Hayatı nasıl bilirsiniz?
Bazı kelimeler toplum düzeni hakkında çok şey anlatır. “Hayat”ın yanına cinsiyet bildiren bir kelime eklediğinizde bunu çok iyi anlayabilirsiniz.
Bazı kelimeler tek başlarına sınırlı bir anlam taşır, yanlarına bir sıfat geldiğinde anlamları netleşir. Örneğin hayat bence nötr sayılır, hayatın içinde güzellikler de vardır çirkinlikler de. Ancak hayatın yanına bir sıfat geldiğinde ne tür bir hayat kastedildiğini anlarız. “Zor hayat” üzücü bir şeydir, “Güzel hayat” iyi bir şeydir.
Yeni fark ettim, hayat kelimesinin yanına cinsiyet bildiren bir kelime geldiğinde ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Erkek egemen toplumun hemen her alanda erkekten yana olan yanlılığı hayat kelimesinde de kendini gösteriyor. Bakalım.
HAYAT ADAMI
Hayat kelimesinin sağına adam kelimesini koyarsanız ortaya “hayat adamı” ifadesi çıkar ki bu genel kabule göre iyi bir şeydir. Bir erkeğin hayat adamı olabilmesi, çevresine uyum sağladığı, tuttuğunu kopardığı anlamına gelir.
HAYAT KADINI
Hayat kelimesinin sağına kadın kelimesini getirdiğinizde ise iş değişir, insanlar yüzlerini ekşitirler, çünkü yüz kızartıcı bir durum ortaya çıkmıştır. Sonuçta hayat adamı olmak iyi bir şeydir, hayat kadını olmak ise kötüdür, ahlaksızlıktır. Bir kelime etrafındaki bu zıt anlamlandırma bence kadına yönelik toplumsal baskının, aşağılamanın göstergesidir.
Hayat kadını olan yani cinsel ilişkiye girerek para kazanan hanımefendilere bazıları seks işçisi diyor. (Bu kadınlara hanımefendi dememi yadırgayanlar olabilir, onlar erkek egemen düzenin eğitim görmemiş kişileridir.) Bu seks işçilerinin tümü hayata tutunmaya, evlerini geçindirmeye çalışmaktadırlar. İçlerinden bazıları lisede, üniversitede çocuk okutmaktadır. Hiç kimse, hiçbir maganda onların zevk olsun diye seks işçisi olmayı tercih ettiklerini iddia edemez. Onlar, kişisel seçimleriyle değil, erkek egemen düzenin zorlamasıyla bu yola girmişlerdir. Bir genç kız babasından dayak yediği veya aile içinde tacize maruz kaldığı için evinden kaçıp seks tüccarlarının eline düşse herkes onu hayat kadını oldu diye suçlar, hiç kimse onu evden kaçıran erkekleri veya seks tüccarlarını suçlamaz. O kızın evinde huzurla oturmasını sağlayamayan idari sistemi de suçlamaz. Pek çok durumda, kadınlara kesilir fatura.
Bir kadınla bir erkek cinsel ilişkiye girseler, erkek için sorun yoktur, toplum erkeği bağrına basar, “Kadın erkeğin elinin kiridir” der, yıkayıverir geçer. Üstelik bunu hem erkekler hem kadınlar söyler. Bu cümleyi kuranlara, kuracaklara teessüf ediyorum. Asıl kirli olan onların zihinleridir. Kirli zihinler ise ancak sanatla, edebiyatla temizlenir. Gel gör ki erkek egemen düzenin erkekleri ve kadınları zihinlerini temizleyecek her türlü sabundan, sanattan uzak dururlar.
Bir de gelinlerine, “Gelin senin bu oğlanda ne hakkın var? Sen bir torbaydın, silkeledin attın. O çocuk babasının çocuğu” diyen kayınvalideler var. Anneyi bir torba, bir eşya düzeyine indiren bu cahillere teessüf bile etmiyorum. Bebeklerin genlerinin yüzde yüzünü babalarından aldıklarını zannediyorlar.
Cehalet, pozitif bilim düşmanlığı, felsefe düşmanlığı, biyoloji düşmanlığı, kadın düşmanlığı, Cumhuriyet düşmanlığı, demokrasi düşmanlığı at başı yürür bu dünyada.
İşte bu yüzden “hayat adamı” iyi, “hayat kadını” ise kötü olarak algılanır. Yaşam ve düşünme biçimleri ile dil arasında karşılıklı etkileşim vardır. Toplum, topluca düşünme şeklini ve dilini düzeltmeden kadınlar hak ettikleri saygınlığı göremezler.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?