Aydilge: ‘Sanatçılar düşüncelerini dile getirmeye korkuyor'

Aydilge, 2000’li yılların başından itibaren eserleriyle hayatımızda olan bir sanatçı.

Aydilge: ‘Sanatçılar düşüncelerini dile getirmeye korkuyor'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.08.2024 - 11:24

Hatta daha da geriye giderseniz 1997 yılında 18 yaşındayken yayımladığı “Kalemimin Ucundaki Düşler” öykü kitabını da görebilirsiniz. Başka kitapları da var... Yani Aydilge her zaman söyleyecek sözlerini çeşitli şekillerde ifade etmekten hiç çekinmemiş. Hatırlayanlar mutlaka olacaktır, 2006 yılında şarkıların tamamının sözü ve müziği kendisine ait olan “Küçük Şarkı Evreni” çıktığında ortalığı kasıp kavurmuştu. Bu sayede ilk konserlerinden birini 2000’lerin efsanevi festivali Rock’n Coke’ta verdiğini söyleşimizin fotoğraf çekimleri esnasında öğrendik...

Her zaman söyleyecek bir şeyi var demiştik. Aydilge şu sıralar söyleyeceklerini sosyal medyada, yine hiç çekinmeden sıralıyor. Biz de geçen ay çıkan yeni şarkısı “Ben Geldim” ile birlikte bu yıl yaşadığı aksiliği ve genel olarak müziğini konuştuk. 

* Öncelikle geçmiş olsun, nisan ayında geçirdiğiniz rahatsızlıktan sonra iki ay yürüyemediniz...

Karanlık olmasaydı yıldızları göremezdik. Dolayısıyla çok ciddi bir ameliyat geçirmeme ve iki ay yürüyememe rağmen yıldızları görmeye odaklandım. Ameliyattan sonraki ilk konserime yürüteçle, ikincisine koltuk değneğiyle çıktım ama yine de çıktım çünkü dinleyicimin şifasına da ihtiyacım vardı. Müziğin en büyük şifa araçlarından biri olduğuna, her şeye rağmen hâlâ inanan bir romantiğim ben. Şimdi çok daha iyiyim ve konserlerimde aynı coşkuyla şarkılarımı söylemeye devam ediyorum.

‘HASSAS KALPLERİN MARŞI’

* Geçen ay “Ben Geldim” isimli şarkınızı yayımladınız, bir ayda gelen tepkiler nasıl? Biraz yaratım sürecinizden de söz eder misiniz?

Bu şarkıya dinleyicilerim kendi aralarında “hassas kalplerin marşı” diyorlar. Bu tanım beni çok mutlu etti. Çünkü zorbalık karşıtı bir şarkı ve sanırım çağımızın hastalıklarından biri de zorbalık. Okulda, iş yerinde, sosyal medyada sürekli buna maruz kalıyoruz. Eskiden hassas olmaktan çok bıktığım zamanlar oluyordu. Sonra fark ettim ki aslında bu insan olmak demek. Artık kalbim acıyor diye üzülmüyorum çünkü acıyacak bir kalbim var hâlâ demek oluyor bu. Pek çok “insanımsı”nın ise artık bir kalbi yok. “Ben Geldim”de aslında güçlü olanların zorbalar değil hassas insanlar olduğunu ve pes etmememiz gerektiğini anlatıyorum çünkü çaresiz olanlar bizmişiz gibi görünse de asıl çaresiz olanlar zorbalardır. İyi hissetmek için başkasının acısına muhtaç olmak, çaresizlik değil de nedir?

* “Sade Şarkı”nız da üzerinden altı yıl geçtikten sonra dinleyicisini buldu. Şarkınız tekrar gündem olduğunda neler hissettiniz?

“Sade Şarkı” adı üstünde çok sade bir şarkı. Piyano ve vokal olarak seslendirdiğim, son derece naif sözlere sahip. Dolayısıyla çok şaşırdım çünkü günümüzde yapay olan her şey daha çok popüler oluyor. Özellikle TikTok mecrasında bu tarz duygusal ve naif bir içeriğin viral olması beni çok umutlandırdı. Demek ki gençler sadece arabam var, param var, vay çok eğlendim, koptum gibi boş işlerin değil daha derinlikli bir sevdanın da ihtiyacını duyuyor.

‘SEVGİYİ SORUN ÇIKARARAK ALIRIM SANIYORLAR’

* Sosyal medyada görüşlerinizi açıkça dile getirebiliyorsunuz, bu aslında dinleyicilerin sevdiği sanatçılardan beklediği bir şey. Gündeme ilişkin görüşlerinizi merak ediyorlar. Hayranlarınızla nasıl bir iletişiminiz var?

Müzisyenler, sanatçılar genelde düşüncelerini söylemekten korkuyorlar çünkü inanılmaz bir linç kültürü var. Dolayısıyla susanları anlayabiliyorum ama ben konuşarak ve yazarak da duygularımı ifade etmek istiyorum. Edebiyat mezunuyum, yüksek lisansımı da iletişim alanında tamamladım. Bunları yapmamın nedeni de zaten hep kendimi ifade edebileceğim doğru alanlar açabilmek içindi. Tabii bazen ne yapsanız da anlamak istemeyen anlamaz. Ekşi Sözlük’te kadınlığıma, bazen sesime, bazen varoluşuma çok büyük hakaretler yazılıyor. Eskiden üzülürdüm. Şimdi ise onlara üzülüyorum. Çünkü sadece bağırıp küfür ettiğinde ebeveynlerince fark edilen çocuklar gibi sosyal medyadan köpürüyor, bağırıyorlar. Sevgiyi ve ilgiyi ancak sorun çıkararak alırım sanıyorlar.

‘CİNSİYETÇİ KÜFÜRLER MASUM DEĞİL’

* Sıradaki konserleriniz hangi kentlerde?

Önce Trakya’da, sonra da ülkemizin Doğu bölgesindeki birkaç güzel şehrimizde, ardından Marmara'ya, Çınarcık'ta ve bu şekilde ülkemin her bir yanına gitmeye devam ediyorum. Tüm konserleri sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz.

‘KADINLARI ‘NESNE’ OLARAK GÖREN BİR FURYA VAR’

* Geçen günlerde rap şarkılarındaki cinsiyetçi küfürlerle ilgili bir açıklamanız olmuştu, bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Evet ama sadece o şarkı da değil. Maalesef genel olarak arabaları, paraları ve sahip olunacak mal olarak gördükleri “kadın”ları ile bol bol övünen bir müzik furyası var biliyorsunuz. Bu şarkının ismi de “sürtük” kelimesi ile başlıyor. Ve yine küfür malzemesi olarak kadın tercih ediliyor. “Alemin derdi ben olmuşum, zamanında iyi koymuşum, sen çek TikTok, ben yaptım para, Sana bi' soru ‘Ner'de araban?’, Kızın s...sok ve a** kara, Yok dert tasa, Gezdim ‘16 plaka’, Dinlemiyorum Aydilge arabada, Oysa Sefo bile dinliyo'm arada, Devriniz geçti bu arada” şeklinde sözleri var.

İçinde pek çok cinsiyetçi küfür de barındıran bu sözlerde herhalde en içime su serpen kısım arabada Aydilge dinlemiyor oluşu. Yoksa kendimden şüphe ederdim. Ama diğer kısımlar gerçekten çok önemli bir konuya işaret ediyor. O da kadın bedeninin, cinsel organının hakaret edilebilen, aşağılanan bir malzemeye dönüştürülmesi. Şiddetin dilde başladığını unutuyoruz çoğu zaman. Kadınların sürtük, aşağılık, kirli varlıklar olduğu, hayattaki en değerli şeylerin para ve araba olduğu konusunda hem fikir olan yüzlerce şarkı dolanımda. Hatta dile pelesenk olmuş durumda...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon