Depremler sonrasında oluşan koordinasyon eksikliğini uzmanlar değerlendirdi: 'TSK sahaya geç sürüldü'

1999 depreminde büyük görev üstlenen 24 bin Mehmetçik yaraların sarılmasında etkin görev almıştı. Uzmanlar, “Asker savaşta düşmanla, barışta ise afetle savaşır. Afet koordinasyonu TSK’ye devredilmeli. Askeri sağlık sistemi olsaydı sahra hastaneleriyle yardıma koşulurdu” dedi.

Çağdaş Bayraktar

Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen depremler sonrasında oluşan koordinasyon eksikliğini yorumlayan uzmanlar, "TSK etkin görev almalı" dedi.

Deprem sonrası yaşanan koordinasyon sıkıntısı ve birçok bölgeye yardım edilememesi, AFAD’ın kurulması sonrası TSK’nin “destek görevi” pozisyona çekilmesi uygulamasını tartışmaya açtı. Gölcük depreminde TSK tüm kaynak ve imkanlarını seferber etmiş, deprem bölgesinde 24 bin asker görev yapmıştı. 2009'da AFAD’ın kurulması sonrası 5902 Sayılı Kanun gereği “Bütünleşik Afet Yönetim Sistemi”ne geçilmişti. Bu kapsamda yayınlanan ve halen yürürlükte olan Türkiye Afet Müdahale Planı’nda(TAMP) TSK, “Ana Çözüm Ortağı” yerine “Destek Çözüm Ortağı” olarak konumlandırıldı. Bu nedenle de afet gibi olağanüstü durumlarda ancak kendisinden talep edildiği ölçüde görev alıyor. Son deprem felaketinde ortaya çıkan manzara ise eski sistemin çok daha işlevsel olduğunu ortaya koydu. E. Koramiral Can Erenoğlu, E. Tümgeneral Ahmet Yavuz, E. Tümgeneral Dr. Tarık Özkut, E. Tuğgeneral Nejat Eslen, E. Kurmay Albay İkrami Özturan durumu Cumhuruye'e değerlendirdi.

“KAMUOYUYLA PAYLAŞILMALI”

Eski Sahil Güvenlik Komutanı Can Erenoğlu:

Gölcük depremini bizzat yaşayan ve büyük üzüntü verici can kayıpları sonucu en önemli dersi alarak deprem planlamaları yapan, deprem malzemesi konteynerlerini hazırlayan, 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Özden Örnek’in öncülüğünde Kuvvete ait binalarını yenileyerek olabilecek ciddi depremlere dayanıklı hale getiren Deniz Kuvvetleri Komutanlığı daha önce yaptığı gibi deprem bölgelerine ihtiyaç malzemelerini süratle ulaştırmalıdır.

Mümkünse TCG Anadolu Amfibi Hücum Gemisi dahil çıkarma gemilerimizi hastane hizmetleri ve barınma yeri ihtiyaçlarını karşılamak üzere derhal İskenderun’a göndermelidir. Giderken iş makineleri, enkaz kaldırma malzemeleri ve Harp/Sahra hastanesi tesisi için malzeme de götürmelidir. Belki de bunlar yapılıyordur. Yapılıyorsa moral açısından açıklanmalıdır.

Örneğin İskenderun ve Hatay’da hastaneler yıkıldığından yaralıların gemilerle başka illere taşınmasına başlanması ve bunun açıklanması doğru bir uygulama olmuştur. Ayrıca Askeri hastaneler farklı ortamlarda görev yaptıklarından dolayı her Kuvvet için ayrı ayrı olacak şekilde ve yeni binalar yapılarak açılmalıdır.

“AFET KOORDİNASYON KOMUTANLIĞI”

Eski GATA Komutanı E. Tümgeneral Dr. Tarık Özkut:

“Asker savaşta düşmanla, barışta ise afetle savaşır. Her şeye rağmen emir komuta sistemi sadece TSK’de var. Bu süreci sivil personel yürütemez. Afet koordinasyonu TSK’ye devredilmeli ve bu kapsamda Afet Koordinasyon Komutanı belirlenmeli, böylece afet bölgesindeki parçalı ve dağınık durumun önüne geçilmeli. Askeri sağlık sistemin sadece askerler değil, sivil yurttaşlar için bile hayati önem taşımakta. Eğer bu sistem şu anda da olsaydı, örneğin başta yıkılan hastanelerin yanında olmak üzere sahra hastaneleri kurulur, askeri hekimler bölgeye kaydırılır ve zaman kaybetmeden yurttaşın yardımına koşardı.”

“TSK DAHA ETKİN OLMALI”

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz:

Sahada güvenlik, arama kurtarma, iş makinaları, seyyar hastane ve mutfak, askeri sağlık sistemi ve özel eğitimli kadrolar konularında eksiklikler gözlemleniyor. Kaynak fazlası olarak görülen kişilerin paralı askerliğe yönlendirilmesi, Güneydoğu’daki personelin büyük ölçüde uzman er-erbaştan oluşması, askerlik süresinin kısaltılması ve askeri sağlık sisteminin kaldırılması gibi nedenlerin, birliklerin eğitim durumunu etkilediğini ve TSK’nin bu tarz durumlara hazırlığını zayıflattığını düşünüyorum. Tüm bu durumlara rağmen bile TSK, afet durumunda en organize kurum.

Her işi TSK’nin yürütmesi uygun değil ama illerde vali başyardımcısının garnizon komutanı olması daha bütüncül ve etkin bir yardım faaliyeti yürütülmesine büyük katkı sağlar. Ama birden çok ilde deprem olduğu durumlarda bölgedeki kolordu veya ordu komutanı görev üstlenebilir. Öte yandan yetki ve sorumlulukların açık ve net olduğu bir durumda da TSK unsurları sivil otoritenin emrinde etkin olarak kullanılabilir. Bunun için inisiyatifin bir an önce ilgililere verilmesi gerekir.

“AFAD YETERSİZ KALIYOR”

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen:

Türkiye geniş bir alanda daha önce hiç yaşamadığı bir felaketi yaşıyor. AFAD’ın mücadelede yetersiz kalıyor ve bu da doğal. TSK'nin Gölcük'ten büyük tecrübesi var ve NATO’nun ikinci büyük ordusu. Felaket bölgesinde görev yapan 2. Ordu'nun ile müdahale etmesi ve bu ordunun AFAD ile koordineli çalışması uygun olur. TSK bu felaket için seferber olmalı mümkün olan azami sayıda asker ve teçhizat ile gecikmeden katkı sağlamalı. TSK açısından da dersler çıkarılmalı. İlgili mevzuat gözden geçirilmeli bedelli askerlik sisteminin ortaya çıkardığı sorunlar telafi edilmelidir”

“TAZE GÜÇ YOK EDİLDİ”

EMASYA/DAFYAR Tabur Komutanı Emekli Kurmay Albay İkrami Özturan:

“15 Temmuz darbe girişimi sonrası tüm askeri birliklerin büyük şehirlerden uzaklaştırılması, coğrafi olarak yaygınlık (süratle müdahale imkanına sahiplik) sağlayan kışlaların kapatılması neticesinde tümüyle bu avantaj yok edilmiş oldu. Bir doğal afet durumunda doğumhane kapısında veya yoğun bakım koridorunda bile olsa amirlerinden çağrı beklemeden kışlasına koşan, birliğini, araçlarını, teçhizatını hazırlayan, ikmallerini yapan bir taze güç yok edildi.

Pazarcık merkez üslü deprem sonrasında vatandaşın en çok cevap aradığı soru "Askerler nerede, neden müdahale etmiyorlar?” oldu. Açıklanan AFAD gönüllü ve kadrolu personel sayılarının, bu denli geniş bir coğrafi alanda yeterli müdahale hızını sağlamadığı vatandaşın feryatlarından anlaşılmaktadır. Devletin en organize, en eğitimli, teçhizatı en iyi kurumunu önce şehir dışına sürmek, sonra da kışlalarda tutarak bir doğal afetin erken müdahalesinde hayati öneme haiz taze güçten mahrum bırakmak ne kadar doğrudur, tartışılmalıdır.