Yaşar Kemal kimdir, nereli? Yaşar Kemal ne zaman öldü? Yaşar Kemal'in eserleri nelerdir?

Türk edebiyatında önemli iz bırakan Türk roman ve hikâye yazarı Yaşar Kemal'in ölüm yıldönümünde hayatı araştırılmaya başlandı. Yaşar Kemal gerek hayatı gerekse de edebi kişiliği ile ön plana çıkmayı başarmış olan yazarlarımızdan bir tanesidir. Peki, Yaşar Kemal kimdir, nereli? Yaşar Kemal ne zaman öldü? Yaşar Kemal'in eserleri nelerdir?

cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet döneminin öne çıkan yazarlarından biri olan Yaşar Kemal, 28 Şubat 2015 yılında hayata gözlerini yumdu. Usta yazarın ölüm yıldönümünde hayatı ve ölüm nedeni yurttaşlar tarafında arama motorlarında aratılmaya başlandı. İşte, Yaşar Kemal'in hayatına dair merak edilenler...

YAŞAR KEMAL KİMDİR?

Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923 tarihinde Osmaniye'nin Hemite ilçesinde dünyaya geldi. Tam adı Kemal Sadık Gökçeli'dir.

Yaşar Kemal'in ilk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te bölüm bölüm yayımlandı. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı. Kitaplarının yurt dışındaki baskısı yüz kırktan fazladır. Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır. 1952–2001 yılları arasında Thilda Serrero ile evli kalmış, 2002 yılında Ayşe Semiha Baban ile 2. evliliğini yapmıştır. 28 Şubat 2015 tarihinde organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda olduğu hastanede vefat etti. Cenazesi 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.

Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir ailenin çocuğu olarak Adana'nın Osmaniye ilçesinin Hemite (o zamanki adı: Gökçeli ya da Göğceli; bugünkü adı: Gökçedam) köyünde doğdu.

Luvan aşiretinden olan babası, Birinci Dünya Savaşı çıkınca ailesiyle birlikte ikâmet ettikleri köyden ayrılıp göç etmeye başladılar. Van'dan Diyarbakır'a, buradan da Çukurova'ya bir buçuk yıl süren göç sonucu geldiler. O zamanlar Kadirli'ye bağlı olan altmış hanelik Türkmenlerin yaşadığı Hemite köyüne yerleştiler.

"Babam, anam Doğu Anadoludan, 1915'te Rus ordusu Van'ı işgal edince, oradan bir buçuk yılda Çukurova'ya gelerek bu köye yerleştiler. Köyde bizimkilerden başka Kürtçe konuşan hiç kimse yoktu. Ben kendimi bildiğimde Kürtçe sadece bizim evin içinde konuşuluyordu. Ben doğduğumda babam çok yaşlı, belki elli yaşın üstündeydi, anam da çok gençti. On yedi yaşında. Evde babamın bir kardeşi, onun karısı, bir de akrabaları bir genç kız vardı. Amcamın karısının bir elini Van'da bir top gülle parçası almış götürmüştü. Aile bir bey ailesiydi. Ailenin mensup olduğu Luvan aşiretinin son beyi Gulihan Bey babamın amcasıydı."

Üç buçuk yaşlarında iken bir kurban kesimi sırasında halasının kocasının elindeki bıçağın kayarak gözüne saplanması sonucu sağ gözü kör oldu. Dört buçuk yaşındayken, babası camide namaz kıldığı sırada Van'dan göç ederken ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü Yusuf adındaki oğulluğu tarafından öldürüldü. Bu olaydan sonra on iki yaşına kadar kekemeliğe tutuldu.

"Ben babamın camide, o, namaz kılarken yanındaydım, hançerlendiği akşamdan sonra, sabaha kadar yüreğim yanıyor, diye ağladım. Ardından da kekeme oldum ve on iki yaşıma kadar zor konuştum. Yalnız türkü söylerken kekemeliğim geçiyordu. Hiç kekelemiyordum. Kitap okurken de, okur yazar olduktan sonra, hiç kekelemedim. On iki yaşımdan sonra kekemeliğim geçti."

Babasının öldürülmesinden sonra annesi Nigâr Hanım, yazarın amcası Tahir Efendi ile evlendi. Babası varlıklı biriyken ölümü sonrası ailesinin maddi durumu değişmiş ve köyün en fakir ailelerinden bir olmuşlardı.

Sekiz yaşındayken köye gelen çerçinin köy kadınlarının borcunu bir deftere yazdığını gördü ve yazılanın yazı olduğunu öğrendi. Dokuz yaşındayken Adana'nın Burhanlı köyündeki ilkokula giderek üç ayda okuma ve yazmayı öğredndi. Ortaokul ikinci sınıftayken sınavla Türk Maarif Cemiyeti'nde yatılı olarak okumaya başladı fakat üç ayı bulan devamsızlığından ötürü yatılı okuma hakkıı kaybetti. Son sınıftayken okuldan tasdikname ile ayrılarak çeşitli işlerde çalıştı.

Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.

Yaşar Kemal, Türkiye'den aldığı birçok ödülün yanı sıra Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d'Honneur nişanı, Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d'Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü'nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurt dışında beşi Türkiye'de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi almıştır. 1973'te Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterildi. Nobel'e aday gösterilen ilk Türk olan Kemal, verdiği bir röportajda "Ölene kadar da aday olacağım." dedi.

YAŞAR KEMAL EDEBİ KİŞİLİĞİ

Eğitimini düzenli bir biçimde tamamlama imkânı bulamayan Yaşar Kemal, hayat okulunda kendi kendini yetiştirmiş biridir. Daha çok küçük yaşta doğaya, insanlara ve topluma karşı ruhunda uyanan ilgi, eserlerinin temelini oluşturdu. İçinde yetiştiği Çukurova'da saf, el değmemiş doğayı, karıncadan kartala kadar tüm canlıları gözlemledi ve inceledi.

Yaşar Kemal, doğayla, bitkiler ve hayvanlarla iç içe yetişti. Eserlerindeki bitki adlarının tercüme edilen dilde bulunamıyor olması, eserlerini yabancı dillere çevirenlerin en çok yakındıkları konuların başında gelmektedir. Halk kültürü açısından çok zengin bir bölge olan Çukurova'da büyüyen sanatçı için, folklor vazgeçilmezdir. Folkloru kendisinin köken kültürü saymaktadır. Sadece Çukurova'yı değil, Anadolu'nun birçok bölgesini de sonradan değişik vesilelerle dolaşan Yaşar Kemal'in en büyük merakı yine buraların folkloru olmuştur.

Halkın içinde yer alıyor, onları çok iyi tanıyor olması, sanatını en iyi şekillendiren unsurların başında gelir.

1942-1944 yıllan arasında Ramazanoğlu Kütüphanesinde çalışırken okuduğu yüzlerce klasik eser sanatını oluşturan diğer bir unsurdur. Seçilmiş eserleri okumasında Arif, Abidin ve Güzin Dino'ların yardımları olur. Hatta Güzin Dino, yazara okuması gereken kitapları gösteren ve Fransız klasiklerinden oluşan bir liste verir. Üzerinde derin etkiler bırakmış biri de, gözleri görmeyen ve hayatı halk arasında efsaneleşmiş bir dengbej olan Abdale Zeynikî'dir. Adana'da 1940'lı yıllardaki mevcut kültür çevreleri ve aydınları da sanatının oluşmasında önemli unsurlardandır.

YAŞAR KEMAL NE ZAMAN, NEDEN ÖLDÜ?

Yaşar Kemal, 28 Şubat 2015 tarihinde, 91 yaşındayken, organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda olduğu hastanede öldü. Cenazesi, 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

YAŞAR KEMAL ESERLERİ:

YAŞAR KEMAL RÖPORTAJLARI:

Yanan Ormanlarda Elli Gün

Çukurova Yana Yana

Peri Bacaları

Bunların hepsini Bu Diyar Baştan Başa

Allahın Askerleri

Röportaj Yazarlığında

Çocuklar İnsandır

YAŞAR KEMAL HİKAYELERİ:

Pis Hikaye

Bebek, Dükkancı

Memet ile Memet

Sarı Sıcak

YAŞAR KEMAL ROMANLARI:

İnce Memed

Teneke

Höyükteki Nar Ağacı

Ortadirek/Dağın Öte Yüzü 1

Yer Demir Gök Bakır/Dağın Öte Yüzü 2

Ölmez Otu/Dağm öte Yüzü 3

Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yusufçuk Yusuf

Yılanı Öldürseler

Al Gözüm Seyreyle Salih

Kuşlar da Gitti

Deniz Küstü

Yağmurcuk Kuşu

Kale Kapısı

Kanın Sesi

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

Karıncanın Su İçtiği (2002)

Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi

Tek Kanatlı Bir Kuş

YAŞAR KEMAL DENEMELERİ:

Ağıtlar

Taş Çatlasa

Baldaki Tuz

Gökyüzü Mavi Kaldı

Ağacın Çürüğü

Sarı Defterdekiler

Ustadır Arı

Zulmün Artsın

YAŞAR KEMAL ÇEVİRİLERİ:

Ayışığı Kuyumcuları