Hande Soral: Asi ve güçlü
Şans mı, tesadüf mü bilinmez ama çocukluk hayallerine kavuşanlardan biri de oyuncu Hande Soral. Seyirci olarak gittiği gösteride aldığı teklifle hayatı bir anda değişen ve içinde bulunduğu yapımlarda adından söz ettiren Soral, şu günlerde iki heyecanı birlikte yaşıyor; annelik ve dumanı üstünde dizisi “ALEF: Mâl-i Hülya”…
Hayal kurmanın lüks sayıldığı, sanatın
meslek olarak kabul görmediği, kadın gücünün yalnızca dört
duvar arasında var olması gerektiğinin savunulduğu bir
coğrafyada, yan yana gelmesi imkânsız kabul edilen “güzellik”
ve “başarı” kavramlarının bir arada mümkün olabileceğini
kanıtlamaya çalışıyor Hande Soral. Bunu yaparken de en büyük
desteği, eğitimini tamamladığı psikolojiden alıyor. Bu sayede
empati yeteneğinin geliştiğini ve konservatuvarlarda da psikoloji
dersinin olması gerektiğini savunan Soral ile bir araya gelerek,
hayatı, oyunculuk serüveni ve yeni projesi mistik polisiye
türündeki ALEF serisinin ikinci sezonu “ALEF: Mâl-i Hülya”
hakkında konuştuk.
- Çocukluğunuzdan bugününüze
baktığınızda kendinizi ünlü bir oyuncu olarak hayal eder
miydiniz?
Bursa, İnegöl’de büyüdüm. Okulumuzun
mevcudiyeti fazla değildi, dolayısıyla her yıl düzenlenen yıl
sonu müsamerelerinde ben de istisnasız görev alırdım. Haftalarca
süren provalar, rolleri ezberlemek için sarf edilen çaba ve içinde
başka hayatlarla tanıştığımız renkli kostümler beni çok
etkiliyordu. Daha o günlerde başlamıştı oyuncu olma isteğim.
Tabii benim derdim sahneye çıkmak, tiyatro yapmaktı, tiyatro
oyuncusunun televizyonda ya da dizilerde de oyunculuk
yapabileceğinden habersiz…
- Buna rağmen
yüreğinize küçük bir kız çocuğu iken düşen tiyatro aşkını
kalbinize gömüyor ve psikoloji eğitimi alıyorsunuz...
Evet…
Bir yanda konservatuvar eğitimi bir yanda da derslerinde başarılı
olan bir öğrencinin “gerçek bir meslek” edinmesi için
öğretmenleri tarafından farklı alanlara yönlendirilmesi… Sanki
oyunculuk meslek değilmiş gibi. Konservatuvar okumam konusunda
ailemin tam desteği olmasına rağmen “oyunculuğu hobi olarak
yaparsın” diyen dış sesler galip geldi ve psikoloji eğitimi
aldım. Oyuncu olmayı o kadar çok istiyordum ki henüz üniversite
birinci sınıftayken, Tolga Çevik’in programında tesadüfen
çıktığım sahne, hayatımı değiştirdi ve hayallerim bir anda
gerçek oluverdi.
- Peki, aldığınız psikoloji
eğitiminin oyunculuğunuza katkısı oldu mu?
Sadece
oyunculuğuma değil, hayatı algılayıp yaşayış biçimime de
büyük katkısı oldu. Her şeyden önce psikoloji, karakter
yaratmakta ki domino taşlarından biri olan empati yeteneğinin
gelişmesine yardımcı oluyor. Dolayısıyla ben konservatuvarlarda
da psikoloji dersinin olması gerektiğini savunuyorum. Tiyatroda,
sinemada, televizyonda hepimizin yapmaya çalıştığı şey değil
mi karakter yaratmak?
- “Küçük Kadınlar”, “Fatih”,
“Bir Zamanlar Çukurova” gibi pek çok projede karşımıza çıkan
Hande Soral’ın üzerine, seyircinin de kanıksadığı drama
oyunculuğu yapıştı diyebilir miyiz? Bu algıyı kırmak için
farklı projelerde, farklı karakterlere hayat verme planınız var
mı?
Aslında yakın zamanda bir komedi filminde yer aldım
ama o da pandeminin gazabına uğradı, henüz yayınlanmadı. “Sen
nasıl bir komedide oynamazsın” diyen yakınlarımın aksine, bir
drama için görüşmeye gittiğim yapımcıya “Bu iş için değil
de yaptığınız komedi işi için konuşsak” dediğimde, “Sen
hem güzelsin hem de komedi mi yapacaksın, saçmalama” cevabını
almıştım. Hal böyleyken seyirciyi nasıl ikna edeceğim,
bilmiyorum. Belki bana güvenip, “Müstakbel Damat” adlı filmin
başrolünü teklif eden İlker Ayrık sayesinde bu algı yıkılır.
-
Çekimleri Kapadokya’da tamamlanan yeni diziniz “ALEF: Mâl-i
Hülya”nın hikâyesinden, canlandırdığınız karakterden biraz
bahseder misiniz?
Seyrettiğimde çok etkilendiğim
birinci sezon ile aynı temele otura fakat başka bir coğrafyada,
farklı bir hikâye üzerinden gelişen benzer rastlantısal olayları
ele alan mistik polisiye türündeki “ALEF: Mâl-i Hülya”,
16’ncı yüzyıla ait şaşırarak öğrenebileceğimiz pek çok
bilginin de işlendiği keyifli bir proje. Bir sonraki bölümün
merakla beklenileceği bu görsel şölenin yönetmen koltuğunda
oturan Gökhan Tiryaki aynı zamanda çok iyi de bir görüntü
yönetmeni. Dolayısıyla hem konusu hem görüntü kalitesi hem de
kurgusuyla seyirciyi mest edeceğini düşündüğümüz projemizi
biz de heyecanla bekliyoruz.
- “Su” karakterinden
bahsedelim mi biraz da? Kendinizle bu karakter arasında benzerlik
kuruyor musunuz?
Su, hikâyenin polisiye kısmının
dışında kalan tek karakter aslında, aileyi temsil ediyor. Çınar
(Taner Ölmez) ve kız kardeşi Su yıkılmış bir ailenin,
birbirine çok bağlı olan iki çocuğu. Hedefleri olan, zapt
edilmesi zor ve tuttuğunu koparan Su ve cinayetlerin izini süren
Çınar’ın bildikleri ama yüzleşmekten korktukları için
birbirleriyle konuşamadıkları travmaları hem aileyi hem de aile
bireylerinin ilişkilerini sorgulatacak cinsten.
Su ile
aramızdaki benzerlik ise asi ve güçlü olma isteğimiz… Hatta
ben bütün kadınlar için de bunu diliyor ve bunun için de elimden
gelen desteği veriyorum.
- Şu günlerde en büyük
heyecanınız annelik… Peki, hamilelikten sonra çocuklara
yaklaşımınız değişti mi? Onlar için planladığınız projeler
var mı?
Bugüne kadar tacize, şiddete uğramış
çocuklar ile çocukluğunda bu şiddete maruz kalmış yetişkinler
için pek çok sosyal sorumluluk projesinde yer aldım. Ayrıca bu
durumun annelikle ya da kadınlıkla bir ilgisinin olduğunu
düşünmüyorum. Çivisi çıkan dünyada herkesin gündeminde olan
bu konu beni çok öfkelendiriyor. Kim zor durumdaki çocuklar için
ayakları yere sağlam basan bir proje yaparsa, beni dilediği an
arayabilir. Herkesin yapması gerektiği gibi ben de o taşın altına
sonuna kadar elimi koymaya hazırım.
BEBEĞİYLE SETTE
Benim bu projedeki bir diğer heyecanım da tabii yönetmenimizin, yapımcımızın ve birkaç oyuncu arkadaşımızın dışında kimsenin bilmediği bebeğimle sette olmamdı. Yaklaşık iki ay süren çekimlerde aynı kostümlerin içinde Ali’nin büyümesini gözlemlemek, onunla mesleğimi yapıyor olmak inanılmaz keyifli bir tecrübeydi. Çocuk işçi (gülüyor) olarak karnımdaki oğlumla çalıştığım “ALEF: Mâl-i Hülya’nın hayatımdaki yeri her zaman ayrı olacak.
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- İstanbul'da aile katliamı