Meclis’te “Zeytin hayattır, hayatımıza dokunmayın!” sesleri!
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de termik santral için maden ocağı açılmak istenen Akbelen Ormanı ve bölgedeki zeytin ağaçları için köylü ve çevrecilerin nöbetini sürdüren İkizköylüler, bu kez zeytinliklerin madenciliğe açılmasının önünü açan kanun teklifinin görüşüleceği Meclis önüne geldi. “Zeytin hayattır, hayatımıza dokunmayın!” diye slogan atan köylüler yasa teklifine karşı çıktı.
İZMİR / CumhuriyetEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırladığı "Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile zeytinliklerde maden çalışmalarının önü açılmıştı. Danıştay’ın aldığı iptal kararlarıyla yönetmelik tam olarak uygulanamadı. Bunun üzerine AKP milletvekillerinin hazırladığı benzeri içerikteki “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Bugün görüşülecek teklif öncesi çevreciler Meclis önüne akın etti. Türkiye’nin çeşitli illerinden STK temsilcilerinin katıldığı eyleme Akbelen Ormanı için direnen İkizköylüler de katıldı.
Otobüslerle Çankaya’ya gitmek isteyen gruba polis Bilkent kavşağında durdurdu. Siyasi parti ve STK’lerden oluşan grubu vekiller kişisel arabalarıyla Meclis’in öne taşıdı.
Zeytinliklerin maden faaliyetlerine açılmasını sloganlar ile karşı çıkan yurttaşlar “Zeytin için adalet” pankartının arkasında STK'ler ve siyasi parti temsilcilerinin imzası bulunan basın bildirisini okudular.
“10. KEZ MECLİS’TE”
Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Halime Şaman'ın okuduğu bildiride Zeytin Yasası’nın 83 yıldır var olduğunu ve 10. kez değiştirilmek istendiğine dikkat çekilerek şu ifadeleri kullandı:
“Çünkü sermaye böyle istiyor.
Çünkü kapitalizm doymak bilmeyen kar iştahıyla, maliyeti azaltıcı en önemli girdinin doğa olduğunu biliyor.
Çünkü iktidar sermaye ne isterse vermekten geri durmuyor!
Kendilerinin de bildiği gibi 9 kez denediler, olmadı. Bu sefer de olmayacak. Ölmez ağaç yaşamaya devam edecek!
Yasa değişikliği ile maruz bırakılacağımız durum; toplumsal barışı bozan, kadim mirasımızı, geçimlik ve şifa kaynağımızı yok etmek isteyen, habitatı onarılmaz biçimde yıkıma uğratan vahşi bir madenciliğe yol vermektir. Önce istihdam ve enerji masallarıyla uyutulacağız; uyurken ölmez ağacımızın, geçimlik nafakamızın, topraklarımızın çoktan yok olup gittiği yoksullaşmış bir yaşama uyanacağız. Şanslıysak bulduğumuz köle işliklerimizde, yoksulluk içinde ölüme sürükleneceğiz.
Yürürlükteki yasa ile zeytin, kültürel ve ekonomik bir değer olarak güvence altına alınmış, serpilip gelişmesi ve yüksek verimlilikle ürün vermesi için tüm tehditlerden korunmaya çalışılmıştır. Zeytincilik yapılan alanların 3 km çevresinde toz üreten, zeytinlerin gelişimini engelleyecek hiçbir faaliyete izin verilmez. Yani 1939 yılından beri geçerli olan yasa ile bırakın zeytinliklerin sökülüp madene açılmasını zeytinlik bulunan bir alanın etrafında bile madencilik yapılamaz. Yeni yasa önerisi ile zeytini koruyan bu zırh kaldırılmak isteniyor. Yasa değişikliğinin kabulü halinde zeytin ağacını taşıyarak habitatı taşıyacağını zanneden cehaletin bedeli, yerinden yurdundan koparılıp göçmen hale gelen yurttaşlar olacaktır.
Hukuki süreç işlerken tıpkı Kolin İnşaat’ın termik santral yapmak üzere bir gecede 6 bin zeytin ağacını keserek geri döndürülmez doğa yıkımı yarattığını unutmadık. Açgözlü, yeni fırsatçıların aynı yıkıma yol açmaktan çekinmeyeceklerini biliyoruz. Bu nedenle önerilen yasa teklifi derhal geri çekilmelidir çünkü bırakın ağacı, ağacımızın tek bir dalını bile kaybetmeye tahammülümüz yok!
Davaysa dava, dilekçeyse dilekçe, nöbetse nöbet! Ölmez ağaç zeytin için, ormanlarımız için inatla mücadele edeceğiz.
Siz geri adım atmadıkça bizleri sokakta, mitingde, mecliste, genel müdürlüklerinizin önünde, hayatın her alanında, gerekirse rüyalarınızda görmeye hazırlıklı olun.
Zeytin hayattır, hayatımıza dokunmayın!”