Telefonu icat eden Graham Bell, 100 yıl önce bugün yaşamını yitirdi
Telefonu icat eden Graham Bell, aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Bunu başaramadı ama her gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını sağladı.
Graham Bell'in annesi doğuştan işitme engelliydi. Dedesi ve babası yıllarını işitme engellilere adadı. Özellikle babası işitme engellilere duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalıştı. İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada'ya göçtü. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell, Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. Önce Ontario'ya, daha sonra Boston'a yerleşti. Burada bir süre işitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren okulda çalıştı. Daha sonra kendi okulunu kurdu.
Ünü kısa sürede yayılan Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen olarak çağrıldı. İngiltere'de eline geçen Alman Hermann von Helmholtz adlı bilginin işitme fizyolojisine ilişkin kitabını okudu. Müzik sesinin bir tel aracılığı ile aktarılabileceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştı. Bu sırada başka bilim insanları da bu konularda çalışmalar yürütüyordu. Hatta kendisinden yıllar önce Antonio Meucci böyle bir cihaz yapmış, ama patentini alamamıştı.
Bell, New York-Şikago arasındaki uzun mesafeli hattın denemesi sırasında, 1892
İngiltere'den dönen Bell, Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı profesörlüğüne getirildi. Kuramsal bilgilerini teknik destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için duymalarını sağlayacak aletler yapmaya girişti. Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başladı. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzattı. Bell ve Watson 1875 yılında sesin tel üzerinden bir başka yere gittiğini ortaya çıkardı. Ancak ses anlaşılmaz bir durumdaydı. 14 Şubat 1876 günü Bell ve Gray telefon patenti almak için ayrı ayrı başvuru yaptı. Bell'e 7 Mart 1876 günü istediği patent verildi. 174.465 nolu patentini alan Bell atölyede denemelerini sürdürürken telefonu çalıştırmak için kullandığı bataryadan pantolonuna asit döküldü. Watson'u yardıma çağırdı:
"Mr. Watson. Come here. I want to see you" ("Bay Watson. Buraya gelin. Sizi görmek istiyorum.")
Bell yardımcısını yardıma çağırırken farkında olmadan 10 Mart 1876 günü ilk telefon görüşmesini yaptı. Watson, Bell'in sesini "telefon"dan duydu. ABD'nin yüzüncü kuruluş yıl dönümüne denk gelen bu buluşu ona düzenlenen Yüz Yıl sergisinde birçok ödül kazandırdı. Bell bilimsel çalışmalarını yürütmek için maddi ve manevi destek gördüğü Hubbart Ailesi’nden Mabel ile bir yıl sonra evlendi. Eşi dört yaşından beri sağırdı. Bell öğrencisi olarak tanıdığı ve daha sonra evlendiği Mabel'e derin bir sevgi duydu. Artan ününe karşın hiçbir zaman ne eşini ne de işitme engellileri göz ardı etmedi. Eşine yazdığı bir mektupta "Eşin, hangi noktaya çıkarsa çıksın, ne denli zengin olursa olsun, emin ol işitme engellileri ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir" diye yazmıştır.
Bugün öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan yapıtlarının çoğu işitme engeli konusundaydı. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başardı. "Gramofon"dan kazandığı parayı bugün de sağırlar için çalışmalar yürüten Alexander Graham Bell İşitme Engelliler Kurumu’na harcadı. Fransa hükûmeti insanlığa hizmetinden dolayı onur ödülü ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington'da İşitme engelliler için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı. İlk el telefonunu geliştirmek için Bell teknik sorunları alt etmeye çalışırken bir yandan da kendisini dava eden Gray'a karşı hukuk savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi. 1880 yılında Bell'e yardım eden Tainer radyofon adını verdikleri aleti denedi.
Bir okulun tepesine çıkan Tainer çok uzaktan görebildiği Bell'e telefonla seslendi "Bay Bell. Bay Bell. Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın." Bell şapkasını salladığında artık telefon doğumunun ardından emeklemeye başladı. Sekiz yıl sonra Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent oldu.
Telefon yakın yıllara dek Türkiye'de olduğu gibi santraller ve memurlar aracılığı ile yürütülüyordu. Bir süre sonra santrallerde erkek memur yerine kadın memurun çalışması geleneği başladı. ilk kadın santral memuru da Boston'da çalışmaya başlayan Emma Nutt oldu. Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan "manyetolu telefon" görüşmeleri 1899 yılında Almon B. Stowger adlı birinin katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı Stowger telefoncu değil cenaze levazımatçısıydı. Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze işleri için Strowger'ı arayanları bu memur kendi eşine bağlıyordu. Bu zor durum karşısında çözüm bulmak için kolları sıvayan Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk yeni telefona "kızsız telefon" adını taktı.
Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi. Üzerinde
birler, onlar, yüzler basamağını temsil eden üç tuş
bulunuyordu. Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer
alan rakamın değeri kadar basılarak sağlanıyordu. Arayan kişi
tuşa kaç kez bastığını sık sık şaşırdığı için
karmaşaya da yol açıyordu. Bunun da çözümü çok geçmeden
bulundu.
Kısa sürede New York sokaklarını telefon direkleri ve
kablo hatları örümcek ağı gibi kapladı. Yürünmez bir hale
gelen sokaklardaki bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz
tahta taşıyordu. Telefon günlük yaşama değişik biçimlerde
girmeye başladı. Bell, 1915 yılında New York'u San Francisco'ya
bağlayan ilk uzun kentler arası telefon hattını açtı.
Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan geçen onca
yıla karşın Bell ilk günü unutmadı. Watson'a "Watson seni
istiyorum, buraya gel" dedi.
Telefonun olanaklarından yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro, opera, konser salonlarına bağlanan telefon "Tiyatrofon" hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.
Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographic dergisindeki yöneticiliğiydi. Yüz yirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD Başkanı Garfield'ın bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik sonda, Röntgen'in X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler gerçekleştirdi.
1893 yılında telefon ile ilgili gelişmeleri kaleme alan bir yazar gözlemini şöyle dile getirdi:
"Şu anda duyabildiğimiz sanatçı ve şarkıcıları bir süre sonra insanlık görmeyi de başaracak."
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Havalimanında kaçakçılık operasyonu