İnsan vücudunun içinde saklanan yaşam formu keşfedildi

Bilim insanları, insan vücudunda gizlenen ve "dikilitaş" olarak adlandırılan yeni bir yaşam formunu keşfetti. Faydalı mı, yoksa zararlı mı?

İnsan vücudunun içinde saklanan yaşam formu keşfedildi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.12.2024 - 17:26

Bilim insanları, vücudumuzun içinde gizlenen, yeni yaşam formu keşfetti. “Dikilitaş” adını verdikleri bu yaşam formları, genetik materyalin dairesel parçaları olan ve bir veya iki gen içeren, çubuk benzeri bir şekle kendi kendine organize olan, tamamen yeni virüs benzeri varlıklar olarak tanımlanıyor.

DÜNYA NÜFUSUNUN YARISINDA BULUNUYOR

Chip'in aktardığına göre bu dikilitaşlar dünya nüfusunun yarısında bulunuyor olmalarına rağmen, araştırmacıların genetik kütüphanelerde bilinen hiçbir organizmayla eşleşmeyen örüntüleri aramaları sırasında keşfedildiler. Bu varlıklar insanların ağız ve bağırsaklarındaki bakterileri kolonize ediyor ve konakçının içinde yaklaşık bir yıl yaşıyor. Bilim insanları, şu anda bu canlıların nasıl yayıldığını bilmiyor.

Dikilitaşlar, bitkileri enfekte eden virüsler olan viroidlere benzeyen RNA halkalarından oluşan genomlara sahip. Bu yüzden uzmanlar, bunların insanla ilişkili bakterilerde neden bulunduğunu çözebilmiş değiller.

Araştırmaya dahil olmayan hücre ve gelişim biyoloğu Mark Peifer, Science dergisine yaptığı açıklamada, “Bu çılgınlık” dedi ve ekledi:

“Ne kadar çok bakarsak, o kadar çılgın şeyler görüyoruz.”

Zararlı mı, yararlı mı?

Bu varlıkların zararlı mı yoksa yararlı mı olduğu henüz bilinmiyor olsa da ekip, bunların “gizli evrimsel yolcular olabileceğini” öne sürüyor. Ayrıca, evrimleri boyunca birçok farklı türe ait organizmayı enfekte edebilme kapasiteleri nedeniyle bu küçük, ilkel varlıkların, bugün Dünya’da var olan biyolojik çeşitliliğin şekillenmesinde kritik bir rol oynamış olabilecekleri de söyleniyor.

Obeliskler, viroidler ve virüsler teknik olarak hayatta kalmak için bir konakçıya bağımlı olan cansız organizmalardır. Yemezler, rejenerasyon geçirmezler veya çiftleşmezler. Yine de bazı araştırmacılar viroidlerin ve akrabalarının (dikilitaşlar da bu grupta yer alabilir) Dünya’nın en eski yaşam formlarını temsil ettiğini düşünüyor.

Stanford’da bir biyokimyacı olan Ivan Zheludev liderliğindeki araştırma ekibi, insan ağzı, bağırsakları ve diğer kaynaklardan toplanan binlerce diziyi içeren bir RNA veritabanındaki verileri inceleyerek dikilitaşları tespit etti. Bu verileri analiz ederek, bilinen hiçbir viroid dizisine uymayan ve protein kodlamayan tek zincirli dairesel RNA moleküllerini aradılar. Analizleri 30.000 farklı dikilitaş türü olduğunu ortaya çıkardı. Daha önce bulunmuş ve belgelenmiş hiçbir yaşam formuna benzemedikleri için genomları gözden kaçırılmıştı.

Cell dergisinde yayınlanan bulgular, dikilitaşların hiç nadir olmadıklarını gösteriyor. Araştırmacılar, dünya nüfusunun yarısının ağızlarında, yüzde yedilik bir kısmının ise bağırsaklarında dikilitaş taşıdığını tespit etti. Ancak bu varlıkların tam olarak ne kadar yaygın olduğunu anlayabilmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Araştırmacılar, bu canlıların tıpkı bir virüsün bir konakçıyı enfekte edip daha sonra içinde çoğalması gibi, bakteri hücrelerini kolonileştirdiğine inanıyor. Bu konak-patojen ilişkisinin kanıtını, diş plağının yaygın bir bakteriyel bileşeni olan ve belirli bir obelisk türüne ev sahipliği yapan Streptococcus sanguinis’te buldular.

Bu bakteri türünün laboratuvarda kolay bir şekilde yetiştirilebiliyor olması, gelecekte dikilitaşların mikrobiyal hücreler içinde nasıl hayatta kalıp çoğaldığını anlamak için yapılacak çalışmalar için oldukça önemli olabilir.

Şu ana kadar keşfedilen tüm dikilitaşlar obulin adı verilen önemli bir proteini kodluyor ve birçoğu ayrıca bu proteinin ikinci, daha küçük bir formunu da kodluyor. Obulinler, bilinen diğer proteinlerden tamamen farklılar ve bilim insanları bunların ne işe yaradığından veya nasıl işlev gördüğünden halen emin değil. Bilim insanları, dikilitaşların evrimsel ve ekolojik rolleri hakkında şimdilik yalnızca tahminlerde bulunabiliyorlar.

Bunlar parazitik ve konak hücrelerine zararlı olabilecekleri gibi, faydalı veya tamamen zararsız da olabilirler. Uzmanlar, ileride yapılacak araştırmaların dikilitaşların insan mikrobiyomunun sağlığı veya işlevselliği üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyması halinde, bunun insan sağlığı açısından önemli bir keşif olacağını söylüyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon