TBB Hayvan Hakları Yürütme Kurulu Üyesi Av. Ekmekçi'den, iktidarın 'uyutma' teklifine tepki: 'Toplumsal barış ağır yara alır'

Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi yönünde hazırlanan yasa tasarısına ilişkin açıklamalarda bulunan Türkiye Barolar Birliği Hayvan Hakları Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Gülsaniye Ekmekçi, “Böyle bir yasa çıkarsa toplumsal barış çok ağır yara alır. Onun için beklentimiz hayvanların yaşamasını merkezine koyan bir yasa değişikliğidir. Yaşam hakkı kutsaldır, bütün canlılar da yaşam hakkı karşısında eşit haklara sahiptir” ifadelerini kullandı.

DHA

AKP, ‘hayati tehlike’ oluşturdukları iddiasıyla sokak köpekleri ile ilgili Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi yönünde çalışma başlattı.

Önümüzdeki günlerde meclise gelmesi beklenen yasa teklifinde köpeklerin sokaktan toplatılıp 30 gün içinde sahiplendirilmesi ancak bu süre zarfında sahiplenen olmazsa enjeksiyonla ‘uyutma’ işlemine tabi tutulması öngörüyor.

Meclise gelmeden tartışmalara neden olan yasa teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Hayvan Hakları Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Gülsaniye Ekmekçi, hayvanların uyutulmasının öldürülmesi anlamına geldiğini, bunun yerine kısırlaştırma seferberliği başlatılarak üretim ve satışın yasaklanıp ağır yaptırımlar uygulanması gerektiğini ifade etti.

“BİRÇOK ÜLKE BUNUN YANLIŞ OLDUĞUNU ANLADI, BATI BİZİ ÖRNEK ALMAYA BAŞLAMIŞTI”

Batılı ülkelerin hayvanları ‘uyutması’ yönündeki düzenlemelerden hızla vazgeçmeye başladığını ve hayvanların yaşam hakkının anayasal güvence altına alınmasına ilişkin düzenlemelere gidildiğine vurgu yapan Ekmekçi, şöyle devam etti:

“Bu değişikliğe başta İngiltere olmak üzere Batı ülkeleri örnek alınarak gidileceği söyleniyor. Batı’dan örnek alacağımız tek şey bu mu? Tam tersine çok az Batılı ülkede öldürmek maddesi yasalarda yürürlükte yer almaya devam ediyor. Birçok ülke bunun yanlış olduğunu anladı. Hatta birçok ülkede hayvanların yaşam hakkının anayasada düzenlenmesi gerektiği yönünde çalışmalar başladı. Örneğin Almanya’da önceden belirli bir süre sahiplenilmeyen hayvanlar öldürülüyordu. Almanya bunu değiştirdi hatta şu an anayasa çalışmasına başlandı.

Batı’dan ileri olduğumuz en önemli konulardan biri buydu. Batı bizi örnek almaya başlamıştı. Gelen turistlerin Türkiye’de sokak hayvanlarının olması hoşuna gidiyordu. Bu bizim artı özelliğimizdi, biz bundan vazgeçiyoruz. Batı’nın en örnek alınmaması gereken katliam yasasını örnek alıyoruz. Bu durum toplumda da çok büyük bir tepki topladı. Hayvan hakkı savunucuları ve gönüllüler buna şiddetle karşı çıkacaktır. Böyle bir yasa çıkarsa toplumsal barış diye bir şey kalmayacaktır diye kaygı duyuyorum.”

BU ÜLKELERDE SAHİPLENME ORANI ÇOK YÜKSEK

Batı ülkelerinde sokak hayvanı sahiplenme oranlarının yüksek olduğunu ve hayvan hakları konusunda caydırıcı cezalar uygulandığını söyleyen Avukat Gülsaniye Ekmekçi, “Batı ülkeleri sokaklardaki hayvan sayısını sadece öldürerek mi azalttı? Bu ülkelerde sahiplenme oranı çok yüksek. Kontrolsüz bir üretim yok ve hayvan satışı yasak. Yani biz bir yandan musluğu açıyoruz ve hayvanların çoğalması için her türlü şartı sağlıyoruz. Sahiplendirmek konusunda hiçbir çalışma yapmıyoruz, insanlarda bu bilinci geliştirmiyoruz. Yurt dışına, İngiltere’ye gittiğinizde neredeyse evcil hayvanı olmayan insan yok. Bu ülkelerde hayvan nüfusunu kontrol altında tutmak açısından öldürmek, en az yer tutan yöntemdir. O ülkelerde hayvanlar korunuyor ve sayılarının artmasına izin verilmiyor. Avrupa ülkelerinde ve İngiltere’de sahiplenilmiş bir hayvanın terk etmenin cezası çok yüksek. Ama bizde caydırıcı hiçbir ceza yok, üretim ve satış devam ediyor. Bu hayvanlar üzerinden para kazanılıyor, bahislerde ve dövüşlerde kullanılıyor” dedi.

“UYKUDAN TEKRAR UYANILIR, HAYVANLARIN UYUTULMASI ÖLDÜRÜLMESİDİR”

‘Uyutma’ terimine karşı olduğunu belirten Ekmekçi, yasa değişikliği çalışmasından Türkiye Barolar Birliği Hayvan Hakları Kurulu’nun haberdar edilmediğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Uyku, tekrar uyanılan bir durumdur. Ama hayvanların uyutulması, öldürülmesidir. Bu nedenle ‘uyutma’ terimine kesinlikle karşıyım. Bir yasa değişikliği çalışmasından bahsediliyor. Yıllardır hayvan hakları üzerine çalışan bir hukukçuyum. Türkiye Barolar Birliği Hayvan Hakları Kurulu’nda çalışıyorum ama bizim böyle bir tasarıdan haberimiz yok. Hiç kimse Barolar Birliği’ne, Veteriner Hekimler Birliği’ne, ilgili meslek kuruluşlarına ve derneklerine ‘siz ne düşünürsünüz, sokak hayvanlarıyla ilgili bir sorun varsa bu nasıl çözülür’ diye sormadı. Biz medyadan ve sosyal medyadan duyduğumuz kadarıyla biliyoruz. Hayvanların toplanması, sahiplendirilmek üzere ilanların paylaşılması ve 30 gün içinde sahiplenilmeyen hayvanların öldürüleceği şeklinde yasa hazırlığı olduğunu duyduk. Bu asla kabul edilemez bir şey.”

“TOPLAM BELEDİYE SAYISININ YÜZDE 30’UNDA HAYVAN BAKIMEVİ BULUNUYOR”

5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu’nun uygulanmadığını ve belediyelere ciddi görevler düştüğünü belirten Ekmekçi, “5199 sayılı kanunda belediyelere çok ciddi bir görev verildi. Denildi ki bu hayvanlar için geçici bakımevleri kuracaksınız, sokakta yaşayan hayvanları kısırlaştıracaksınız, rehabilite edeceksiniz ve sahiplendirmek için gerekli çalışmaları yapacaksınız. Tarım ve Orman Bakanlığı’na da yasa kapsamında denetleme görevi verildi. Yasaya göre aynı şekilde valilikler bünyesinde il hayvan koruma kurulları da denetlemekle yükümlü. Fakat bunların hiçbiri yapılmadı. Kanun 2004’te çıktı, üzerinden 20 yıl geçti. Bu konuda belediyelere bütçe de ayrıldı fakat bu bütçeler başka şeylerde kullanıldı. Halen toplam belediye sayısının yüzde 30’unda hayvan bakımevi bulunuyor. Daha bakımevi bile yok. Şimdi siz böyle bir yasayı değiştirirseniz bu hayvanları nereye götüreceksiniz? Bakımevi yok. Böyle bir değişiklik yapılsa dahi uygulanamayacak” diye konuştu.

“BELEDİYELERE AĞIR YAPTIRIMLAR UYGULANMALI”

Mevcut yasanın iyileştirilmesine yönelik yeni bir çalışma yapılması ve belediyelere ağır yaptırımlar uygulanmasını dile getiren Gülsaniye Ekmekçi, şu ifadeleri kullandı:

“Herkesin kaygısı bu hayvanların ırk özelliklerine bakmadan toplanıp bir yere atılması, kapatılması ve birbirine kırdırılmasıdır. Tıpkı 1910 yılında ‘Hayırsız Ada’da yapıldığı gibi…Hayvan nüfusu böyle kontrol edilemez, daha önce de edilemedi. Edilmiş olsaydı bugün İstanbul’da sokak köpeği görmüyor olurduk. Dolayısıyla belediyeler sorumluluklarını yerine getirsin. Gönüllülerle, aktivistlerle iş birliği yapılarak kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı. Derhal üretim ve satış yasaklanmalı ve buna çok ağır ceza getirilmeli.

Hayvanını terk edenlere çok ağır yaptırımlar uygulanmalı. Hayvan dövüşlerine, bahislerine son verilmeli. Dolayısıyla biz bir değişiklik yapacaksak; mevcut yasada sorumluluğunu yerine getirmeyen belediyelere yaptırımlar uygulanmalı. Bu hayvanların ağzı, dili yok. Bu hayvanların haklarını insanlar üstlenecek. Mevcut yasanın iyileştirilmesi için bir çalışma talep ediyoruz. Özellikle Cumhurbaşkanımızdan bu söylentilere son vermesini rica ediyorum. Böyle bir yasa çıkarsa toplumsal barış çok ağır yara alır. Onun için beklentimiz hayvanların yaşamasını merkezine koyan bir yasa değişikliğidir. Yaşam hakkı kutsaldır, bütün canlılar da yaşam hakkı karşısında eşit haklara sahiptir.”

“SOKAKLAR TERK EDİLMİŞ ÇİPLİ HAYVANLARLA DOLU”

Sokakların terk edilmiş çipli hayvanlarla dolu olduğunu ifade eden Ekmekçi, “Mikroçip çalışmasında sahipli hayvanların yüzde kaçı çip takılarak kayıt altına alındı, bunu bilmiyoruz. Çipli hayvanını terk edene cezalar caydırıcı değil, ceza uygulandığını da duymuyoruz. Ne yazık ki 5199 sayılı kanunun hiçbir hükmü tam anlamıyla hayata geçirilemedi” dedi.

“UYUTMA ŞEKLİNDE BİR DÜZENLEME ÇIKMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Ekmekçi, konuşmasını şöyle noktaladı:

“Başından beri yasada uyutma şeklinde bir düzenleme çıkmayacağını düşünüyorum. Toplumda hayvan sevmeyen insanların sayıca fazla olduğu algısı oluşturuldu. Hayvan haklarını koruyanların sayısı çok fazla ve böyle bir yasaya izin verilmeyecektir. Karşı çıktığımız sadece öldürmek değil, bu hayvanların toplanıp bir yerlere kapatılması da yanlış ve dolaylı olarak öldürmek. Bu nedenle bir an evvel kısırlaştırma seferberliği başlatılmalıdır. Buna bir bütçe ayrılırsa birkaç yıl içinde böyle bir sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorum.