Distopya'nın 'geçmiş zaman' hali

Çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının antitezini tanımlamak için kullanılan 'distopya'yı, günümüzde canlı olarak yaşasak da söz konusu terimi ilk kim kullandı ve distopya fikri nasıl ortaya çıktı dersiniz? Distopyanın geçmişine ve ortaya çıkışına gelin daha yakından bakalım…

Distopya'nın 'geçmiş zaman' hali
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.12.2021 - 13:00

İçinde bulunduğumuz özellikle son 20 yılda, duymaya çok alışkın olduğumuz bir sözcük ‘distopya’. Çevrenizden muhakkak duymuşsunuzdur; Yaşadıklarımız aynı 1984…” ya da ‘George Orwell bile bu kadarını tahmin edemezdi…” gibi örnekleri.

Evet, en çok da George Orwellin 1984’ünden bildiğimiz distopya, “ütopya”nın tam tersi olarak çıkıyor karşımıza.

Aslında olmayan, tasarlanmış “ideal toplum” anlamına gelen ütopya, XVI. yüzyılın İngiliz yazarı Thomas More'un, ideal toplumun temellerini anlattığı eserin adından geliyor.

İdeal, gerçekleşme olanağı bulunmayan anlamına geliyor. More bu eserinde dinsel hoşgörüye dayanan, yöneticilerin halk tarafından seçildiği, yoksulluğun bulunmadığı hayal ürünü bir toplumu tanıtıyor.

Bilinen ilk ütopya örneği ise Platon'un Devlet’i (M.Ö. 375) olarak kabul ediliyor. Bu eserde Platon; filozoflar, sofistler ve tüccarlardan oluşan üç grubu bir masaya oturtuyor ve onların tartışmalarıyla, birbirini ikna etme, doğruya ulaşma çabalarıyla bir ideal şekillendiriyor.

'GERÇEK OLAMAYACAK KADAR...'

Ütopya, nasıl var olmayacak kadar iyi yer anlamına geliyorsa distopya da bunun tam karşısında yer alıyor. Tabiri caizse; “gerçek olamayacak kadar kötü”…

Distopya kavramının ortaya çıkması Thomas More’un Ütopya’sının yayımlanmasından sonra 300 yılı buldu.

Distopya kelimesini, ekonomist ve filozof John Stuart Mill, 1868 yılında Avam Kamarası’nda hükümetin İrlanda’daki toprak politikasını eleştirmek için yaptığı konuşmada ilk defa kullandı. Fatima Vieira’ya göre Mill, “Ütopyanın tam tersi, karşıtı olan bir bakış açısını yansıtmak için bir terim bulmaya çalışmıştı.

Mill 1868 yılında Avam Kamarası’nda yaptığı bir konuşmada Onlara ütopyacı demek belki de fazla övgü niteliğinde olur; daha ziyade distopyacı ya da kakotopyacı demeliyiz. Ütopyacılık genel olarak pratiğe dökmek için fazla iyi olanı işaret eder, fakat onların onaylar gözüktüğü şey pratiğe geçirmek için fazla kötü” ifadelerini kullanmıştı.

'KAYBETME KORKUSU'

Aslında distopya kavramını ortaya çıkaran en temel motivasyon; insanlığın “daha iyi bir dünya” hayali peşinde koştururken, halihazırda var olan değerlerini de kaybetmesi korkusuydu.

Gelelim, içinde bulunduğumuz zaman sebebiyle bize en tanıdık gelen kısma…

Distopik bir toplum otoriter-totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize ediliyor.

‘Distopik toplumlar’ özellikle konusu gelecek zamanlarda geçen hikâyelerde yer alıyor. Bunlardan en ünlü olanlarıi başta da bahsettiğimiz gibi George Orwell'ın 1984 ve Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya adlı romanları olarak öne çıkıyor.

TDK’YE GÖRE…

Distopik sözcüğünün ilk anlamı TDK’de Zorba ve baskıcı bir yönetim altında, temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmış ya da tamamen elinden alınmış toplumlara verilen isim” olarak yer alıyor. Kelimenin ikinci anlamı ise Yaşanan küresel ya da ulusal bir felaket sonrasında insanların genelinde umudun ve yaşama isteğinin kalmadığı karanlık gelecek” olarak nitelendiriliyor.

POPÜLER DİSTOPYALAR

Şimdi sözü, “Hadi canım bu kadar da olmaz” dediklerimizin bir bir gerçekleştiği bugünlerde, tarihinin en sağlam distopyalarına bırakalım…

  • 1984 - George Orwell
  • Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
  • Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
  • Demir Ökçe - Jack London
  • Biz - Yevgeni İvanoviç Zamyatin
  • Damızlık Kızın Öyküsü -Margaret Atwood
  • Körlük – José Saramago
  • Dava - Franz Kafka
  • Swastika Geceleri - Katharine Burdakin
  • Otomatik Portakal - Anthony Burgess
  • Uyandığında - Hillary Jordan
  • Beni Asla Bırakma - Kazuo Ishiguro
  • Hayatta Kalma Güncesi - Doris Lessing

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler