Birleşelim

Bugünlerde yapılan yeni anayasadaki yurttaşlık tanımı tartışmaları için güzel bir örnek, Kurtuluş Savaşı sırasında işbirlikçi Çerkeslerin tutumu.

Birleşelim
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.10.2023 - 13:00

Bugün size Milli Mücadele döneminde devlet içinde devlet kurmak isteyen İngiliz ve Yunan işbirlikçilerinden söz edeceğim. Belgeleri tarihe 9 Eylül 1922 günü muzaffer Türk Ordusu İzmir’e girmeden Midilli’ye kaçanlar bırakmış. Nasıl acele ettilerse ihanet belgelerini yanlarına alamamışlar. Yıkıntılar içindeki kentte yarısı yanmış bir binanın içinde yeşil kaplı, 45 sayfalık defteri bir yurtsever bulmuş, “Anadolu’da Yenigün” yani Cumhuriyet gazetesine göndermiş. 17 Ekim’de gazeteye ulaşan defter ertesi gün dizi halinde yayınlanmaya başlanmış.

Belgeler işbirlikçi Çerkeslerle ilgili. İşbirlikçi sıfatını bilinçli kullanıyorum. Çünkü bunlar İngiliz-Yunan korumasında Çerkes devleti kurmaya heveslenenler…

İngilizlerin Milli Mücadele süresince güttükleri yegâne politikalardan biri Osmanlı toplumu arasındaki köken farklılığını kendi lehlerine kullanmaktır. Bu çerçevede Doğu Anadolu’da Kürtlük, Batı’da ise Çerkeslik üzerinden siyaset yapmışlar, işbirlikçilerini devşirmişlerdir. Hem de ilmik ilmik dokuyarak…

İngilizler Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak bastığı gün İzmit’i işgal etmiş ve Marmara havzasındaki Çerkeslere yönelik propaganda başlatmıştır. Millicilerin Anadolu’da güçlendiğini görünce de onları silahlı güç olarak kullanır. Sivas Kongresi’nin ardından gelişen Anzavur ayaklanmalarını planlayan aslında İngilizlerdir. 13 Nisan 1920 günü başlayan I. Düzce ayaklanması ise dönüm noktasıdır. Çerkes hükümetinin kurucu başkanı İzmit Mutasarrıfı İbrahim Hakkı bu ayaklanma için “Genel Çerkes Harekâtı” der. Nisan sonuna kadar Düzce, Bolu, Gerede, Safranbolu, Mudurnu, Hendek, Akyazı, Adapazarı, Sapanca, Kandıra, Karamürsel ve Yalova’yı “Anadolu Türk milliyetçilerinden” kurtararak Osmanlı sultanı adına işgal ederler. Vahideddin de kendilerini kutlar. Ancak bu “kutlama” onları tatmin etmez. İstekleri “Yakındoğu’da bir Çerkes devleti kurmak”tır. İlk adımı yine Mutasarrıf İbrahim Hakkı öncülüğünde atarlar. “İnsanlık ve uygarlık adına” Yunan hükümetinden koruma ve yardım elini uzatmasını isterler. 24 Mayıs’ta Yunan hükümetinin korumasına alınırlar. 11 Haziran’da da İzmit’te “Çerkes hükümeti”ni kurarlar. İngiliz-Yunan desteğiyle Osmanlı hanedanına olan bağlılıklarını da unuturlar. Çerkeslerin o güne değin “Türk ırkını ıslah için damızlık olmaktan başka milli bir mevki kazanamamış” olduklarını, “her türlü milli girişimden” yoksun bırakıldıklarını iddia ederler. Millicilerin İzmit’i geri almak için yaptığı üç girişimde de İngiliz-Yunan safında savaşırlar. İngilizler 28 Nisan 1921’de çekilince Yunan korumasında varlıklarını sürdürürler ama İngiliz desteğini de yitirmezler. TBMM ordusu 20 Haziran’da Adapazarı ve İzmit’e harekât başlattığında 25 Haziran’da İngilizler İstanbul hükümetine başvururlar. “İzmit’in Çerkes muhacirlerinin halifenin dinsel korumasına alınması”nı isterler. Tevfik Paşa Hükümeti başvuruya yanıt bile vermez. İşbirlikçiler 27 Haziran’da İzmit’ten kaçarken Çerkes piyadeleri çekilen Yunan ordusunun hizmetine girer. İzmit Çerkes Hükümeti’nin “siyasi heyeti” ile savaşçıların aileleri ise önce İzmir’e oradan Midilli’ye götürülür.

KUŞÇUBAŞI EŞREF DE VARDI

İşbirlikçiler İbrahim Hakkı öncülüğünde Midilli’de Şark-i karib Çerkesleri Temin-i Hukuk (Yakındoğu Çerkeslerinin Hukukunu Sağlama) cemiyetini kurarlar. Aralarında Ethem, Reşit, Tevfik ve Kuşçubaşı Eşref de vardır; Batı Anadolu’da Çerkes devleti kurma sürecini başlatırlar. Başkanlık için Ethem ve İbrahim Hakkı arasında kaba güç de kullanılan liderlik mücadelesi yaşanır. Mücadeleyi kazanan İbrahim Hakkı 31 Temmuz’da Midilli valisine sunduğu dilekçeyle cemiyetin kuruluşunu bildirir. Yunan hükümetinin korumasında 15 maddelik “Genel Teşkilat Tüzüğü” hazırlanır. 19 Ağustos’ta yine İbrahim Hakkı tüzük ve kuruluş bildirgesini Yunan hükümetine sunulmak üzere Midilli Valisi’ne verir. Vali de Yunanların işgal ettiği bölgelerde yaşayan Çerkes kavminin kendileri için özel ve ayrıcalıklı bir yeri olduğunu bildirir. Çerkes kavmi gibi Yunanların da asırlarca yabancı boyunduruğu altında kalıp felaketi tattığı için hükümetinin Çerkes dileklerini gururla dinlediğini söyler.

Cemiyet merkezini işgalleri altındaki İzmir’e taşırlar. Adapazarı, İzmit, Hendek, Düzce, Kandıra, Yolava, Karamürsel, Bilecik, Eskişehir, Kepsut, Bursa, Biga, Gönen, Erdek, Bandırma, Balıkesir, Manisa, Aydın, Kütahya ve Manyas’ta şubeler açarak yayılmasını sağlarlar. 11 Ekim günü de İzmir’de ünlü Çerkes Kongresi toplanır. Başkanlığa Düzce ayaklanmalarının önderi Bağ Talustan seçilir. İbrahim Hakkı ikinci başkan olur. Üyelerinin hemen tamamı TBMM’ye karşı ayaklanan Çerkeslerdir. Kongrede kabul edilen tüzükte Çerkes devleti kurma amacını vurgularlar. 24 Ekim’de ise kongre kararlarını “Çerkes Milletinin Büyük Devletlere, İnsanlık ve Medeniyet Dünyasına Genel Bildirgesi” adı altında yayınlarlar. Osmanlı Devletini, Kemalistleri Çerkes nüfusunu yok etmekle suçlarlar. “Kendilerine kurtuluş sözü veren ve bunu işgal ettikleri bölgelerdeki davranışlarıyla kanıtlayan Yunan ordusuna katılmayı yaşamsal ve milli çıkarları gereği uygun bulduklarını” da eklerler. Milli Mücadele süresince Türk halkına olmadık eziyetleri yaparlar ve Yunanla birlikte kaçarlar.

YURTSEVER ÇERKES MİRZA BEY

Yüzellilik listesine alınan bu Çerkesler, işbirlikçi Çerkeslerdir. Daha Milli Mücadele günlerinde İngiliz-Yunan işbirlikçilerine en büyük tepki yurtsever Çerkeslerden gelir. İlk isim de Çerkes Osman Paşazâde Mirza Bey’dir. Çerkeslerin bölünmesine hizmet ettiği gerekçesiyle kimi gazeteleri uyarma gereği de hisseden Mirza Bey, “Türkler ve Çerkesler” başlığını taşıyan makalesinde “Birleşelim, Yunan’ı güldürmeyelim” diye seslenir (Alemdar, 17 Mayıs 1921)

Anayasa tartışmalarının yapıldığı bugünlerde emperyalistleri güldürmeyelim, anayasamızın “Türk” tanımında birleşelim…




Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler