Prof. Dr. Selçuk Şirin, ülkenin sorunlarına dikkat çekti: 'Öncelik adalet olmalı'
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekip çözüm yollarını anlatan Şirin, “Eğitim tek başına ülkeyi kalkındıramaz. Önce adalet sağlanmalı” dedi. Şirin, “1 Milyon Kitap” projesini de anlattı.
Fotoğraf: Vedat Arık
Akademik çalışmalarına ABD’de New York Üniversitesi’nde devam eden yazar ve araştırmacı Prof. Dr. Selçuk Şirin, Türkiye’nin kangren haline gelmiş sorunlarına “Ya Adalet Ya Sefalet” adlı kitabıyla dikkat çekti.
Kitapta sorunların çözümü için önerilerini de sıralayan Şirin, yaşama geçirdiği “1 Milyon Kitap Projesi” ile de kitaba erişemeyen milyonlarca çocuğa dokunabilmeyi amaçlıyor.
Şirin ile hem projelerini hem de gündemi konuştuk.
YEDİ SOMUT ÖNERİ
- Türkiye’nin nasıl bir değişime ihtiyacı var?
Yeni kitabımın başlığı “Ya Adalet Ya Sefalet”. Bunun çok özel bir nedeni var. Çünkü eğitim tek başına bir ülkeyi kalkındıramaz. “Eğitim şart” sözünün de zihinsel tembellikten başka bir anlamı yok benim için. Bir ülkenin kalkınabilmesi için en önemli şey adalet, yani kurallar toplumu olmak. Adil rekabet, adalet, hakkaniyet olmadan bir toplum kalkınamıyor. Adalet olduktan sonra eğitim bir anlam ifade ediyor. Kitabımda da Türkiye’ye dair yedi meseleyi ele aldım. Bunlar: istihdam, barınma, sağlık, eğitim, çevre, toplumsal güven ve mutluluk ile huzur. Kitapta, her bir sorunu yaşayan gerçek insan hikâyeleri ile bunlara getirdiğim çözümler yer alıyor. Çözümleri bulurken, geçmişte bu sorunu çözdüysek ne yaptığımıza baktım. Bir de dünyada bu soruna diğer ülkelerin yaklaşımlarını inceledim. Eğitim için de yedi somut öneride bulundum. Toplumumuz bence adaletin değerini son yıllarda daha iyi anladı. Yapmamız gereken Türkiye’nin kurum ve kurallarıyla işleyen demokratik bir süreci hayata geçirmek.
"SON SIRALARDAYIZ"
- Türkiye’nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaklaşık 30 yıldır yurtdışında yaşıyorum. Eskiden Türkiye’ye ziyarete geldiğimde sinema, tiyatro, romanlar ya da felsefe konuşulurdu. Belki sohbetin bir bölümünde “Ne olacak memleketin hali” diye sorulurdu. Şimdi ilk soru bu: “Ne olacak memleketin hali?” Çok kıymetli bir soru. Bir bilim insanı olduğum için kuramsal ve sistematik yaklaşmayı seviyorum. Bir ülkenin halini anlamak için neye bakarız? Bir ülkenin nerede olduğunu anlayabilmemiz için yedi kriter var. Kitabımda da bunları anlatıyorum. Bu kriterlere baktığımız zaman veriler Türkiye’nin halinin içler acısı olduğunu gösteriyor. Kitabımda da yer alan onlarca verinin ortak sonucu bir iki alan dışında her alanda ya sonuncuyuz ya da son sıralardayız. Türkiye’nin hali iyi değil ve bunu herkes biliyor.
- Kitabınızda temel sorunlardan çözüm önerilerinden bahsediyorsunuz.
Kapitalist bir düzende yaşadığımız için en önemli sorun istihdam yani işsizlik olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de istihdama katılma yaşındaki nüfusun yalnızca yüzde 45’i çalışıyor. Nüfusun neredeyse 4’te 1’i çalışıyor. Böyle bir çalışmayla bir ülke kalkınamaz. Genç insanları istihdama katmalısınız. Ancak Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki her üç gençten biri ne işte ne okulda ne de kursta. Boşta geziyor. Ben onlara ev genci diyorum. 5-6 milyona ulaşan sayıları var. Norveç nüfusu kadar bir genç kuşak evde oturuyor. Ancak eğitim de almış.
"GENÇLERİMİZ GİDİYOR"
- “Gençler iş beğenmiyor” tezine katılıyor musunuz?
Belli bir alanda uzmanlaşmış, eğitim almış kişilerden kuryelik, garsonluk yapması bekleniyor. O zaman bu kişilere neden eğitim verildi? Evet, garsonluk yaparak insanca bir hayat yaşanabilir. Bunun mümkün olduğu ülkeler var ancak Türkiye’de bu mümkün değil. Bu işlerden kazanılan para temel ihtiyaçları karşılamaya ancak yetiyor. Ayrıca garson olarak iş bulmak öyle kolay değil. “İş beğenmiyorlar” argümanı ciddiye alınmamalı. İş beğenmiyor olsalar, yurtdışına gidip iş bulmazlar. New York’ta özellikle son birkaç yıldır garson en çok Türkiye’den geliyor. Orada garsonluk yapıp burada yapmıyorsa sorgulanması gereken gençler değil.
‘ROBIN HOOD’ PROJESİ
- “1 Milyon Kitap” projesini bize anlatır mısınız?
Türkiye’de her yıl doğan yaklaşık 1.3 milyon çocuk için yürüttüğümüz bir proje. Üç yıl önce hayata geçirdik. Çocuklar doğduğunda iki gruba ayrılıyor. Birinci grupta yaklaşık yüzde 20’lik bir kısım yer alıyor. Bu grubun doğduğu evde bir kitaplık var. Bu çocuk okula başlayana kadar kelime haznesini geliştiriyor. Okula gittiklerinde hem kendilerini ifade edebiliyorlar hem de öğretmenlerini anlıyorlar. Fakat 1 milyon çocuk kitapla tanışmıyor. Kitapla ancak okula gittiği gün tanışıyor. Aradaki bu 6-7 yıllık makası kapatmadan, başta eğitim olmak üzere, hiçbir sorunu çözemeyiz.
- Bu makası kapatmak için ne yapmak gerekir?
Bunun için bir “Robin Hood” projesi başlattık. 12 kitaplık bir kitap setini ihtiyacı olanlara ulaştırıyoruz. Dağıttığımız bu kitapların altısını ben yazdım. Altısını da hepinizin tanıdığı Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Ahmet Güneştekin, Gülben Ergen, Prof. Dr. Yankı Yazgan ve Doğa Rutkay hazırladı.
AMAÇ 1 MİLYON KİTAP
- “1 Milyon Kitap” projesine destek olmak isteyenler ne yapmalı?
“1 Milyon Kitap Projesi”nin amacı birinci gruba kitap satıp oradan elde ettiği gelirle ikinci gruba ücretsiz kitap dağıtmak. “1milyonkitap.com” adresine girdiğinizde bütçeniz uygunsa kitap alıp destek oluyorsunuz. Eğer bütçeniz uygun değilse bize bilgilerinizi bırakıyorsunuz. Şu ana kadar bu şekilde 700 bin kitap dağıtıldı. Ressam Devrim Erbil de 150 serigrafi eserini bize bağışladı. Bunlar da şu anda bizim internet sitemizde satılıyor. Her bir eser satışından elde edilen gelirin tamamıyla ücretsiz kitap dağıtıyoruz. Bu yıl içerisinde 1 milyona ulaşmayı hedefliyoruz.
DUYGULANDIRAN ZİYARET
Selçuk Şirin’in emekli öğretmen babası Ali Şirin Cumhuriyet’i ziyaret etti. 58 yıllık Cumhuriyet okuru olan Ali Şirin, Cumhuriyet Müzesi’ne yaptığı ziyarette duygulanarak şu mesajı verdi: “Müzeyi gezip Nadir Nadi’nin makamını gördüğümde yüz yıl önceye gittim. Çok hüzünlendim. İyi ki varmış. Dünya literatüründe yüz yıllık gazetelerin ilk 10’una giren Cumhuriyet Gazetesi’nin müzesini gezmek beni onurlandırdı, şeref duydum. Cumhuriyet’te çalışan küçükten büyüğe bütün yöneticilerin ilgisine teşekkür eder saygı ve sevgilerimi sunarım.”