Cumhuriyetin ilk olimpiyatı

Bundan 100 yıl önce Türk sporcular yine olimpiyatlarda yarışmak üzere Paris’teydi. Bu yolculukta ve öncesinde neler yaşandı gelin bir bakalım.

Cumhuriyetin ilk olimpiyatı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.08.2024 - 14:45

Olimpiyat’ta bugün son gün. Türkiye 18 farklı spor dalında 54 kadın, 47 erkek katılımcıdan oluşan 101 sporcu ile temsil edildi. Acaba 100 yıl önce yine Paris’te yapılan oyunlara Türkiye nasıl katılmıştı?

1896’da ilk olimpiyat oyunları Atina’da düzenlenir. Osmanlı Devleti ise ilk kez 1908’de bir kişi ile temsil edilir. Ancak bu temsil Selim Sırrı (Tarcan) öncülüğünde Osmanlı Milli Olimpiyat Cemiyeti’nin kurulmasını sağlar. 1912’de yapılacak olimpiyatlara davet alır cemiyet. Ne var ki Osmanlı yönetimi sporcular için ödenek ayırmaz. Yalnızca iki sporcu kendi olanaklarıyla temsil eder ülkeyi. 1916’da savaş nedeniyle yapılmaz olimpiyatlar. 1920’de Anvers’teki oyunlara ise Milletler Cemiyeti’ne üye olmayan ülkelerin çağrılmaması kararlaştırılır. Türk kamuoyunun derdi de olimpiyatlar değil Milli Mücadele bütün hızıyla sürmektedir. Selim Sırrı Bey de ülkesinin sporda varlığını sürdürme çabasındadır. Coubertin’le iletişimini korumuştur. Meyvesini de toplar. Haziran 1921’de yapılan Uluslararası Olimpiyat Komitesi toplantısında 1924’te Paris’te yapılacak oyunlara Türkiye’nin de katılımını oy çokluğu ile kararlaştırır. Selim Sırrı Bey de komitenin Türkiye temsilciliğine seçilir. Sporda yeni örgütlenme hız kazanır. Önce Cihan Müsabakalarına Hazırlanma Cemiyeti kurulur. Etkinlik gösteremeyince üç ay sonra Selim Sırrı Bey yerine Türkiye Milli Olimpiyat Cemiyeti’ni kurar. Hem de Büyük Taarruz’un başlamasından iki gün sonra, 28 Ağustos’ta… Bu cemiyetin işbirliği yapacağı ilk Türk spor örgütü ise Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı olur. Ali Sami (Yen) başkanlığındaki bu ittifak da 31 Temmuz 1922’de kurulmuştur. 

20 Şubat 1923’te Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Kont Clary oyunlar için resmi davetini Selim Sırrı Bey’e yapar. Selim Sırrı Bey de Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı’nı bilgilendirir. İttifak, olimpiyatlara katılabileceğini bildirir. Böylece olimpiyatlar da Türk kamuoyunun gündemine girer. Ülke gündemi yoğundur aslında. Lozan görüşmeleri kesilmiştir. Yanmış yıkılmış ülke fakirdir. Sermaye yoktur. Girişimci yoktur. İşte bu ortamda Selim Sırrı ve Ali Sami beylerin temel sorusu olimpiyatların nasıl finanse edileceği olur.

Lozan Barış Antlaşması onaylanınca İstanbul özgürlüğüne kavuşur. İtilaf devletleri temsilcileri kenti terk etmeden Türkiye’nin İngiltere ile yaptığı futbol maçını kazanması yürekleri ferahlatır. Türkiye Milli Olimpiyat Cemiyeti de yeni dönemde güçlü bir kadroyla sahneye çıkar. Selim Sırrı Bey Başkanlığındaki cemiyetin ikinci başkanı Habib (Bayındıroğlu), genel sekreteri Ali Sami (Yen) olur. Burhaneddin (Felek) Bey de üye olarak yer alır. Fahri Başkanlığı Başbakan İsmet Paşa’nın üstlenmesi ise spor camiasında sevinçle karşılanır. Cemiyet 2 Kasım’daki toplantısında olimpiyata katılım için hükümetten destek isteme kararı alır. İstenen 17 bin lirası acil 27 bin liradır. Karar alınır ama hem Selim Sırrı Bey hem Ali Sami Bey bu kararın olumlu karşılık bulacağına inanmaz. Oysa Gazi de hükümet de olimpiyatları genç Cumhuriyetin dünyaya tanıtımı için fırsat olarak görür. Cemiyete olumlu yanıt iletilir. 16 Ocak 1924’te Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kamu yararına çalışan dernek olarak kabul edilir ve 17 bin liranın verilmesi kararlaştırılır. Selim Sırrı Bey desteklerinden dolayı başbakana yazdığı teşekkür mektubunda bir gerçeği vurgulama zorunluluğu hisseder. 

Türkiye olimpiyatlara katılacaktır. Ancak ne bu yıl ne de dört yıl sonra Lahey’de yapılacak oyunlarda ABD, İngiltere gibi ülkeler karşısında birincilik beklemek olanaksızdır. Bununla birlikte hiç olmazsa Romanya, Bulgaristan, Yunanistan gibi ülkelerle denk olunduğu gösterilebilecektir. “Yunan palikaryaları” bayraklarının ardında yürürken Türk bayrağı ve gençlerimiz olmamalı mıdır?

Hükümetin beklentisi de fazlası değildir. 10 Şubat’ta cemiyete söz verdiği ödemeyi yapar. Yetmez, o yıl bütçeye sporu teşvik ve spor örgütlerine verilmek üzere 50 bin liralık ödenek de ayırır. Tartışma da başlar. “Ülke fakir, bu kadar para neden veriliyor? olimpiyatlara katılmak gerekli mi? Zaten başarı elde edemeyiz” diyen sesler yükselir. Harcama kalemine eklenen smokin üzerinden hız kazanan yıpratma kampanyası sporun ve sporcuların önüne geçer. İşte bu ortamda sporcu seçimleri 20-21 Mart 1924 günlerinde Eskişehir’de yapılır. Seçmelerin ardından 42 sporcu İstanbul’da Kadıköy İttihat Spor Kulübü binasında 6 Nisan-8 Mayıs 1924’ta kampa alınır. Bu arada öğrenci ya da devlet memuru olan sporcuların kurumlarından izin alma süreci de başlatılır. Garip ama izin alamayanlar da olur. Örneğin halterde büyük yetenek olan bahriye subayı Üsküdarlı Şevket’e izin çıkmaz. Tıpkı güreşçi Vehbi Bey gibi.

PARİS YOLCULUĞU

Paris’e yola çıkan ilk kafile futbol milli takımı olur. Futbolculara Antrenör Billy Hunter, Futbol Federasyonu başkanı Yusuf Ziya (Öniş) de eşlik eder. 18 Mayıs’ta Paris’te Colomb Olimpiyat Köyü’ne yerleşirler. İkinci kafile Ali Sami Bey’in gözetiminde 23 sporcu, çalıştırıcı ve idareciden oluşur. 27 Haziran’da üçüncü mevki tren biletiyle Paris’e yola koyulur. Yataklı vagon alınamadığı için sporcular nöbetleşerek uyur geceleri… Üçüncü kafile bisikletçiler olur. Pasaportlarının düzenlenmesi geciktiği için ancak 11 Temmuz’da hareket edebilirler İstanbul’dan.

Oyunlar 4 Mayıs-27 Temmuz 1924 arasında yaklaşık üç ay sürer. Türkiye 44 ülkeden 135’i kadın 3 bin 89 sporcunun katıldığı olimpiyatlara 40 erkek sporcu ile katılır. Futbolda şanssız bir eşleşme yaşar. Dünyanın en iyi takımlarından biri olan Çekoslovakya ile eşleşir. 25 Mayıs’ta 5-2 yenilir, elenir. Güreş müsabakaları 7 Temmuz’da başlar. Harp Okulu öğrencisi Tayyar (Yalaz) Bey’in İspanyol rakibi karşısında aldığı galibiyet Türk sporcuların ilk zaferi olur. Ne var ki Finli güreşçi karşısında sakatlanıpyarıştan çekilir. Atletizmde Rauf, Şekip, Hüseyin ve Said beyler ilk turda elenirken Unvan, Ekrem, Mazhar, Lütfi, Neşet ve Süleyman beyler acemilik eden yönetimin isimlerini geç bildirmesi nedeniyle yarışmalara katılamaz.

Olimpiyatlardaki ilk haltercilerimiz ise Gülleci Cemal ve Neyzen Şevki olur. Gülleci Cemal (Erçman) tüy sıklette sakatlığına karşın 345 kilo ile 12. olur. Eskrim’de Türkiye’yi Fuat (Balkan) temsil eder ancak dereceye giremez. Bisikletçilerimiz ise yarışlara katılamaz. Çünkü özel yarışma bisikleti sağlanamaz. 

Türkiyei’nin 100 yıllık olimpiyat tarihinde bugün gurur verici başarılara imza atıyor gençlerimiz. 100 yıl önceki meşaleyi taşıyorlar. Ne var ki biz değişmiyoruz. O gün smokin sporun önüne geçerken bugün de kıyafet tasarımı öne çıkıyor. Resimli Gazete’nin daha 1923 yılında yaptığı “Başarı için kulüpçülük hastalığını bırakmak gerekir uyarısını” dikkate almamışız ki bugün de siyaseti spordan ayıramıyoruz. Bu yazıyı kaleme alırken düşündüğüm tek bir soru var. 1924’te 40 erkek sporcu ile olimpiyat oyunlarına katılmışız. Çok şükür bugün 54 kadın sporcumuzu ekleyebilmişiz ama 100 yıl sonra katılan erkek sporcu sayımız 47. Neden?

Kaynakça: 

Selim Sırrı, “1924 Olimpiyatları ve Lozan Mukarreratı”, Spor Alemi, 8 Mart 1923, s.5.

Kurthan Fişek, Türkiye Spor Tarihi, Gerçek yayınevi, İstanbul, 1985.

Olimpiyat Oyunlarının 100. Yılında Türkiye, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yayını, İstanbul, 1997.

Nuray Özdemir, “Türkiye’nin Katıldığı İlk Uluslararası Organizasyon: 1924 Paris Olimpiyatları”, AÜTİTE Atatürk Yolu Dergisi, S 51, 2013, 717-744.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler