Hülya Gülşen ve Naz Çağla Irmak Cumhuriyet Pazar'da: ‘Ekrandaki enerjimiz birebir aynı’
Oyunculukta nadir görülen bir biçimde hem tiyatro hem de ekranda birlikte rol alan anne-kız Hülya Gülşen ve Naz Çağla Irmak ile Anneler Günü için buluştuk.
Anne-kız hem tiyatro sahnesinde hem de ekranlarda birlikte rol alıyor Hülya Gülşen ve Naz Çağla Irmak. Gülşen bunu en büyük hayali olarak tanımlarken Irmak ise “Anneme hayranlığın yüzünden oyuncu oldum” diyor.
Hem anne-kız hem de meslektaş
olarak birbirlerine sonuna kadar destek oluyorlar. Anneler Günü için ikisiyle
bir araya geldik ve birbirleri hakkındaki düşüncelerini öğrendik.
-
Sahnede “Romeo ve Juliet”te ekranda ise “Hudutsuz Sevda”da birlikte rol
alıyorsunuz. Üstelik “Romeo ve Juliet”te anne-kız olarak yer alıyorsunuz.
Birlikte rol almak nasıl bir deneyim?
Hülya
Gülşen: Kızımla birlikte oynamak en büyük hayallerimden biriydi ve gerçekleşti.
Son derece adrenalini yüksek ve heyecanlı bir mesleğimiz var. Buna bir de
birlikte olmanın heyecanı eklenince inanılmaz bir deneyim oldu. Kendimden daha
çok Çağla için heyecanlandım. Onun işi benden daha ağır ve zor. Oyunda hem
Jülyet hem de Lady Capulet oldu. Geçen hafta son sahnesinde ara alkış aldı.
Oyunu açık biçimde oynadığımız için oynamadığım sahnelerde de seyredebiliyorum,
ara alkış gelince o kadar duygulandım ki dayanamadım ben de alkışladım. Kızımın
annesi olmak ayrı güzel partneri olmak ayrı güzel. Çok şanslıyım.
Naz
Çağla Irmak: Muhteşem bir deneyim bu, önceki oyunlarımda annem keşke tüm
oyunlarımı izlese derdim, çıkışta arabaya biner binmez arar, “Burası böyle
oldu, şurası şöyle, burada biraz enerji düştü sanki” gibi tüm oyunu anlatmaya
çabalardım. Anlayacağınız dileklerim gerçekleşti, böyle önemli bir metni
beraber canlandırmak paha biçilemez gerçekten. Anne-kız ilişkimizi bir yana
bırakıp sahnede iki oyuncu olmak ve birbirimizin mesleki zaaflarını,
heyecanlarını görmek ilişkimizi daha da başka bir seviyeye taşıdı. Zaten
anlaşmamız için konuşmaya lüzum olmuyordu ama artık sahnenin üstündeki iletişim
de eklenince bu durum başka bir seviyeye taşındı.
PANDUFLU
PROVA
-
Ortak sahnelerinizi evde prova ediyor musunuz?
H.
Gülşen: Dizide ortak sahnemiz pek olmuyor. Genellikle kalabalık sahnelerde
karşılaşıyoruz ama oyun için evde birlikte prova yaptık. İlk zamanlar sürekli
müdahale ediyordum. Sonra Çağla’dan beni eleştirmesini istedim. İşte o zaman
doğru yolu bulduk. Anne kız ilişkisinden partner ilişkisine geçmeyi başardık.
N.
Ç. Irmak: Evet, oyunda birçok ortak sahnemiz olduğu için bunu yaptığımız
olmuştu, hah anne-kız ilişkisi burada devreye giriyordu işte, ayağımızda
panduflarla aynı beni konservatuvar sınavına çalıştırdığı zamanki gibi “Haydi
kalk bir kere alalım şu sahneyi” diyordu, ben de “Anne üstünde pofuduk
sabahlık, ayağında panduf var emin
misin?” diyordum ama sonunda her zaman annelerin istediği olur biliyorsunuz.
(Gülüyor) Kalkıp sahnemizi alıyorduk, iyi ki de yapıyorduk. Sayesinde
konservatuvarı kazandığım gibi Juliet’i çalışırken de yolumdaki engebeleri
yumuşattı.
-
Kızınızın oyuncu olmasıyla ilgili hiç tereddüt yaşamış mıydınız?
H.
Gülşen: Ne yalan söyleyeyim başta sıcak bakmamıştım. Malum zor bir meslek iyi
değilseniz çok üzülebilirsiniz. Yeteneği konusunda emin olmam gerekiyordu. O
yüzden ilk sınavını bana verdi. O kadar istekliydi ki oyun seyretmeye
gittiğimizde alkışta ağlardı “Burada değil sahnede olmak istiyorum” diye. Ben
de isteğine ikna oldum. Sınava ve seçmelere kendi hazırlandı, ben son rötuşu
yaptım. Ve okulunu yüzde yüz bursla kazandı. “Kırgın Çiçekler”in seçmesine ben
şehir dışında olduğum için tek başına hazırlandı. Yani kendini önce bana
ispatladı. Benim adımla değil kendi çabası ve çalışkanlığıyla bugün burada.
-
Annenizin çok başarılı bir oyunu olması size mesleki anlamda neler getirdi?
N.
Ç. Irmak: Oyuncu olma yolculuğumun en temel sebeplerindendir anneme
hayranlığım. Babam müzisyen, ikisinin de işe gitmesi gerektiğinde benim ya
oyuna ya konsere gitmem gerekirdi ve ben hep oyuna gitmek isterdim, abartısız
yüz defa izlediğim oyunları vardır annemin. Hep beni de selama çıkarmalarını
hayal ederdim, bu hayaller beni bu mesleğe yönlendirdi farkında olmadan.
-
Hülya Hanım’ın “Ferhunde Hanımlar ve Kızları” dizisinde rol almaya başladığı
yaştasınız. Diziye göz atmışsınızdır mutlaka. O günlerden size ilginç farklı
gelen neler var? Annenizin o yıllardan size oyunculuk anlamında benzeyen ve
benzemeyen yönleri nelerdir?
N.
Ç. Irmak: Öyle tuhaf geliyor ki...
Ekrandaki enerjimiz birebir aynı sanki. Oyunculuk anlamında değil ama dizi
yapmak tabii bambaşkaymış o zamanlar. Toplu plandan akan sahneler, her şey çok
hızlı ve olabildiğince hareketli, yakın planlar neredeyse yok. Merak ediyorum
izleyince, o zamana dönüp o seti görmek istiyorum.
ROLLER
DEĞİŞTİ
-
Hülya Hanım, iki yıl önce çok talihsiz bir rahatsızlık geçirmiştiniz ve çok
güçlü biçimde geri döndünüz. Bu süreç anne-kız ilişkinizde nasıl bir etki
yaptı?
H.
Gülşen: O süreçte roller değişti ve küçük kızımın ne kadar büyüdüğünü ve bana
bir anne olduğunu gördüm. Duygusal olarak çok zor bir süreç yaşadı ama o kadar
dengeli ve soğukkanlıydı ki. Olayı asla trajediye çevirmedi ve durumu çok güzel
yönetti. Bu sakin tavrı beni de hafifletti ve çok hızlı iyileştim. Bir hemşire
kadar becerikli ve neredeyse bir doktor kadar bilgiliydi. Ben de güvenle
kendimi onun kollarına bıraktım ve birlikte üstesinden geldik.
N. Ç. Irmak: Ben o gün büyüdüğümü düşünüyorum. Bazı gerekli tokatlar vardır ya hayat tarafından atılan, bu da öyleydi sanıyorum. Hayatı ertelemeyin ve kıymetini bilin diyen sonrasında güller açtıran cinsten bir tokat. “Şükürler olsun” diyorum ve annemi de güçlendirdiğini gözlemliyorum. Hayatın telaşından ertelemek zorunda olduğunu düşündüğü birçok şeyi raftan alıp gün yüzüne çıkardı annem, öyle de iyi yaptı ki. Onun güzel enerjisi beni de motive ediyor.
SOĞAN
VE MEG RYAN
-
En favori anne-kız anınız nedir?
N.
Ç. Irmak: Epey küçüğüm, annem “Suç ve
Ceza”da Sonya’yı oynuyor ve çok duygusal sahneleri var, o ağladıkça seyirci
koltuğunda ben de ağlıyorum. Benim bu kadar üzüldüğümü gören tiyatronun kostüm
müdürü, “Merak etme annen ağlamıyor, biz kuliste soğan kesiyoruz” diyor. Aklıma
yatıyor benim de belli ki daha az üzülüyorum artık o sahnelerde. Sonra başka
bir gün, yine kulise ziyarete önemli bir rejisör geliyor, ah diyor “Hülya, ne
güzel ağlıyorsun”. “Ağlamıyor kiiii” diyorum, “Soğan kesiyorlarmış!” Annem şok,
rejisör şok, bense epey safım.
H. Gülşen: Benim de aklıma şu geldi. Meg Ryan’ı pek beğenirim. Saçımı kestirirken kuaföre fotoğrafını gösterip öyle kestirirdim, renkli lensler pek moda o zamanlar arada yeşil, mavi ben de kullanıyorum. Tabii Çağla bunlara hep şahit. Bir seferinde alışverişteyiz, bende mavi lensler, saçlar sarı Meg Ryan modeli, tezgahtar “Hülya hanım ne kadar Meg Ryan’a benziyorsunuz” dedi Çağla’dan cevap geldi “O kadar çabalıyor ki.” (Gülüyorlar)
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!