Beynimizin yönetmeni biz olalım
Çabaladığımız bir işte, ulaşmak istediğimiz bir amaç için beynimize bunun bizim için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmamız gerekebilir.
Beynimiz, merkezi sinir sistemimiz, omuriliğimiz ve gözlerimiz, bizim bu dünyadaki varoluşumuza, deneyimlere, eylemlerimize ve bütün duygularımıza ev sahipliği yapıyor.
Biz insanlık olarak çeşitli bilinçli yöntemler ve odaklanma
eylemleriyle sinir sistemimizin yapısını ve beynimizi dönüştürebiliyoruz. Bu
bilimsel araçları ve mekanizmaları kişisel hedeflerinize göre nasıl
şekillendirebileceğinizi ayrıntılı olarak anlatayım.
HATA
YAPMAK VE KALICI ÖĞRENME
Nöroplastisitik değişim yaratmanın kaynaklarından biri de hata yapmak, hataları görmek ve beynimize bir hata olduğu mesajını vererek onu düzeltmesi için fırsat tanımak. Büyük değişimleri, büyük hatalar başlatabiliyor. Piyano çaldığımızı hayal edelim, üstün bir yeteneğe sahip değilsek, öğrendiğimiz melodileri ilk seferinde mükemmel çalamayız, parmaklarımız ve kulağımız alışır, denedikçe ve hatalar yaparak çabaladıkça, bu hataları merkezi sinir sistemi şöyle yorumluyor: “Bunu öğrenip düzeltmemiz lazım.”
Dolayısıyla beynimizi epinefrin,
asitokolin ve dopamin havuzunda yüzerken bulduğunuz anda nöroplastik dönüşüm
başlıyor. Hatalar yaptığımız için canımız hiç sıkılmasın, hatta onlara olumlu
yaklaşalım, zaman tanıyalım, alan açalım. Göreceksiniz ki hataları kabullenmek
öğrenmemizi kolaylaştıracak.
BÜYÜK
DEĞİŞİMİN ANAHTARI
Sizce
beynimiz mi eylemlerimizi kontrol ediyor, eylemlerimiz mi beynimizi? Yanıt, her
ikisi de! Hareket etmek, atlayıp zıplamak, takla atmak, beynimizi farklı
açılardan yerçekimine maruz bırakmak, yani “hareket çeşitliliği” sağlamak beyin
gelişimi yanında hatalarımızın düzeltilmesi, hızlı ve kalıcı öğrenmek için çok
önemli. Hatta büyük değişimlerin anahtarı diyebiliriz. Beynimizdeki dönüşümü
sağlamak için fiziksel eylemlerimizi kullanarak nöroplastisitenin kapılarını
açabiliyoruz.
BEYNİMİZİ İKNA ETMEK
Sağlam bir nöroplastistik dönüşüm yaratmak ve kalıcı, hızlı öğrenmek için beynimizi o konunun ne kadar önemli olduğu hakkında ikna etmeliyiz. Bunu hem sevgiyi hem de korkuyu kullanarak yapmak mümkün. Beyin ikisi arasındaki farkı pek anlamıyor. Korkudan kastım; istediğimiz hedefe ulaşamazsak olabilecek olumsuz sonuçları kendimize hatırlatmak.
Bu nörolojik düzeyde motivasyon sağlıyor. Sevgiden kastım ise
hedefi, başarıyı, görevi, işi, amacı gerçekleştirirsek alacağımız ödül, başarı
hissi, kutlanma veya sevdiklerimizden aldığımız kabul gibi iyi niyetli
çıkarımlar. Nöroplastisite, sevgi ve korku arasında farkları anlamaz, yalnızca
tetiklenir ve işini yapar. Dolayısıyla bu bilimsel düşünce araçlarını
kullanarak beynimizi yönlendirmek elimizde. Doğru hedefe konsantre olmak,
öğrenmek veya çalışmak istediğimiz konuyla ilgili neden-sonuç ilişkisini zihnen
çözmek ve bunu kendimize sürekli olarak hatırlatmak aynı zamanda beynimizin
konuya ilişkin doğal güdüsünü sağlıyor!
#SosyalMedyalar
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Kayyum belediyeyi kapattı!