Hangi evrendesiniz?
Fizik dünyasını uzun süredir meşgul eden ve her yeni buluşla, birlikte onlarca yeni soruyu beraberinde getiren kuantum fiziği, artık popüler kültürün en gözde içeriklerinin ana teması. Son günlerde revaçta olan birçok film ve dizi kuantum olasılıkları ve bilinmezlikleriyle dolu paralel evrenlerde geçen öyküler ve bir yaşamdan diğerine atlayan karakterlerle dikkat çekiyor.
"İhtiyacımız olan tek şey, tüm önemsiz dünyevi ayrıntıları boş vermek, en karışık görünen düşünceleri bile, o tek bütünlüğün içine almak ve yaşamın derinliğine bakarak yeni bir çığır açmaktır. Bakış açısını değiştirerek, olaylara ve maddelere değil, ilişkilere, etkilere ve bağlantılara bakmalıyız. İşte o zaman insanlık kozmik zeka ailesinin bir parçası haline gelecektir."
Edgar Allen Poe/Eureka, 1848
İnsanlık, çok eski zamanlardan beri, varoluşla ilgili sorular soruyor. Varlık nedir, hiçlik var mıdır, alan zaman nasıl oluştu ve tüm bunların bir anlamı var mı, sorularına yanıt için kimi zaman mitoloji, kimi zaman felsefe insanlara rehberlik etti. Pozitif bilimin ve fiziğin ortaya çıkışı ise maddenin yapısını anlamak için çağdaş bir yaklaşımın ortaya çıkmasına sebep oldu. 20. yüzyılda maddenin yapı taşları hakkındaki tartışmalar, Einstein’ın görelilik teorisiyle, fizik dünyasının ana gündemini oluşturuyordu. Bugün ise varoluşsal sorulara yanıt arayışları sürerken herkesin birleşebildiği yegane ortak nokta, önceden kesinlik taşıyan tüm kavramlar ve yasalar hakkında belirsizlik olduğu.
Fizik alanında, tarihsel kronolojide yaşanan tartışmaları ayrıntılı bir şekilde aktarmaya sayfalar yetmez, ama bahsettiğimiz gelişmelerin günümüzde iki ana sonucu olduğunu söyleyebiliriz; birincisi, pozitif bilimin kuruluş amacı diyebileceğimiz kesinlik ilkeleri çevresinde oluşan felsefi kuşkular, ikincisiyle nedensellik ilkesini oluşturan düzlemsel zaman algısının söz konusu kesinlik ilkesinden yoksun kalması ve belki de felsefe tarihinin büyük bölümünü bir kenara atmaya neden olabilecek sorular uyandırması.
DEĞERLER VE GERÇEKLİK
Şimdi biz yönümüzü başka bir tarafa çevirelim. Tarihçiler için modernizmin bitişi ve post-modernizmin başlangıcı genel bir tartışma konusu olmuştur. Birçokları içinse ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı iki atom bombası modernist dönemin sonuna işaret eder. Öte yandan iki büyük savaşın sonunda ortaya çıkan çift kutuplu dünya ekseni post-modernist düşüncenin yanında yeni bir kavram daha ortaya çıkardı; post-gerçekçilik. ABD ve SSCB arasında paylaşılan kutupların oluşturduğu propaganda makineleri ve zıtlıklar üzerine kurdukları değerler sisteminin birbirlerini sistematik biçimde çürütmesi, gerçekliği aşındıran bir mekanizma haline gelerek günümüzdeki post-gerçeklik sorununun yapı taşlarını döşemişti. Tüm olup bitenler, fizikçilerin kuantum mekaniği çevresindeki tartışmalarının ve deneylerin gerçek ve nedensellikle sorular yaratan sonuçlarıyla dönemsel bir paralellik gösteriyordu.
Günümüzde herhangi bir fizikçiyle konuşsanız. Size en kibar şekilde, kuantuma özgü yenilikçi teorilerin, tartışmaya değer olmakla birlikte kanıtlanmaktan uzak olduğunu, dolayısıyla bilimsel açıdan pek de bir değer taşımadığını söyleyecektir. Öte yandan sosyal bilimler açısından başka bir durum söz konusu. Kitlelerin, değerler sistemi üzerindeki kuşkuları, kuantum evreninin mekaniğiyle örtüşen bir algıyla şekillenmiş durumda. Nitekim bu algının kullanıldığı alanların başında da popüler kültür geliyor...
Archive 81, From, Russian Doll ve Everything Everywhere All at Once... Hepsinin ortak yanı son birkaç ayda dünya çapında en çok ilgi çeken dizi ve sinema yapımları arasında olmaları. Bir başka ortak özellikleriyse paralel evrenler arasında geçiş veya zamanda yolculuk yapılabilen dünyalarda kurgulanmış öyküleri. Sinema ve dizi sektöründeki içerik üreticilerinin popülerleşen konular üzerine eğilip benzer yaklaşıma sahip olan kurgulara odaklanmaları sıklıkla görülen bir durum. Bu eğilim de bizi şu soruya yönlendiriyor. Neden insanlar kuantum mekaniğiyle işleyen evrenlerde geçen ve karakterlerin farklı yaşam biçimlerinde var olabildiği yapımlar izlemek istiyor?
ALTERNATİF EVRENLERE KAÇIŞ
Şubat ayında Epix platformunda yayına giren From isimli dizi. ABD’nin farklı bölgelerinde insanların yol üzerinde karşılaştıkları bir solucan deliği tarafından, kırsal bir yerleşim yerinin merkezinde olduğu ve ortasından geçen yoldan ne kadar uzağa gitmeye çalışırlarsa çalışsın, yolun kendilerini tekrar kasabaya döndürdüğü bir alternatif evrene sürüklenmesini anlatıyordu. Bu zorunlu yerleşimcilerin temsil ettiği karakterler tabii ki, küçük bir ABD portresi oluşturuyordu, hatta çocukluğundan beri orada olan Victor, sezgileriyle olayları öngörebilen karakterin gördüklerini resimle anlatması bile, ABD’de travmaların sanat-terapisi yoluyla giderilmeye çalışılmasına bir gönderme içeriyordu.
Benzer göndermelere sahip içerikler günümüz yapımlarıyla sınırlı değil. Geçmişte edebiyat dünyasında Edgar Allen Poe gibi büyük isimler zaman yolculuğu ve farklı evrenlerde var olma üzerine sembolik anlatılar içeren eserler kaleme almışlardı. Beyaz perdeye göz gezdirirsek, 2001 yapımı Donnie Darko isimli filmin paralel evrenler üzerine en çok dikkat çekenler arasında olduğunu söyleyebiliriz. Ancak günümüzün gerçeği, kitleleri, değersizleşme hissi ve üzerine pandeminin getirdiği sıkışmışlığına hapsediyor. Böyle bir ortamda, farklı yaşamlarda, farklı kimliklerle var olma olasılıklarını fiziksel ve sosyolojik yönü dışında psikolojik olarak da ele almak gerekir belki de. 20. yüzyılda ortaya çıkan “escapism” (kaçışçılık), yani beyaz perde ve televizyonun ışıltılı dünyası içinde kaybolarak gerçek sorunları erteleme eğilimi artık, farklı evrenlere kadar uzanan, toplu bir anksiyeteye işaret ediyor olabilir.
METAVERSE MATRİX İLİŞKİSİ
Kuantum mekaniğiyle çalışan evrenlere ait kurgusal yapımlar büyük ilgi görürken, alternatif evrende bir yaşam modeline yönelik, karşımıza çıkan en somut yaklaşım tabii ki metaverse. Çok da uzak olmayan bir gelecekte gündeliğimizin bir parçası olması beklenen bu yeni fenomenle ilgili popüler kültürden bir eşlikçi bulmak istesek en yakın örnek Matrix serisi olurdu. Filmi izleyenler için epey korkutucu bir iddia olsa da, sanal gerçekliğin, gerçeğin neredeyse aynısı olarak yaratıldığı bir dünya tasviri olan Matrix'te, metaverse'in distopik bir versiyonunu izleyebilirsiniz. Filmin, metaverse kavramının dillendirilmesinden yıllar önce çekilmiş olmasını da kuantum dolanıklığının zamanlar üstü yapısının yarattığı hoş bir bilinmezlik olarak görebilirsiniz! Kuantum mekaniği üzerine çalışmalarıyla ünlü fizikçi Niels Bohr'un dediği gbi; Kuantum işleyişi karşısında şok geçirmeyen birisi, onu anlamamış demektir."
Alternatif evren temalı 10 dizi ve film
- Geleceğe Dönüş, (Back To The Future), 1985
- Donnie Darko, 2001
- Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive), 2001
- Bay Hiçkimse (Mr. Nobody), 2009
- Yıldızlararası (Interstellar), 2014
- Dark, 2017
- Russian Doll, 2019
- Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum (I'm Thinking of Ending Things), 2020
- From, 2022
- Her Şey Her Yerde Aynı Anda (Everything Everywhere All at Once), 2022
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'