Ertan Aksoy değerlendirdi: Kılıçdaroğlu'nun adaylık açıklaması anketleri nasıl etkiledi?
AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...
cumhuriyet.com.tr20 yıllık bir iktidarı geride bırakacağımız aylara girmiş bulunmaktayız. Şüphesiz ki kalan günler kolay geçmeyecek. Gerek muhalefet bloğunun kendi içindeki dinamikler gerekse iktidarın bile isteye yaratacağı iç ve dış gerilimler bizim için birer sabır imtihanı gibi olacak.
Uzun süredir seçmenin büyük bölümünün görüşünü belirlediğini ve buna bağlı kaldığını görüyoruz.
Devasa kamu bütçeleri ile hayata geçirilen projeler iktidarda maksimum 4-5 puan artış yaratırken milyonlarca insanımızın yaşamını etkileyen deprem ve bunun karşısındaki organizasyonsuzluk hali 2-3 puan kaybettirebiliyor. Özetle seçmen çoktandır kararını verdi diyebiliriz.
Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı bloklarını oluşturan partilerin seçmenleri toplamda birbirine yakın oranları oluşturuyor. Bu nedenle HDP seçmeni kimden yana tavır alırsa seçimi o kazanacak. Yine araştırmalar bize gösteriyor ki HDP seçmeni CHP lideri Kılıçdaroğlu’na oy vermekte uzun süredir kararlı. Buna dair somut örnek vermek isterim. Henüz Millet İttifakı’nın adayı kesinleşmemişken “Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan aday olsa kime oy verirsiniz?” sorusunda CHP seçmeninin %74’ü Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini belirtirken HDP seçmeninin %84’ü Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini belirtiyordu.
CHP seçmeninin küçük bir grubu diğer potansiyel iki adaya dair tercihi nedeniyle mesafeliyken HDP seçmeni görece daha kararlıydı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması ile birlikte CHP seçmenindeki destek %92’ye çıktı. Kampanya ile birlikte daha da artacağını düşünüyorum.
Adaylığın açıklandığı sürece giderken toplum olarak epeydir unuttuğumuz bir süreci yeniden hatırladık. O süreç siyasi müzakere idi. İYİ Parti’nin masadan kalkma ihtimalinin doğması ile birlikte herkesin ne olduğunu anlamakta zorlandığı bir süreç başladı. Oysaki olan çok açıktı. Türkiye daha o dakika itibarıyla normalleşiyordu. Talimata dayalı siyaset bitiyor müzakere ve anlaşmaya dayalı siyaset başlıyordu. 20 yıllık iktidarın ardından ülkede çıkan orman yangını bile “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” söndürüldüğü için kurumlar ve siyasal müzakereler unutulmuştu. Millet İttifakı daha iktidara gelmeden normalleşmenin izlerini toplumun önüne koymuş oldu.
Hatırlayacağınız üzere adayın açıklandığı an, başta İYİ Parti lideri Meral Akşener olmak üzere liderlerin yüzlerinin asık olduğuna dair analizler yapıldı.
Havuz medyasında ise liderlerin yüz çizgilerinde kendi adlarına umut arayan çaresizlik hakimdi. Oysaki yine unutulan bir şey vardı ki müzakerelerde herkes karşılıklı taviz verir. Çok doğal ki sağlıklı bir müzakerenin sonunda kimsenin tüm istekleri olmaz herkesin biraz istediği biraz da istemediği ile kalkılır. Bu müzakere de böyle bitti.
Sonuç olarak Millet İttifakı anlaştı ve adayını açıkladı. Geliştirilen formül sayesinde Millet İttifakı bileşenlerinde kimse kendisini çemberin tam merkezinde hissetmezken kimse kendini çemberin dışında da hissetmedi. Bu sayede 2021 yılındaki orman yangınlarının ardından Erdoğan’ın önüne geçen Kılıçdaroğlu adaylığının açıklanmasıyla birlikte farkı daha da açtı. Gelin beraber ne kadar açtığına ve daha ne kadar açabileceğine birlikte bakalım.
KARARSIZLAR DAĞITILDIKTAN SONRA
KARARSIZLAR DAĞITILMADAN ÖNCE
Geçtiğimiz hafta yaptığımız ölçümde aradaki farkın %11,2’ye kadar çıktığını gördük. Başlangıç için çok iyi fark. Henüz liderler ve belediye başkanları sahaya inmedi. Henüz Ortak Mutabakat Metni tüm bileşenler tarafından savunulmaya başlanmadı. Henüz HDP aday ile bir araya gelip desteğini açıklamadı. Henüz barışçıl, pozitif bir kampanya başlamadı. Özetle henüz daha alabileceğimiz oyun gerisindeyiz. Farkın yakın zamanda daha çok açılacağına inanıyorum.
Eşit, adil, barış içinde bir toplumu inşa etme sorumluluğunu üstlenmeye çok yakınız. Heyecanlanmak için çok nedenimiz, rehavete kapılmamak için büyük bir sorumluluğumuz var.
Ertan Aksoy