesel yapı içerisinde sunulabilir, ancak iletilerin alınması ve değerlendirilmesinde her birey kendi özel alanında bulunmaktadır.
Kitlesel ortamda duygu odaklı yönlendirme olanaklıyken, bireysel ortamda bu çok da mümkün olmayabilir. İnsanlar kitlesel yapıların içindeyken çok daha duygusal, kendi başlarınayken çok daha akılcı olabilmektedir. Bu nedenle de sanal kamusal alanlarda algı yönetmek ve kanaat yönlendirmek çok daha karmaşık iletişimsel bilgi ve yöntemlerin kullanılmasını gerektirir. Nitekim sanal kamusal ortamda kitleleri yönlendirmek, fiziksel kamusal ortamlardaki kadar kolay olmayabilir.
Siyasetin aktörleri ve algı yöneticileri durumun karmaşıklığının farkında oldukları için çoğu zaman sanal ortamda insanlara kesintisiz biçimde enformasyon bombardımanı yaparak, onların, aktarılan bilgileri kendi zihinsel süreçlerinden geçirmelerine fırsat vermemeye çalışırlar. Kesintisiz biçimde aktarılan bu bilgilerin çoğunlukla da nefrete ve ayrıştırıcı söyleme dayanması, sert, keskin, suçlayıcı, yargılayıcı, korkutucu bir içerikle verilmesinin temel nedeni insanların duygularını hedef alıp, aklın devre dışı kalmasını sağlamak.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!