Dizi, pek çoğumuzun görmezden geldiği sorunları mercek altına alıyor: ‘Kızılcık Şerbeti’ neden yasaklandı?

Bu dizinin kadın haklarını savunma açısından özellikle çok değerli ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Acaba yasaklanmasının nedeni de tam tamına bu olabilir mi?

Zehra İpşiroğlu

Kadına karşı şiddete karşı çıkan Kızılcık Şerbeti dizisi şiddete özendiriyor gerekçesiyle ceza aldı. Aziz Nesinlik diye tanımlayabileceğimiz bu tür absürt durumlarla sık sık karşılaşmakla birlikte bu cezaya şaşmamak yine de mümkün değil. Bu dizide iki kültür arasındaki çatışmalar muhafazakâr ve seküler iki aile çerçevesinde gösterilirken bireyin haklarını hiçe sayan baskıcı ve otoriter bir anlayışa karşı çıkılıyor.

İNSAN HAKLARI

Muhafazakâr ailenin kızının başka birini sevdiği halde istemediği biriyle zorla evlendirilmesi, kızın evlilik gecesi evlendirildiği kişi tarafından şiddet görmesi, sonunda da camdan aşağıya itilmesi (cezaya da bu sahne neden oluyor), modern ailedeki annenin kızının sevdiğiyle evlenmesini engellemeye çalışması, dahası onu kürtaja zorlaması şiddete karşı bir duruşun tipik örnekleri. Dizide iki insanın değil de ailelerin evlendirilmesinin ne büyük krizlere yol açabileceği gösterilirken insan haklarını hiçe sayan bir anlayış eleştiriliyor.

Çocuğunu doğurmak istediği halde kürtaja zorlamak, sevdiğiyle evlenmesini engellemek, kızlarını zorla birine vererek neredeyse ölümüne neden olmak gibi şiddeti sorgulayan sahneleri ‘şiddete özendirmek’ olarak mı açıklayacağız? Söz konusu bütün bunlar değil de sadece uzun bir baskı sürecinin sonu olan camdan aşağıya itilme sahnesiyse, o zaman vurdulu kırdılı bütün dizileri, polisiyeleri, gerilim dizilerini toptan yasaklamamız gerekmiyor mu? Kısaca hiçbir mantığa sığmayan böylesine absürt bir cezayı nasıl açıklayacağız?

YAPICI ELEŞTİRİ...

Bu dizinin belki de en başarılı yanı şiddete yol açan baskıcı ve otoriter zihniyeti yapıcı bir biçimde eleştirmesi. Çünkü her iki kesimde de değişimin pekâlâ mümkün olabileceğini göstermek istiyor. Bu da farklı dünya görüşündeki kadınların baskıcı dayatmalara karşı dayanışması sayesinde oluyor. Nitekim laik kesimden öğretmen Kıvılcım’a hayat daha yumuşak, daha sevecen bakmasını öğretiyor, muhafazakâr kesimin genç kızı Nursema’nın en dibe vurduğu andaki isyanı ise o kesimde de çok şeyin değişebileceğini haberliyor. Ütopik mi? Sanmam çünkü dünya değişiyor, her şey değişiyor, yaşam da sürekli bir akış anlamına geliyor. Bu akışın içinde dünyaya açıklık, esneklik, yumuşaklık ve hoşgörü çok önemli. Bir şeyleri zorla tutma, konserve etme mümkün değil, yoksa çok kimsenin canı yanabilir, çok büyük adaletsizlikler yaşanabilir. Nitekim yaşanıyor da ülkemizde her gün bir kadının öldürülmesi bunun en çarpıcı göstergesi değil mi? 

MERCEK ALTINDA

Kızılcık Şerbeti toplumumuzda pek çoğumuzun görmezden geldiği ya da içselleştirdiği bir sorunu, hiyerarşik bir ortam içinde bireye söz hakkı vermeyen, onun yaşamını dilediği gibi yaşamasını engelleyen otoriter ve baskıcı duruşu mercek altına alıyor. Bu dizinin kadın haklarını savunma açısından özellikle çok değerli ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Acaba yasaklanmasının nedeni de tam tamına bu olabilir mi?