AYM 'hak ihlali' demişti: Zeytinburnu'nda patlama davasında son durum

İstanbul Zeytinburnu'nda 31 Ocak 2008 yılında meydana gelen ve 21 kişinin yaşamını yitirdiği patlamaya ilişkin 4 kişinin yargılandığı dava, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla yeniden görülmeye başlandı.

AA

İstanbul Zeytinburnu Davutpaşa'da bir iş merkezinde 21 kişinin öldüğü, 115 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin 4 sanığın yargılandığı davanın, Anayasa Mahkemesinin (AYM) "yaşam hakkının ihlal edildiği" yönündeki kararının ardından yeniden görülmesine başlandı.

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz sanıklar Rüstem Tekin, Feruz Kutsal, Hatice Küçükayvaz ve Şevket Yıldırım ile bir kısım katılanlar ve tarafların avukatları hazır bulundu.

Söz verilen katılanların avukatları, yeniden yargılamanın yapılmasını talep ederek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 23. maddesi kapsamında önceki hakimin tekrar bu davada görev alamayacağı görüşünü belirtti.

Cumhuriyet savcısı, AYM'nin kararı gözetilerek, CMK'nin 23/3 maddesi uyarınca önceki heyette yer alan mahkeme başkanının çekinmesine karar vermesini istedi.

Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, ara kararında, Anayasa Mahkemesince, Anayasanın 17. maddesindeki yaşam hakkının ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemeye gönderildiğini hatırlatarak, AYM'nin kararında belirttiği ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak amacıyla duruşma açıldığı belirtildi.

Kararda, CMK'nin 23/3 maddesi uyarınca önceki yargılamada görev yapan hakimin, aynı işte görev alamaz hükmünün bulunduğu anımsatılarak, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerçekleştirilecek yargılamada, önceki yargılamada başkan olarak görev yapan hakim Cüneyt Akdeniz'in yeniden görev yapmasının mümkün olmadığı kaydedildi.

Mahkeme, ara kararında, hakim Akdeniz'in CMK'nin 23/3 maddesi uyarınca davadan çekinmesine ve başka bir hakimin görevlendirilmesine hükmetti.

Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

"ADALETİN OLDUĞUNU BİLEREK..."

Duruşma sonrasında açıklama yapan müştekilerin avukatı Özlem Özkan, yaklaşık 15 senedir hukuk mücadelesi verdiklerini söyledi.

Bugün yeniden yargılama yapılmasının ilk aşamasında olduklarını bildiren Özkan, "Yeniden yargılama demek aslında bizce bütün sorumluların, tekrar mahkeme huzuruna ve sanık sandalyesine oturtulması demek" dedi.

Ölen Hüseyin Tayranoğlu'nun eşi Fadime Tayranoğlu da "Bir iş yerine gidip çalışıyorsam eğer o yerin güvenli bir yer olduğuna inanarak çalışayım. Adaletin olduğunu bilerek çalışayım. Bunun mücadelesini de sonuna kadar vereceğim" ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

Davutpaşa'da 5 katlı Emek İş Hanı'nda 31 Ocak 2008'de meydana gelen patlamada 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi yaralanmıştı.

Ruhsatsız havai fişek atölyesinde meydana geldiği belirtilen patlamayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Zeytinburnu Belediyesinden 5, bina sahibi 2 ve patlamanın olduğu atölyeden bir kişinin cezalandırılması istenmişti.

İddianamede, Zeytinburnu Belediyesinin 5 çalışanının "görevi kötüye kullanma" ve "taksirle öldürme", diğer 3 sanığın da "taksirle öldürme" suçunu işledikleri ifade edilmişti. Hakkında ek iddianame düzenlenerek, bu davanın sanıkları arasına katılan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış'ın da "görevi kötüye kullanma" ve "taksirle ölüme neden olma" suçlarından cezalandırılması talebinde bulunulmuştu.

Dönemin Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da Danıştay 1. Dairesinin, İçişleri Bakanlığının soruşturma izni vermemesi yönündeki kararını kaldırmasının ardından davaya dahil edilmişti. Aydın hakkında da "taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, Murat Aydın, Atakan Tanış ve iş yeri çalışanı Hasan Altay hakkında isnat edilen suçun yasal unsurları oluşmadığından ayrı ayrı beraat kararı verilmişti. Mahkeme, sanıklar Feruz Kutsal ile Rüstem Tekin'in "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 9'ar yıl hapis cezasına çarptırılmasına, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 7 yıl 6'şar aya düşürülmesine hükmetmişti.

Sanıklar Servet Kırna ile Şevket Yıldırım'ın "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçlarından 5'er yıl hapisle cezalandıran mahkeme, sanıkların duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 4 yıl 2'şer aya indirilmesine ve cezalarının günlüğü 20 liradan 30 bin 400 lira adli para cezasına çevrilmesine karar vermişti.

Mahkeme heyeti, olayın meydana geldiği binanın sahipleri Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkında da "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 6'şer yıl hapis cezası vermiş, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezayı 5'er yıla düşürmüştü.

Hatice Küçükakyüz'ün de "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan 3 yıl hapsine hükmeden mahkeme heyeti, sanığın duruşmalardaki iyi halini göz önüne alarak, cezanın 2 yıl 6 aya indirilmesine ve günlüğü 20 liradan 18 bin 200 lira adli para cezasına çevrilmesine karar vermişti.

Dosyanın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanıklar Murat Aydın, Atakan Tanış ve Hasan Altay hakkındaki "beraat" kararı ile Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkındaki "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" kararını onamıştı.

Feruz Kutsal, Rüstem Tekin, Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz hakkında ise "taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek" suçundan değil, "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılama yapılması gerektiğine hükmeden Yargıtay, kararı bozmuştu.

YARGITAY AŞAMASI

Yargıtay, Servet Kırna hakkında ise görevi bırakma süresi göz önüne alındığında hakkındaki suçlamanın zaman aşımına uğratılarak düşmesi gerektiğine hükmederek, dosyayı Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2019'daki kararında Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz'ü "ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma" suçundan birer yıl hapis cezasına çarptırarak, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarından dolayı cezalarının onar aya düşürülmesine karar vermişti.

Mahkeme, sanıklar Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal'a "görevi kötüye kullanma" suçundan ikişer yıl hapis cezası vererek, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarından dolayı cezalarını birer yıl sekizer aya indirmişti.

Şevket Yıldırım, Hatice Küçükakyüz, Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal'ın cezalarının 2 yıldan az süreli hapis cezaları olmalarını dikkate alan mahkeme, sanıkların daha önceden kasıtlı bir suçla mahkum edilmemiş olması, kişilik özellikleri itibarıyla yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması, basit bir araştırma ile tespit edilebilecek somut ve ölçülebilir zararın meydana gelmemesi sebebiyle cezalar yönünden hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını kararlaştırmıştı.

AYM KARARI

Müşteki avukatları, olay nedeniyle başlatılan ceza soruşturmasında bir kamu görevlisi hakkında zamanaşımından düşme, diğer bazı kamu görevlileri hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin 14 Şubat 2018'de Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna ve başvuruculara 1 milyon 200 bin lira manevi tazminatın ödenmesine karar vererek, yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğini Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.