Enstrüman çalarak başladı, şarkı söyleyerek devam ediyor, Canay Doğan müziğini anlattı: ‘Müzik algıma güveniyorum'

Canay Doğan, son zamanlarda ismini daha sık duymaya başladığımız isimlerden... Salgın döneminde sosyal medyada eski şarkıları başarılı bir şekilde yeniden yorumladığı videolara denk gelmiş olma şansınız oldukça yüksek. Antalya’dan lise arkadaşı Melis Karaduman’la “kendi hallerinde” şarkı söyledikleri videolar özellikle Instagram’da sıklıkla paylaşılıyordu. Aslında sadece şarkı söylemek onun için son yıllarda gelişen bir süreç. Neredeyse yaşamı boyunca müzikle ve enstrümanlarla ilgilenmiş. Birden fazlasını çalabiliyor. Şarkı yazmaya da çocukluğundan bu yana yatkınlığı var. Güzel sanatlar lisesinden mezun olduktan sonra şu an üniversitede müzik eğitimi alıyor.

Enstrüman çalarak başladı, şarkı söyleyerek devam ediyor, Canay Doğan müziğini anlattı: ‘Müzik algıma güveniyorum'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.07.2024 - 10:31

İlk başladığı zamanlardan bu yana müziğini ve “algısını” konuşmak üzere Canay Doğan’la buluştuk. 

* Müzikle olan ilginize ilişkin aklınıza gelen en erken yaştaki anınız ne?

Üç dört yaşlarındaydım. Televizyonda bir çizgi filmin girişinde enstrüman gördüm. Sonra ben taktım bu nedir diye. Hayal meyal hatırlıyorum. Öğrendim ki gaydaymış, dört yaşında “Bana gayda alın” diye tutturdum. Babam da “Sana nerden gayda bulalım?” diyor bir yandan çünkü yıl 2003, yurtdışıyla iletişim falan da yok. İlk o zamanlar ilgi başladı sanırım. Ama benim annem babam da amatör olarak müzikle ilgileniyorlar, onların ilişkisini başlatan şey de müzik. Beraber beste yapıyorlar, birlikte radyo programlarına çıkıyorlar, öyle tatlı bir hikâyeleri var. Aslında ordan sekmiş bana da. Babam bana bağlama vermeye çalışırdı ama ben gitar çalmak istiyordum. Sonra hiç gitar da çalamadım. Ama evde ufak ufak enstrümanlar olurdu hep böyle, vurmalı şeyler, mızıka vs. Bazen de şarkı söylerdim ama şarkı söylemek çok sonradan gelişti. 

* Hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz şu an?

Flüt çalıyorum. Biraz piyano, davul. Onun dışında şarkı söylüyorum. Aslında müzik aletlerinin hepsini tam olarak çalmıyorum. Güzel sanatlar lisesinde okudum. Dört sene flüt eğitimi aldım. Ama çok sevmedim, bana göre değildi, o zamanlar çok neşeli şeyler çaldırıyorlardı... Piyanoyu da istemedim sonradan, davulda karar kıldım. Sonra üniversitede davul bölümünü kazandım. 

* Şarkı söylemeye karar verme aşaması nasıl gelişti?

Şarkı söylerken kendimi daha iyi hissettiğimi fark ettim. Daha farklı bir ifade biçimi ya hani. Senin vücudundan çıkıyor ses. Senin kelimelerin... Çok daha bütün hissettirdi bana. 

KARİYERE YENİ BİR YOL...

* Ben pandemi zamanında Melis Karaduman’la sizin videolarınızı görmüştüm, aynı evde eski şarkıları yeniden yorumluyordunuz sanırım...

Tam olarak öyle başladı. Melis’le liseden arkadaşız, Antalya Güzel Sanatlar Lisesi’nden. Sırayla geldik buraya. O zaten küçüklüğünden beri şarkı söylüyordu. Ben o zamanlar davul çalacağım falan diyorum, şarkı söylemekle hiç alakam yok. Bir yandan da ses tellerimde nodül vardı, şarkı söylememi zorlaştırıyordu. Ben de ilgilenmiyordum. Pandemide okulun da durduğu bir süreçte Melis’le kendi halimizde şarkı söylemeye başladık. Sonra Melis beni teşvik etti, ben bir anda kendimi işin içinde bulmaya başladım. O videolardan sonra benim de kariyerim bu yola döndü. 

Sonra Red Bull’un yarışmasına katıldık Melis’le birlikte, kendi bestemizi yaptık oturup. Oradan bestemizi dinleyip beğenenler oldu. Onlarla birlikte bir kariyer yolu çizmeye başladık. Melis daha hızlı ilerledi, ben daha korkak da bir tiptim. Yeni yeni aşıyordum kendimi. Sahne fobisi olan bir insandım, elim ayağım titrerdi. 

VAPUR MÜZİSYENLİĞİ...

* Onu da vapur müzisyenliğiyle aşmışsınız...

Evet. Çünkü mecburdum. Geçinmem gerekiyordu. Çok kısa süre garsonluk yaptım ama sonra “Ben müzisyenim, bunu yapmak istemiyorum” dedim. Vapur müzisyeni olan arkadaşlarım da vardı, öyle başladı. Hâlâ da vapur müzisyeniyim, 2.5 senedir. 

* Şarkı söyleme yoluna girdikten sonra hayalleriniz nasıl değişti? 

Bu yoldan ilerlemek istiyorum, kendime güvenim de biraz yerine geldi. Sesimle alakalı operasyon da geçirdim, o alanda eğitimler de aldım. Şimdi artık ileri gidebileceğimi düşünüyorum. Ukalaca gelmesini istemem ama içimdeki müzik algısına çok güveniyorum. Yaptığım şey beni çok tatmin ediyor. İnsanlardan da güzel tepkiler geliyor. Kendi şarkılarımla nereye kadar gidebilirsem gitmek istiyorum. 

* Müzik algınızı biraz daha açıklayabilir misiniz? 

Başlangıçta daha alternatif, hatta shoegaze diyebileceğimiz şeyler vardı içerisinde. Ama bunun Türkiye’de beni bir yere getirmeyeceğini düşünüyorum... Ben küçükken de kendi kendime şarkı söylerken pop yaratırdım, ama bundan kaçardım. Şimdi ondan kaçmamaya karar verdim. Bu da bana ait bir şey. Türkiye’de de buna ilgi var. İnsanlara sevdiği şeyi vermek istiyorum, müzik algım da öyle değişti. Bir tarafım da daha “indie” şeyler üretmeyi seviyor, ama onları da kenara koyup daha sonra paylaşmayı düşünüyorum. 

* Kimlere hayransınız?

Tam bir Tame Impala hayranıyım, Mac DeMarco, lisedeyken de HIM, Megadeth hayranıydım. Diğer taraftan da kimsenin bilmediği gruplar bulmaya çalışırdım... Ayrıca reggae seven bir Canay da var pop seven bir Canay da alternatif seven de. İçimde bu kadar şey barındıran bir insanken tek bir şey yapamam diye düşünüyorum. 

* Şarkı sözlerinizden anladığım kadarıyla kendinize fazla yüklenen bir insansınız...

İçimde bitmek bilmeyen bir melankoli ve melankoli aşkı var. Tamamen ondan besleniyorum. Garip bir duygusallığım var. Çok saçma şeylere duygulanabiliyorum. Ama biraz o konuda da değişmeye başladığımı söyleyebilirim. “Eskisi Gibi Değilim”e kadar olan şarkılarımda varoluşsal sancılar temelli şarkılar besteledim. Yaşım da artık büyüyor tabii... Şimdi birazcık daha dünyayı sorgulamak yerine daha gündelik dertlerle ilgilenmeye başladım. Eskiden aşk şarkısı yazmak bile istemezdim ama şu aralar çok git gelli dönemler yaşadığım için yazdırıyor bana. Önümüzdeki dönemde böyle şarkılarım da çıkacak. Her zaman derin şarkılar yazmayacağım yani. 

* Şarkı yazmak nasıl bir süreç sizin için?

Ben küçükken de şiir yazıyordum. Benim annemin dedesi âşıkmış. Âşık Dursun Cevlani adı. Dedemin de iki tane şiir kitabı vardı, biraz da genetik bir aktarım var böyle galiba. Sıkıntılarımı, problemlerimi şiirlerle anlatmayı severdim. Daha sonra bu müziğe olan ilgimle birleşti. 

HAYATINDAKİ DÖNÜM NOKTASI...

* Sevdiğiniz bir kişiden aldığınız en iyi tavsiye neydi?

Ortaokul sondayken derslerim kötüydü. Annem bir gün bana geldi, “Güzel sanatlar lisesine gitmek ister misin” dedi. En iyi yönlendirme buydu. Bugün bu yola girdiysem tamamen o cümle sayesinde. 

* Küçük yaştaki halinle karşılaşsanız, ona ne tavsiye ederdiniz?

Kendine zor şeyler yaşattın ama yaşadıkların seni çok güzel bir hale getirdi. Artık çok güçlü bir insansın. Melankoliyi de bir kenara bırakma, sana yardımcı oluyor. Olduğun kişi olmaya devam et, sadece biraz daha az agresif davranabilirsin...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler