Göç senfonisi

“Karanlık Sular” senfonisini 28 Eylül’de Almanya’da dinleyicilerle buluşturacak Fuat Saka göç yıllarının üretimine nasıl katkıda bulunduğunu anlattı.

Göç senfonisi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.09.2024 - 12:00

Türk müziğinin özgün isimlerinden Fuat Saka, yıllardır sınırları aşan, kültürleri birleştiren ve dinleyicilere derin izler bırakan eserler sunuyor.

Müzikal yolculuğuna küçük yaşlarda başlayan Saka, kariyerini bir meslek olarak görmedi. Müziği bir yaşam biçimi olarak benimsedi. Doğduğu toprakların kültürel zenginliğini Batı’nın armonik yapısıyla harmanlayarak kendine özgü bir müzik dili yarattı.

Bu söyleşide Saka’nın müziğe olan derin sevgisini, eserlerindeki kültürel birleşimleri, “Karanlık Sular” senfonisinin yaratım sürecini ve müzikal yolculuğunun inceliklerini keşfetme fırsatı bulacaksınız.

- Müzikle olan yolculuğunuzu başlatan en büyük etken neydi?

Küçük yaşlarda başlayan müzik sevdasıyla müzik yapmaya adım attım. Kariyer olarak değil ona âşık olduğum için müziğe yöneldim.

- Farklı müzik türlerini ve kültürel öğeleri eserlerinizde nasıl harmanlıyorsunuz?

Çıkış noktam doğduğum topraklar oldu. Daha sonra bu toprakların kültürüyle Batı’nın müziğini buluşturmaya çalıştım. Hâlâ da devam ediyorum, güzel tatlar yakalamaya çalışıyorum.

- “Karanlık Sular” senfonisini yaratma sürecinizde esin kaynaklarınız nelerdi?

Aslında çok zor bir konuyu ele aldım, farkındayım. Ben de bir göçmen olduğum için Eylül 1960’tan 2000 yılına kadar olan sürgün yılları... Bunlar kolay değildi. Ancak bu dönemi yansıtan 20 parçalık bir kompozisyon oluşturdum ve bunlardan 10 tanesini seçtim. Bu parçalar arasında “Göç Gecesi”, “Sanatsal Göç” gibi zorunlu göç, evde yalnızlık ve sonuçlarını anlatan eserler yer aldı. Bu parçalar Vangelis Zografos tarafından seslendirildi. Bu çalışma, hep birlikte İstanbul’da kaydedilen ve Berlin Filarmoni’de çalınan bir senfoni olarak ortaya çıktı.

ALMANYA’DA KONSER

- “Karanlık Sular” senfonisinin Türkiye ve dünya müziği üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz?

Son Köln konserinde fark edildi ki dünyadaki ilk göç senfonisini ben yazmışım. Dinleyen herkes anlatılanı hemen kavrayıp tepki veriyor. Tabii ki göç senfonisi ağırlıklı olarak hüzün taşıyor fakat aynı zamanda umudu da barındırıyor. 28 Eylül’de Almanya’da (Münster) senfoni tekrar icra edilecek. Şu anda dünyanın her yerinde finans kapital, köle savaşları, çıkmazlar geçmişte olduğu gibi yine var. Bu da göçmenlerin yaşadığı zorlukları yansıtıyor. Ve bu konuya duyarlı olanlar, göç senfonisini dinleyeceklerdir. Aslında bu bir ilk olacak ve tarihe not düşülecek.

- Müzikal çalışmalarınızda geleneksel enstrümanları kullanırken çağdaş teknikleri nasıl işin içine katıyorsunuz?

Enstrümanları armonik esintilerle buluşturmak bazen zor bazen de kolay. Bu konuda bir çalışma yaptım ancak başardığımı hissetmekle hissetmemek arasında hâlâ bocalıyorum.

- Yurtdışında geçirdiğiniz yılların müzikal kariyerinize ve kişisel gelişiminize katkıları neler oldu?

Yurtdışında bilgimi ve müziğe dair çok sesliliğimi epeyce geliştirdim. Aslında müzikle olan yolculuğum yurtdışında 1980’den itibaren başladı. Orada öğrenmenin sonu olmadığını fark ettim ve bu bilgileri paylaşan biri olarak hayatıma devam ettim. Çok fazla yabancı müzisyenle çalıştım. Onlar benden, ben onlardan çok şey öğrendik. Müzik ve yaşama ilişkin eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık. Çünkü biz her şeyden önce samimiyiz, dostuz ve birlikte günlük yaşamın içindeydik.

- Gelecekteki projeleriniz ve hayalleriniz nelerdir?

“Hayaller cebinde saklı, çıkarıp hüznüne baktı. Hatırası onda kaldı. Yeşerir umut, tükenmez.” Bu, göç senfonisinden kısa bir dörtlük. Yaşadığım müddetçe müzik hayatımı paylaşmayı sürdüreceğim. Yeni bir senfoni üzerinde çalışmaya başlayacağım, konusu şimdilik bende kalsın.

ÇOK SESLİ TÜRK HALK MÜZİĞİ

- Türk halk müziği ile dünya müziği arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu dünyada her coğrafyanın kendine özgü bir müziği var. Bizim halk müziğimiz tek seslidir. Benim tek derdim onu çok sesli hale getirmekti. Sadece tek seslilikten kurtarmak değil aynı zamanda bu müziği muhafaza etmekti. Esin kaynağım Batı’nın armonik müziği oldu. Neden bu konuya kafa yoruyorum? Çünkü onu biraz da olsa çok seslendirmek için emek verdim, hâlâ da devam ediyorum.

KONSERDE KISA BİLGİLER VERİYOR

- Seyirciyle kurduğunuz bağ sizin için ne ifade ediyor?

Yapılan çalışmanın paylaşılması çok önemli. Yoksa yalnız kalırsınız. Ben güzeli, doğruyu ve gerçeği aradığım için önce müziğimle bunu ifade etmeye çalışıyorum. Dinleyicilerle aynı şeyi paylaşmak bana büyük mutluluk veriyor. Bu etkileşimi sağlamak için parça aralarında kısa bilgiler vererek dinleyicilerle iletişim kuruyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon