Çukurova’da gerilim sürüyor!
Magarsus’a ikinci sezonuyla birlikte katılan oyuncular Sezin Akbaşoğulları ve Bora Akkaş, Adana günlerini anlattı.

BluTV’nin (15 Nisan’dan itibaren Max) beğeni toplayan dizilerinden “Magarsus” ikinci sezonuyla geri döndü. Kurak ailesinin hem kendi içinde hem de Çukurova bölgesindeki “iktidar” mücadelesini anlatan dizi genişleyen oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor. İlk sezonda Ercan Kesal, Merve Dizdar, Berkay Ateş, Çağlar Ertuğrul gibi ödüllü ve başarılı oyuncuları bünyesinde barındıran diziye ikinci sezonda Bora Akkaş, Sezin Akbaşoğulları, Hazal Türesan, Deniz Celiloğlu gibi isimler eklendi. Yunus Ozan Korkut’un yönettiği dizi, ikinci sezonunda “Sarıbahçe” üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen yabancı şirketlerle Kurak ailesinin rekabetine direkt olarak giriş yaptı. Yeni sezona hız kesmeden, kaldığı yerden devam eden yapım ilk bölümleriyle gerilimi inşa etmeye başladı. Biz de diziye yeni katılan oyuncular Bora Akkaş ve Sezin Akbaşoğulları’yla konuştuk.
* Diziye katılan karakterleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bora Akkaş: Magarsus’un yeni sezonunda Yılmaz adında bir ziraat mühendisini oynuyorum. Ankara’da okumuş ama aslen Adanalı. Daha çok Tansu’yla ilişkilenen ve kurak tarım için çalışan bir çocuk Yılmaz. Aslında sosyalist biri, sezon içinde ailesiyle ilgili hikâyesi ve zaafları yüzünden nasıl dönüştüğünü gördüğümüz bir karakter. (Çok spoiler vermeden ancak bu kadar özetleyebilirim).
Sezin Akbaşoğulları: Suzan bir gazeteci. Oğlu var, genç liginde futbol oyuncusu, Magarsus Spor’a transfer oluyor. Oğlunun menajeri gibi de aynı zamanda. Bu vesileyle Turgut’la tanışıyor ve Magarsus evrenine dahil oluyor.
"HARİKA BİR EKİP"
* Bir sezon birlikte rol almış bir kadroya sonradan dahil olmak nasıl bir his? Böyle durumlarda yabancılık ya da bir endişe hissedilir mi genel olarak?
S. Akbaşoğulları: Evet, bazen bu dediğiniz zorluk söz konusu olabilir ama bu ekiple böyle bir his hiç yaşamadım. Yamaç Okur (dizinin yapımcılarından) ve Yunus Ozan Korkut harika bir ekip kurmuşlar. İyi oyuncular, harika bir senaryo, alan açan, alan tanıyan bir yönetmen ve Adana’da çalışıyor olmanın getirdiği kendinden menkul rahatlık. Mutlu olmak için her şey vardı. Daha ne olsun!
B. Akkaş: Bir önceki sezonu birlikte geçirmiş oyuncularla birlikte yeni bir sezona başlamak yeni dahil olan oyuncu için tabii ki kolay olmayabilirdi. Adapte olmak, işin bir parçası olmak gibi durumlar aslında zor ama Magarsus benim için öyle bir iş olmadı. Yönetmenimiz Yunus Ozan inanılmaz tatlı bir insan; çok sıcakkanlı, prova döneminde, sette vs. hiç yabancılık çekmedim. Bütün ekip aynı şekilde. İlk sezonun oyuncuları da daha önceden tanıdığım insanlar, hatta yeni sezonda benimle birlikte dahil olan diğer oyuncular da tanış olduğum sevdiğim insanlardı. Büyük şans.
* Magarsus özellikle oyuncu kadrosuyla da öne çıkan yapımlardan birisi. Hatta “en iyi ‘cast’ ödülü” bile var. Böyle bir kadroya dahil olmanın olumlu tarafları neler?
B. Akkaş: Tabii ki ilk sezonu bu kadar sevilmiş bir işe dahil olmanın bir sürü pozitif yanı var. Öncelikle iş bana ilk teklif edildiğinde seyircisi olduğum için çok çok heyecanlanmıştım. İlk sezondan daha da geniş bir oyuncu kadrosu oldu bu sezon, umarım ikinci sezonda da en iyi cast ve daha nice ödüllere layık bulunur dizimiz.
S. Akbaşoğulları: İyi oyuncularla çalışmak her zaman ilham verici. Etrafımda iyi oyuncuların olması benim de yaptığım işe daha çok sarılmamı, sahiplenmemi sağlıyor.
"COĞRAFYA VE İNSAN"
* Geçen sezonu izlerken neler düşündünüz?
B. Akkaş: Ben Magarsus’un ilk sezonunu gerçekten çok severek izledim. İlk sezonun rejisi, oyunculuğu, hikâyesi, senaryosu, kurgusu her şeyine bayıldım. Fakat beni diziye en çok çeken, en çok etkileyen şey anlatmayı tercih ettikleri coğrafya ve anlatmayı tercih ettikleri insanlardı. Tansu, Beton ve Turgut ile ilgili her şeyi izlemek istiyorum.
S. Akbaşoğuları: Harika bir iş olduğunu düşündüm, sezonun en iyisiydi bana göre. Hikâyenin bizden olması, bu toprakların, bizim insanımızın dertlerini anlatıyor olmak, yaratılan karakterler ve bu karakterlerin birbiriyle ilişkileri, senaryo dili, çok etkileyiciydi. Sonra oyunculuklar, kurgu, ve aynı zamanda totalde bir derdi olan, derdini iyi ortaya koyan bir iş.
* Yapımı diğer dizilerden ayıran bir diğer nokta da çekimlerin Çukurova’nın geniş topraklarında yapılması, geniş planlar, portakal ağaçları... Magarsus’un setini diğer dizilerden ayıran noktalar var mı? Nasıl geçti Adana günleriniz?
S. Akbaşoğuları: Adana’ya hem çekim için hem tiyatro turnesi için hem de film festivaline katılmak üzere defalarca geldim. Çukurova hem sinema hem edebiyat için önemli bir coğrafya. Sanırım bu altyapıdan olsa gerek halk da burada yapılan çalışmalara alışkın, setlere aşina ve davetkar bir karakter sergiliyor. Hem şehir kültürü olan aynı zamanda kendine has eğlence ve yeme içme dünyasıyla benim için özel bir yer Adana.
B. Akkaş: Adana müthiş bir yer. Orda çalışmak çok güzeldi. Daha önce hiç çalışmamıştım Adana’da. Festival için gitmiştik, şehri gezmek için gitmişliğim var ama çalışmak için de çok keyifli bir yermiş. Tabii eğer doğru ayları tercih ettiyseniz çünkü çok sıcak olabiliyor. Yeme içme konusunda efsane bir şehir, tekrar Adana’da çalışmak çok isterim. Hatta bu sezon kendi işlerim yüzünden çok sık İstanbul’a gelip gittim, bir fırsatım daha olsa daha uzun süre Adana’da kaldığım, daha fazla tadını çıkarabileceğim bir şekilde planlamak isterim.
"TİYATRO SEVGİSİ BAŞKA"
*** Dizi/film projelerinde yer alırken diğer yandan tiyatrodan da vazgeçmiyorsunuz, sahneleriniz sürüyor. Tiyatro nasıl bir tutku sizin için? Tiyatro ve dizi arasında seçim yapabilir misiniz?
Bora Akkaş: Kendi kariyerimden en büyük beklentim; her sene muhakkak sahnede olabilmek. Tiyatroyu çok seviyorum, oyuncu olarak sahnede olmaya ihtiyaç duyuyorum. Dizi yapmayı da çok seviyorum ve onu da asla yapmadan sadece sahnede olurum diyebiliyorum. O yüzden de tiyatro ve dizi arasında bir seçim yapabilmem pek mümkün değil. İkisinden de beslendiğimiz duygular bambaşka çünkü.
Sezin Akbaşoğuları: Sahnede olmayı seviyorum. Beni dinamik tutuyor, oyuncu makinemi sıcak tutmamı sağlıyor. Bir oyuncu olarak hantallıktan, tembellikten, umutsuzluktan koruyor beni tiyatro. Seyirci karşısına çıkmanın, her akşam canlı gerçekleşen, bir insan topluluğuyla canlı olarak paylaşılan, sadece o ana has bir zamanı değerli buluyorum.
Ama seçim yapmak istemem. Sette olmanın da başka bir tadı var. Kamerayla çalışmak, bir sürü farklı yerlerden gelen insanın bir araya gelip bir deliliğin peşine düşmesi, sonra oturup ortaya çıkan sonucu izlemek de baya bir eğlenceli. İşimi seviyorum, farklı tekniklerin içinde bulunmayı seviyorum.

En Çok Okunan Haberler
-
Özel direnişin yeni adresini açıkladı, saat verdi!
-
Sonuçlar çarpıcı... Dengeler nasıl değişti?
-
Özel, güncel boykot listesini duyurdu
-
Üniversite öğrencileri Şişli Belediyesi'ne yürüdü
-
Espressolab: 'Biz siyaset değil, kahve yapıyoruz!'
-
'Burnundan fitil fitil getireceğim!'
-
İktidarın 'İmamoğlu' planı deşifre oldu
-
AKP'li Özalan, eylemcilere kin kustu!
-
İmamoğlu raporundaki sır
-
Erdoğan: Heybedeki büyük turplar ortaya dökülmedi