Genco Erkal: İktidar huzursuz, korkuyor, sonunun geldiğini görüyor
Türkiye'de diktatörlüğe doğru giden ciddi bir sivil darbe, tek adam dönemi yaşandığını belirten Genco Erkal, "Ama artık bu iktidar huzursuz, korkuyor, sonunun geldiğini de görüyor. Yani artık bu iktidar, sonuna ulaştı. Yani bundan sonra devam etmesine imkan yok" diye konuştu.
ANKAUsta tiyatrocu Genco Erkal geçen hafta prömiyer yapan yeni tiyatro oyunu İmparator'u anlattı. ANKA Haber Ajansı'ndan Fahrettin Öztürk'e konuşan Erkal, "Yaptığım işe çok inanıyorum. Her sabah, akşam dinlediğim bütün haberler bana bir mücadele gücü veriyor. Diyorum ki ‘Bizi bu kadar artık enayi yerine koyamaz bu insanlar. Bir şey yapmak lazım.’ Ben sanatçıyım. Kendi dilimle ne yapabilirsem onu yapıyorum" dedi.
Türkiye'de diktatörlüğe doğru giden ciddi bir sivil darbe, tek adam dönemi yaşandığını belirten Erkal, "Ama artık bu iktidar huzursuz, korkuyor, sonunun geldiğini de görüyor. Yani artık bu iktidar, sonuna ulaştı. Yani bundan sonra devam etmesine imkan yok" diye konuştu.
"TEK ADAM REJİMİ BİZİ DİKTATÖRLÜĞE GÖTÜRÜYOR"
Erkal, son dönemlerde kendisi dahil pek çok sanatçıya çeşitli sebeplerle davalar açılması, konser ve tiyatro oyunlarının iptal edilmesi ile ilgili düşüncelerini şöyle aktardı: Türkiye, çok değişen ve büyük dramatik değişimlere sahne olan bir ülke. Ben, hayatımda resmi olarak 4 tane askeri darbe yaşadım, gayri resmilerini saymıyorum. Bir sürü darbe, gizli darbeler de yaşadım. Bu son dönemde sivil darbeleri de yaşamış olduk. Yani güya demokrasi var ama tam tersine, bayağı ciddi bir sivil darbe ve tek adam rejimi bizi doğrudan doğruya diktatörlüğe götürüyor. Yani ister istemez, her şeye bir kişi karar verirse, bütün atamalar, yargı, her şey onun emrinde olursa… Ordu, polis teşkilatı, eğitim, yani aklınıza ne gelirse ülkede hep tek kişinin ağzından çıkan sözcüklere bağlı, maalesef öyle bir dönem yaşıyoruz.
"İKTİDAR SONUNUN GELDIĞİNİ GÖRÜYOR"
Ama artık bu iktidar huzursuz, korkuyor, sonunun geldiğini de görüyor. O zaman da muhalefet hareketine hiçbir tahammülü yok. En ufak bir şey olunca, örnek olsun diye, başkaları da aynı şekilde konuşamasın, ters bir tepki veremezsin diye hemen durduruluyor. İşte davalar açılıyor, içeri atılıyor. Şu anda mesela ülkemizde sadece siyasi nedenlerle, hiçbir hukuki gerekçe olmadan insanlar ne kadar yatacaklarını bilmeden hapisteler. Yani böyle bir şey. İnsanın aklı almıyor ama maalesef öyle. Çünkü istemediğini, beğenmediğini hemen yarın oraya yolluyor, yatırıyor.
"BU ÜLKENİN KANINA İŞLEMİŞ BİR DEMOKRATİK GELENEK VAR"
O yüzden ben, bunun da devam edeceğini zannetmiyorum. Çünkü artık bu ülkenin kanına, iliğine işlemiş bir demokratik gelenek var. İnsanları öyle kolay kolay susturamıyorsanız, en azından ülkenin yarıdan fazlasını susturamıyorsunuz ve bugün belki böyle bir frenleyebilirsiniz ama o frenler patlayacaktır çok yakın zamanda diye düşünüyorum.
"MUHALEFETİN VE MUHALİF SANATÇILARIN SESİYİM"
Usta sanatçı Erkal, tüm olumsuzluklara rağmen umudunu ve mücadele gücünü kaybetmeyişini şu sözlerle anlattı:
Ben, yaptığım işe çok inanıyorum ve devamlı bütün bu sorunları yaşıyorum, içimde duyuyorum. Çok beni sarsıyor. Her sabah, akşam dinlediğim bütün haberler bana da bir mücadele gücü veriyor. Diyorum ki ‘Bizi bu kadar artık enayi yerine koyamaz bu insanlar. Bir şey yapmak lazım.’ Ben sanatçıyım, kendi dilimle, kendi görevim, işim, o çerçeve içinde ne yapabilirsem onu yapıyorum. Yani ne bileyim, Ahmet Arif’i getiriyorum, Nazım Hikmet’i getiriyorum, Gogol getiriyorum, şimdi de bu ‘İmparator’u getiriyorum gündeme. Yani bir çeşit muhalefetin sesiyim ben. Ve muhalif sanatçıların da sesiyim. Bakınız, Nazım Hikmet’ten bu yana, Ahmet Arif’ten bu yana gelen bir geleneğin sözcüsü ve temsilcisi olarak bulunuyorum sahnede."
"SEYİRCİYLE ARAMIZDA KARŞILIKLI BİR GÜÇ OLUŞTURUYORUZ"
Genco Erkal, seyirciye moral aşısı yaptığını ve karşılıklı bir güç oluşturduklarını belirterek şunları söyledi:
“Biz, seyirciden çok çok büyük bir karşılık buluyoruz. Yani oyunlarımızın gidişi ve sonucunda seyirciden aldığımız tepki bizi çok mutlu ediyor. Çünkü bütün oyunlar büyük bir coşku havasında geçiyor ve o seyirciyle iletişimimiz, yani onların ‘Biz sizin ne demek istediğinizi çok iyi anladık’ diyerek bize cevap vermeleri, aynı şekilde o coşkuyu paylaşmaları çok güzel bir şey. İşte sanatın gücü bu zaten. ‘Birlikte olursak, hep beraber pek çok şey üretebiliriz, yapabiliriz’ moralini vermek. Ben, kendime de moral aşısı yapıyorum, aynı zamanda seyirciye de yapıyorum. Onlar da bana aynı şekilde. Karşılıklı bir güç oluşturuyoruz ve bu çok önemli bence ülkemizin geleceği için.”