Bir tas çorbanın hatırlattıkları

Yoksulluk ve yoksunluk: son günlerde en çok konuştuğumuz konu. Böyle dönemlerde sanata başvurmak yolumuzu aydınlatabilir. Gelin Picasso’nun İspanya’nın yoksunluk dönemini hüznün rengi maviyle birleştirdiği “Mavi Dönemi”ne ve o dönemin en güçlü eserlerinden “Çorba”ya bakalım...

Bir tas çorbanın hatırlattıkları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.12.2021 - 16:26

Picasso, Paris’e yeni taşındığı, dışlanmışlık hissi ile boğuştuğu, yoksulluk yaşadığı ve tıpkı Puccini'nin La Bohem operasında olduğu gibi ısınmak için resimlerini yakmak zorunda kaldığı sıkıntılı döneminde bir mektup alır. Mektupta Paris'e birlikte geldiği dostu ve oda arkadaşı olan Carlos Casagemas’ın intihar ettiği yazılıdır. Bu haber, Picasso için büyük bir darbe olur ve arkadaşının intiharı, Picasso'nun hayatının en yıkık, en hüzünlü ve en depresif yıllarının miladı olur. 1901 senesinde başlayan ve 4 yıl sürecek bu döneminde Picasso kendini; hüznün, melankolinin, acının, depresyonun rengi olan mavi ve onun tonlarını kullanarak ifade etmiştir… Picasso ‘‘Casagemas’ın intiharını düşünürken mavi resimler yapmaya başladım’’ demiştir. Bu yüzden, Mavi Dönem eserlerinin bazıları bir anlamda Carlos için birer ağıt niteliğindedir. 

Her ne kadar sevdiği kişinin kaybı ve yasadığı sıkıntılar Picasso`yu derinden etkilemiş olsa da, sanatçı 1902’de, ülkesi olan İspanya ziyareti sırasında gördüklerinin ardından büyük bir farkındalık yaşar. İspanya bu sırada, ekonomik kriz içindedir. Ülkede genel bir huzursuzluk hakimdir,; şehirlerde evsizlerin sayısı gözle görülür şekilde artmış;  işçiler sürekli grev yapmakta, sokaklarda çatışmalar yaşanmaktadır. Hükümetse sıkıyönetim ilan etmiştir. İspanya`da gördüğü hayat koşulları karşısında kayıtsız kalamayan Picasso artık sadece kendi dünyasına ait hüzünlü resimleri yapmaz. Maviyi daha da yoğun kullanarak çevresindeki yaşamın en hüzünlü hallerini yansıtmaya başlar. bundan sonra tablolarında modern şehrin görünen yüzündense, yalnızlığı, yabancılığı, acı çekenleri resmetmeyi tercih eder. Resimlerinin ana teması, yaşlılık, fakirlik, ölüm olmaya başlar. Baş kahramanları ise fakirler, dilenciler, körler ve özelliklede toplumda acı çeken, dışlanan kadınlar olur. Çalışmalarında, figürlerin hiçbiri gülmez, gülümsemez, halinden memnun görünmez. Hepsi, hayatla başa çıkamayan, mutsuz, tedirgin, çaresiz, umutsuz insanlardır. Bu süreçteki resimlerinde manzara ve arka planlar yok olmaya başlar, figürler ruhları donmuş halde enkaz gibi bedenleriyle ön plana çıkarlar.

Aslında, Picasso’yu özel kılan bu özelliğiydi. Herkesin değersiz gördüğü şeyde bir ışık görmeyi, oradan bir eser yaratmayı başarabilmesi. Fransız eleştirmen Félicien Fargus  Picasso için; “Onun objeleri kutsallaştırmak gibi bir gücü var…” demiştir.  Eserlerindeki özellikle kadın figürlerin, donuk, solgun, boynu bükük tasvirlerine bakarken; aslında mavinin Picasso için rastlantısal bir renk olmadığını tekrar fark ediyoruz. Mavi, onun için sadece yaşadığı kayıpların, dışlanmışlığın, yoksulluğun, ve yabancılaşmanın ya da durağanlığın rengi değildi aynı zamanda mavi, Hıristiyan felsefesinde göğün, kutsallığın ve tanrısallığın rengi olmuştur. Mavi, Hz. Meryem`ln kıyafetinin rengidir bu yüzden de Hz. Meryem'e dair özellikler olan sabrın, fedakarlığın, adanmışlığın da rengidir… Kaderlerine boyun eğmiş, yoksul kadınları acı çeken Hz. Meryem ile özdeşleştirerek eserlerini görecek olan izleyicilerinden yoksullara saygı duymalarını istemiştir.

Picasso’nun hayatının çaresizlik ve sıkıntılarla kuşatıldığı bu süreçte, 4 aylık çalışma sonucu ‘Çorba’ (1903) isimli eseri ortaya çıkar. Eserde, mavi renkte bir odada; yorgun, tükenmiş, hayatın tüm ağırlığını taşımaktan omuzları önüne düşmüş bir kadın ve ona uzanan küçük bir çocuk vardır. Picasso, mavi renginin her tonuna yer verdiği bu resimde soğuk ve hislerden yoksun bir atmosfer yaratırken, resmin tam ortasın dumanı üstünde tüten çorba ile bu kasvetli sahnede iç ısıtan, şefkat dolu bir etki yaratmıştır. İki kişinin de kollarını bu sıcak çorbaya uzanmakta ve elleri çorbanın sıcaklığında buluşmaktadır. Resimde, kadın çorbayı küçük çocuğa mı veriyor, yoksa ondan mı alıyor? Bilemiyoruz. Sanatçı, bunu izleyicinin yorumuna bırakmıştır. Ancak, resmin en etkileyici yanı, Picasso’nun çorba gibi mütevazi bir yemeğin çevresinde insanların umutsuz, yalnız ve sıkıntılı günlerinde aradığı özveri ve yardımlaşma eylemini iç içe geçirmiştir. Sanatçı, bu ufacık tablosunda paylaşmayı, dayanışmayı, fedakarlığı anıtlaştırmış ve Mavi Döneminin en iç ısıtan eserini yaratmıştır.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler