SADAT, Kaftancıoğlu ve HDP... Siyaset ısınıyor, anketler ne diyor?

Seçim atmosferine girmeye başlarken siyasetin gündemi de sertleşiyor... Gezi Davası ile Canan Kaftancıoğlu hakkındaki kararlar ve HDP'nin kapatılma davasıyla Kılıçdaroğlu'nun 'SADAT baskını' ana gündem maddelerini oluştururken, yapılan son kamuoyu araştırmalarında dikkat çekici ayrıntılar göze çarpıyor.

Gizay Çelik

Türkiye’nin 2023 seçimlerine hızla ilerlediği şu günlerde son yargı kararları dikkat çekiciydi. Gezi Davası’ndaki skandal kararlar, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 3 davadan aldığı cezaları onamasıyla beraber siyaset yasağı kararı, HDP’nin kapatılma davası ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘SADAT baskını’ siyasetin gittikçe sertleşen ana gündemi oldu.

Seçim güvenliğine dair endişeler artarken geçen günlerde Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu’na destek için bulunduğu İstanbul’da sürpriz bir şekilde SADAT’ın merkezine gitti. Kılıçdaroğlu burada yaptığı açıklamada, "Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır ve Saray'dır" ifadelerini kullandı.

İktidarın giderek baskı ve cezalarla toplumu sindirme arayışı artarken anket çalışmaları da önemini koruyor. Sahadaki durumu, AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy ve Yöneylem Araştırma Koordinatörü Derya Kömürcü’yle konuştuk. İlk kez yapmış oldukları bir çalışmadan veri paylaşan Aksoy, “Bu pazar bir seçim olsa ve oy vereceğinizi ifade ettiğiniz parti seçime girmese kime oy verirsiniz” sorusunu kullanırız. En son çalışmamızda bu soruya AKP yanıtını verenlerin oranı yalnızca yüzde 4.2” dedi.

Kömürcü ise AKP ve MHP’ye oy verme eğiliminde olduğunu ifade eden seçmenlerin de yaklaşık olarak yüzde 20’si söz konusu kararların siyasi olduğunu, iktidarın muhalifleri cezalandırmaya çalıştığını düşündüğünü belirtti.

“İKTİDAR BLOKUNU 25 YIL SONRA SANDIKTA YENMİŞ BİR KADIN”

1) Gezi Davası, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na siyaset yasağı getiren karar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'SADAT baskını' ve HDP’nin kapatılma davasının akıbeti konularında seçmen ne düşünüyor?

E.A: “Bugüne baktığımızda iktidarda aşırı sağ refleksleri gösteren bir yapı var. Gezi Davası’nın sonuçları Sn. Kaftancıoğlu’na getirilen siyaset yasağı, HDP’nin kapatılma davası gibi gelişmelerin tamamı iktidarın seçime kadar süreçteki niyet beyanı. Gezi'ye karşı olan seçmenlerin bile itiraz hakkını kullanan insanların mahkûm edilmesine itiraz ettiğini görüyoruz. 

Kaftancıoğlu’na siyasi yasak getirilmesi de toplumun adalet duygusunu zedeleyen bir durum. İnsanlar siyasete baktığında iktidar blokunu 25 yıl sonra sandıkta yenmiş bir kadın siyasetçinin mahkeme kararları yoluyla siyasi yasaklı hale getirildiğini görüyor. Özellikle muhalif seçmen blokunda bu gelişme ciddi bir kaygı artışına neden oldu. 


Ertan Aksoy

PARTİ KAPATMALARI KONUSUNDA SEÇMEN TAVRI

HDP kuruluşundan bu yana destekçilerinin güçlü bağlarla bağlı olduğu fakat siyasi partiler içinde karşıtlık düzeyinin en yüksek olduğu parti. HDP seçmenin destek vermesi halinde siyasal sonuçların nasıl değişeceği deneyimi 2019 yılında gerçekleştiği için hafızalarda çok taze. Davanın açılması ile birlikte seçim öncesi HDP’nin etkisiz hale getirilmesi ihtimali başta muhalif seçmen olmak üzere geniş kesimlerde kaygıyı besleyen başka bir durum. Ayrıca belirtmek gerekir ki sağda veya solda olması fark etmeksizin parti kapatmalarını antidemokratik bulan demokrasiyi içselleştirmiş seçmen grupları da fazlasıyla bu ihtimal karşısında tedirgin. 

AKSOY: SANDIK GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATACAK HER İHTİMAL İŞARET EDİLMİŞ OLDU

CHP lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'SADAT baskınını' özellikle sandık güvenliği özelinde tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Kaftancıoğlu yakın siyasi tarih içindeki en güçlü sandık örgütlenmesini gerçekleştirmişti. Sandık örgütlenmesi ile o kadar özdeşleşti ki aday belirme sürecindeki verdiği katkılar, aldığı inisiyatifler bile konuşulmadı. Bu nedenle Kaftancıoğlu’nun sandık örgütlenmesi çalışması sadece bir seçim günü organizasyon kapasitesi tartışması değil. Aynı zamanda seçmenin önemli bir bölümünde oyların güvende olacağına dair de bir moral üstünlük durumuydu. Şimdi bu moral üstünlük hali bir miktar zedelendi. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu’nun SADAT işaretinin tabandaki tansiyonu artırdığını net olarak görüyoruz. Olası bir sandık güvenliğini riske atacak her ihtimal şimdiden işaret edilmiş oldu, buna SADAT da dahil.”

“AKP VE MHP SEÇMENİN YÜZDE 20’Sİ KARARLARIN SİYASİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR”

D.K: “Seçmenin çekirdek AKP-MHP seçmeni olarak nitelendirebileceğimiz kısmı dışında kalan kayda değer çoğunluğu Türkiye’de hukukun siyasallaştığını, söz konusu davalarda alınan kararların hukuki gerekçelerden çok siyasi saiklerle alındığını düşünüyor. Araştırmalarımızda hangi gündem maddesini sorgularsak sorgulayalım seçmenlerin yaklaşık üçte biri iktidarın o konudaki görüşünü savunurken üçte ikiye yakın bir çoğunluk iktidar söylemine daha eleştirel yaklaşıyor ve muhalefetin iddialarını destekleme eğiliminde oluyor. Hem Gezi Davası kararları hem de Canan Kaftancıoğlu’na getirilen siyasi yasak konusunda da durum böyle. Dahası, önümüzdeki pazar seçim olsa AKP ve MHP’ye oy verme eğiliminde olduğunu ifade eden seçmenlerin de yaklaşık olarak yüzde 20’si söz konusu kararların siyasi olduğunu, iktidarın muhalifleri cezalandırmaya çalıştığını düşünüyor.”

2) Bütün bu yargı hamleleri iktidarın seçime giderken baskıyı artıracağı yönünde mesaj olarak yorumlanabilir mi? Seçmen seçim güvenliğiyle ilgili endişe taşıyor mu?

E.A: “Seçim güvenliğine dair her tartışmanın karşılık bulma, kaygıyı artırma potansiyeli her zaman yüksektir. Yerel seçimlere giderken 'zaten oylarımız çalınacak' duygusu olmasa İstanbul’da muhalefet ilk seçimde daha büyük bir oy farkı ile kazanabilirdi. Keza ikinci seçime muhalif seçmende bu düzeyde katılımın yoğun olması ilk seçimin iptali ile oluşan öfkenin yanında oyunun güvende olacağına dair emin olma halinin de etkisi vardı. Bu nedenle önümüzdeki seçime başta muhalefete destek veren seçmen olmak üzere katılımın ne düzeyde olacağını yine sandık güvenliğine dair görüşler belirleyecek. Mahkeme kararlarındaki izahı zor sonuçlar, iktidarın gerilimi tırmandırması hali seçmende bu kaygıyı yeniden tetikledi. Özetle henüz o boyutta değil ama ciddi bir endişeye dönüşme potansiyeli var.”


Derya Kömürcü

YÜZDE 55’TEN FAZLASI SEÇİMİN GÜVENLİĞİNDEN ENDİŞELİ

D.K: “Baskının artacağı, muhalefet alanının olabildiğince daraltılacağı çok açık görülüyor. Tam da bu yüzden bu tür gelişmelere karşı her şey olup bittikten sonra değil, daha olmadan müdahale edebilmenin yollarını aramak gerekir. Önümüzde HDP’ye yönelik kapatma davası duruyor. Yokmuş gibi davranmanın kimseye bir faydası olmayacaktır. 

Seçmen için seçim güvenliği en önemli konuların başında geliyor. Ne yazık ki seçmenlerin yüzde 55’ten fazlası seçimin güvenli ve adil bir biçimde gerçekleştirileceğine inanmıyor. Seçim güvenliğiyle ilgili bir sorun olacağını düşünmeyenlerin oranı yüzde 45’in altında ve bunların önemli bir kısmı Cumhur İttifakı seçmeni. 

SEÇMENİN CUMHURBAŞKANI ADAYI KRİTERİ 

Seçmenlerin ideal cumhurbaşkanı adayı tarifi içindeki en dikkat çekici kriterlerden biri, 'kullandığım oya sahip çıkacak bir cumhurbaşkanı adayı' olarak ifade ediliyor.  Dolayısıyla, evet seçim güvenliğiyle ilgili ciddi bir endişe var ve söz konusu yargı kararları bu endişeyi daha da artırıyor. Özellikle muhalif seçmenler HDP’nin kapatılacağına artık neredeyse garanti gözüyle bakar oldular. Muhalefet partilerinin seçim güvenliğiyle ilgili ortak çalışmasının ve en son SADAT’la ilgili açıklamaların yansımalarını önümüzdeki aylarda ölçme şansı bulacağız.”

AKSOY: MUHALEFETİ DESTEKLEYEN SEÇMEN ORANI YÜZDE 56.9’A ÇIKIYOR

3) Son seçim anketlerinde ittifakların oy durumuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

E.A: “İktidar bloku eski ezberden yola çıkarak gerilim, kutuplaşma siyaseti üzerinden seçmen konsolidasyonu yaratmaya çalışıyor. Fakat bu kez eski ezber çalışmıyor. Büyükelçilerin sınır dışı edileceğinin açıklanması bile istenilen etkiyi yaratmamıştı. AKP’nin oyu uzun süredir yüzde 30. Daha önemlisi ne yaparsa yapsın yüzde 31 olmuyor. Bizim son ölçümümüze göre AKP+MHP toplamı yüzde 38.2’ye denk geliyor. Buna karşılık CHP+İYİ Parti toplamı yüzde 42.3’e denk geliyor. Üzerine 6’lı Masa’nın diğer bileşenlerinin toplam oyu olan yüzde 4.2’yi eklediğinizde fark açılıyor. Muhalif blokla herhangi bir kurumsal iş birliği olmasa da seçmeninin net muhalif bloktan yana olduğu, HDP’nin yüzde 10.4’lük oy oranını eklediğinizde toplam muhalefeti destekleyen seçmen oranı yüzde 56.9’a çıkıyor. Bu ciddi bir oran. 

“AKP YANITINI VERENLERİN ORANI YALNIZCA YÜZDE 4.2”

Fakat elimizdeki bu düzeyde öneme sahip olduğunu düşündüğüm başka bir veriyi de ilk kez sizin vasıtanız ile paylaşmış olayım. Oy geçiş potansiyellerini anlamak için “Bu pazar bir seçim olsa ve oy vereceğinizi ifade ettiğiniz parti seçime girmese kime oy verirsiniz” sorusunu kullanırız. En son çalışmamızda bu soruya AKP yanıtını verenlerin oranı yalnızca yüzde 4.2. Tüm bu sonuçlar bize seçmende kaygıyı, korkuyu değil umudu yükseltenin seçimi kazanacağını gösteriyor.”

KÖMÜRCÜ: AKP 2002’DE İKTİDARA GELDİĞİ OY ORANININ GERİSİNDE

D.K: “Son üç, dört aydır partilerin oy oranlarının belirli bir dengeye oturduğu görülüyor. Öncesinde AKP ve MHP oyların küçük ama istikrarlı bir gerileme gözlemliyorduk. Bu küçük kayıplar ay ay toplandığında sonunda anlamlı bir kayba işaret ediyordu. Ancak son birkaç ayda hem iktidarın oylarındaki düşüş hem de muhalefetin oylarındaki artış durmuş görünüyor. Bugün AKP 2002’de iktidara geldiği oy oranının gerisine düşmüş durumda, ancak bundan daha radikal bir çözülmenin yaşanabilmesi için iktidarın başarısızlıklarının yanında muhalefetin toplumun sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerini seçmenlere aktarabiliyor olması gerekiyor. Seçime kadar olan sürede iktidarın oy oranında şu an geldiğimiz noktadan daha ciddi bir gerileme olacaksa muhalefetin bundan sonra yapacağı hamlelerin başarılı olması durumunda olacaktır.”