AKP ve MHP’nin yapmak istediği değişiklik siyaset kulislerinde tartışma yarattı

Seçim yasası teklifi, “her siyasi partinin seçim bölgelerinde almış olduğu oy sayısının dikkate alınması” koşulu nedeniyle 2023 seçimlerinde siyasi partileri zorlayacak. Oranlarını artırmayı hedefleyen partiler, illerde “yüksek profilli adaylar” üzerine yoğunlaşacak. Bu nedenle partilerde “liste savaşları” yaşanacak.

Selda Güneysu

AKP ve MHP’nin Seçim Yasası önerisiyle milletvekili seçimleri için yapmak istediği değişiklikler siyaset kulislerine damga vurdu. Hem iktidar, hem de muhalefet cephesi “teklifin yasalaşması durumunda 2023 seçimlerindeki olası senaryolar üzerinden” değerlendirme yapıyor. Teklifin, en çok AKP ve MHP’ye yarayacağı belirtiliyor. Yasa teklifinin 2023’e etkileri şöyle anlatılıyor:

  • Aday profili: Baraj yüzde 7’ye indirilse de ittifak içinde yer alan her partinin, seçim çevrelerinde aldığı oylar, parlamentoya göndereceği milletvekilleri açısından önem taşıyor. Bu nedenle partilerin 2023’teki asıl önceliğinin “milletvekili aday listeleri” olacağına işaret ediliyor. Her partinin oy artırmak için “illerin önde gelen isimlerini aday göstermek isteyeceğine, liste savaşlarının yaşanacağına” işaret ediliyor. Kulislerde, “Bu teklif, ‘Ceketimi koysam seçilir’ dönemini sona erdiriyor” değerlendirmeleri yapılıyor. 
  • ‘Küçükler’ önemsizleşecek: “Artık oyların” ittifaklara dahil edilmemesi nedeniyle, “oy oranları düşük” partilerin “ittifaklar içinde yer almasının önemi kalmayacak.” Örneğin teklif, Millet İttifakı’na katılmak isteyen DEVA, Gelecek, DP ve SP’ye, kendi ad ve amblemleriyle seçimlere girdikleri takdirde, milletvekili çıkarabilmek için “o seçim bölgesinde birinci ya da ikinci parti olma” zorunluluğu getiriyor. “Küçük partilerin” ittifaklarda yer almalarının tek “avantajı” ise ülke seçim barajını geçmek olacak. 
  • ‘Artık oylar’ ne olacak?: Teklifte “artık oylar” da sandığa gömülüyor. Bir başka deyişle, teklif, “2018 öncesine dönüşü” getiriyor. Yüzde 10 barajını aşan siyasi partiler milletvekili çıkarma hakkını elde ediyor, D’Hondt sistemi uyarınca da “o seçim bölgelerinde aldıkları oy sayısı kadar” milletvekilini parlamentoya gönderebiliyordu. Bu teklif, seçimlerden birinci çıkacak olan siyasi partinin elini güçlendiriyor.
  • Muhalefetin iki seçeneği: Teklif ile “muhalefetin bundan sonra nasıl yol izleyeceği” de çok tartışılıyor. Teklifin, “muhalefetin önüne iki seçenek sunduğuna” işaret ediliyor. İlk seçenek, oy oranları düşük partilerin, oy oranı yüzde 7’nin üzerinde olan partilerin milletvekili aday listelerine girmeleri. 2018’de SP’li isimlerin CHP listelerinden, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ise İYİ Parti’nin listesinden aday olduğu gibi. İkinci seçenek ise “düşük profilli aday yöntemi.” Bu seçeneğe göre de örneğin DP, SP, DEVA ve Gelecek gibi siyasi partilerin Millet İttifakı içinde yer almaları durumunda, “seçim bölgelerine göre strateji yürütmesi” anlamına geliyor. Bu partilerin milletvekili çıkarabilmesi için “CHP ve İYİ Parti’nin bu partilerin adaylarına destek vermesi” gerekiyor. 

Anayasanın ihlali mi? Teklif, seçim kurulu başkanlarının kura ile belirlenmesinin de önünü açıyor. Bu durumun “anayasaya aykırı olup olmadığı” da tartışılıyor. Muhalefet kanadı, bu durumun “anayasayı ihlal anlamını taşıdığına” dikkat çekiyor. Bunun ayrıca “yetki aşımı” anlamına geldiği de vurgulanıyor.