'Artık setin en büyükleri arasındayım'
Kırk yaşına girdikten sonra hayatında ilk defa saçlarını kısacık kestiren ve bu haliyle karşımıza çıkan Sedef Avcı ile kadınlığın fakrlı dönemlerine ait keyifli bir söyleşi yaptık.
Samimi kişiliği, başarılı ve istikrarlı oyunculuğu ile rol aldığı yapımlarda izleyiciye "bu dizi izlenir" dedirten bir isim Sedef Avcı. Son olarak El Kızı dizisiyle izleyicide iz bırakan Avcı, kısacık kesilmiş yeni saçlarıyla karşımıza çıktı. Geçen hafta 40 yaşına giren Avcı i,le hem hayatındaki bu yeni dönemi hem de yeni yaş aralığında insan, kadın ve anne olma hallerini konuştuk.
- Oyunculuğ başladığınız zamandan bu yana en sevilen ve beğenilen oyunculardan birisiniz.. Bilmediğimiz neler yaşandı bu sürecin içinde? Bu sektörde kendinizi nasıl kabul ettirdiniz ve yerinizi korumak için neler yaptınız/bir şey yaptınız mı?
Sektöre gireli 21 yıl olmuş. Ömrümün yarısı. Sakin ve emin adımlarla ilerlemeye, her işte biraz daha üstüne koymaya çalıştım. Çok da bilmediğiniz bir şey olmadı aslında. Malum işimiz kamera karşısında. Kendimi kabul ettirmek için çalışmak ve geliştirmek adına elimden geleni yaptım. Acele etmedim hiçbir zaman.
- Kariyer yolculuğunuzda istediğiniz hedefe ulaştınız mı? Ben en çok Menekşe'nin hatırlandığını düşünüyorum ama sizin açınızdan oynadığınız roller arasında sizi en çok etkileyen karakter hangisiydi?
Oyunculukta hedef sonsuz. Hiçbir zaman oldum ben artık diyebilen biri olmadım. Olmayı da sevmem. Doğru da bulmuyorum. Yaptığım her projeyi özenle seçmeye çalıştım. Hiçbir projeden de pişmanlık duymadım. Eski projeler her zaman daha akılda kalıcı oluyor. Şu an tüketim çok hızlı. Hemen işleri harcayabiliyorlar. “Menekşe ile Halil” benim için de çok özel oldu hep. Ama diğer oynadığım karakterlerimi de her zaman çok sevdim.
- Zeliha karakterini canlandırdığınız "El Kızı" dizisi final hazırlığında. Sizi yeni projelerde görecek miyiz? Proje seçimi yaparken "olmazsa olmaz" dediğiniz bir ölçüt ya da kıstasınız var mı?
Tabii ki göreceksiniz ama daha çok yeni bitti projemiz. Biraz aradan sonra tabii ki içime sinen bir proje olursa o projede olurum. Benim için bir projeyi seçerken en önemli şey tabii ki tek bir şey değil; senaryo, ekip, yönetmen, yapım şirketi hepsi çok önemli.
- Eşiniz Kıvanç Bey ile (Kasabalı) aynı sektörün içindesiniz. Uzun yıllardır da birliktesiniz.. İş ve özel hayatın ayrımını yaparken dengeyi nasıl tutturuyorsunuz, zorlandığınız oluyor mu?
Bizde iş ve özel hayat pek karışmaz. İkisinin de yeri ayrıdır. Aynı sektörde olmamız bizim için avantaj. Çünkü birbirimizi anlıyoruz. Çalışma koşullarımız zorlu. Bunu bilmeyen, anlamayan birinin kabul etmesi pek pek kolay değil, zor. Şansımıza Kıvanç yoğun çalıştığında ben çalışmadım, ben yoğun olduğumda o çalışmadı. Bu Can açısından da bizi rahatlattı hep. Birimiz olmasak diğerimiz yanında olabildi hep. Bu yönden içim rahat oldu her zaman. Öyle böyle 8 yaşına geldi. Can’dan sonra ilk kez şehir dışı işimi bu sene “El Kızı” ile yaptım. Başta çok tedirgindim çünkü Kıvanç da şehir dışında çalışıyordu. Dedim, "nasıl olur" ama bir şekilde yoluna girdi. Ekibim de her zaman bu durumu öngörerek yardımcı oldu sağlıklı olsunlar. Her şey yolunda gitti. Ben biraz yoruldum ama güzeldi.
- Herkese örnek olacak bir evliliğiniz ve aile yaşantınız var. Nazar değmesin diyerek sırrınızı öğrenebilir miyiz?
Bir sırrımız yok. Biz de herkes gibi bir evlilik yaşıyoruz. Ama özellikle her zaman bir saygı çerçevesinde. Sevgi hiçbir zaman yeterli değil. Karşındakinin fikirlerine, görüşlerine saygı duymak, onu olduğu gibi kabul etmek de sevgi kadar önemli. Karşındakini değiştirmeden sevebiliyorsan o zaman evlilik güzel. İnsan birini kendisini tamamladığı için sever çünkü. Yani kendinde olmayanları onunla tamamladığı için. Zaman geçip de bunu eleştirirsen o zaman ne anlamı kalır ki. Bir ilişkide birbirini beslemek çok önemli. Bir sır arıyorsan belki de bunu söyleyebilirim.
- Geçtiğimiz yaz Muğla'daki bir köyden ev satın aldınız. Sürekli gidip geliyorsunuz takip ettiğimiz kadarıyla da.. Eşinizin de "şehirden uzakta" yaşamak ile ilgili bir program yaptığını düşünürsek temelli olarak orada yaşamak gibi bir isteğiniz var mı?
Şu an temelli yaşamak gibi bir niyetimiz yok. Can’ın eğitimi dolayısıyla bir değişiklik yapmayı düşünmüyoruz. Ama her fırsatta oraya gidiyoruz tabii ki. Geçen yazı orada geçirdik, bize çok iyi geldi. Sonrasında da benim setim orada olunca ben her hafta gidip geldim. Güzel bir tesadüftü. Ama belli olmaz tabii ileride daha çok zamanımızı orada geçirebiliriz tabii ki. Şehir artık insanı çok yoruyor. Orada her şey daha sade ve basit. İnsan kendini daha huzurlu ve sakin hissediyor.
- Kitap paylaşımları yapmayı seven biriniz.. Peki başucunuzda ayırmadığınız bir kitap, izledikçe "beni bambaşka yerlere götürür" dediğiniz film/dizi var mı?
Başucu kitabım moduma göre değişir. O an ruhumun neye ihtiyacı varsa onu okurum. Bazen klasikler bazen psikoloji bazen de yeni yazarlar. Filmlerde de öyle. Ama kitap önerisi derseniz ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ ve ‘Denizden Gelen Hediye’yi söyleyebilirim.
- Aslında sizin sosyal medyada geçirdiğiniz vakit bir yerde bir mesai, bir çokları gibi sadece eğlence veya sosyalleşme amaçlı değil. Bir iş mecrası olarak sosyal medya hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Başta çok zorlandım doğrusunu isterseniz. Çünkü ben normalde de hayatımı gözler önünde yaşamayı seven biri değilim, ama tabii sosyal medya bu dengeleri çok değiştirdi. İşimizin bir parçası oldu.. Ben de yine kendimce dengemi kurmaya çalışıyorum. Kendi çizgimde, ben gibi kullanıyorum, sınırları ben belirliyorum. Diğer türlüsü bana göre pek değil. Bazı anlar da bizim olsun.
Kısa saça çabuk alıştım- Yeni imajınız hakkında da konus¸mak isterim, çok beğenildi. Kadınlar için saçları çok önemlidir. Neden böyle bir değişim yaptınız? Alışmak zor oldu mu 25 yılın ardından kısa saça? Teşekkür ederim. Hep kestirmek istemişimdir aslında ama bir türlü cesaret edememiştim. 25 yıl değil, hatta doğduğumdan beri ilk kez bu kadar kısa kestim. Özellikle “El Kızı”ndan sonra; dedim "tamam artık, bir değişiklik zamanı geldi." Hep uzun hep uzun.. Çok enteresan hiç yadırgamadım. Bu kadar hızlı alışacağımı ben de düşünmemiştim. |
30’lar çok hızlı geçti- Kadınlara çok yaş sorulmaz derler ama kendiniz de paylaştığınız için soruyorum, geçen hafta 40 yaşına girdiniz. Bir farklılık hissi geldi mi, nasılmış 40 olmak? Söylemek istediğiniz bir şey olur mu? 40 yaşındaki Sedef'e? Valla henüz bir farklılık olmadı. İnsan şartlıyor tabii kendini, sanki bir anda her şey değişecekmiş gibi hissediyor. Ama tabii ki böyle bir şey yok. İnsan hissettiği yaştadır her zaman. Ama ne ara 40 oldum onu ben de bilmiyorum. 30’dan sonrası yok bende. Çok hızlı geçti. Sanırım bu anne olduktan sonra oldu. 20’li yaşlarım çok net aklımda ama 30’lar arada uçtu gitti sanki. Eskiden setlerin hep küçükleri arasında olurdum, bir anda baktım en büyükleri arasındayım. Dedim neler oluyor. |
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben o gün tecavüze uğramadım diye...'
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Hakim, savcı eşini Ağır Ceza Başkanı’yla yakaladı
- Bu zamdan 10 milyon yurttaş etkilenecek
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama