Erdoğan’ın türban serbestisi konusundaki ‘halk oylaması’ çağrısının perde arkası: ‘CHP’yi köşeye sıkıştıracak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “türban serbestisi” ile ilgili anayasa değişikliği teklifinde “referandum” çağrısında bulunmuştu. AKP’li kaynaklara göre “Erdoğan, CHP’nin samimi olmadığını düşünüyor.” Kaynaklar, “CHP ‘hayır’ derse Erdoğan meydanlarda yurttaşlara bunu anlatır” diyor.

Selda Güneysu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “türban serbestisi” ile ilgili anayasa değişikliği teklifinde “referandum” çağrısında bulunmasının perde arkasında “CHP’yi tuzağa çekmek amacının yattığı” belirtiliyor. 

Erdoğan, önceki gün, Malatya’da, “türban serbestisi” ile ilgili partisinin hazırladığı anayasa değişiklik teklifine ilişkin “Başörtüsü konusundaki anayasa değişikliğini Meclis’e gönderdik. Sapkın akımlara karşı ailenin de korunmasını içeren bir anayasa değişikliğinin hazırlığına başladı. Kabul edilirse önemli bir kazanım olmuş olacak. Şunu da yapabiliriz: Sıkıyorsa gel, referanduma gidelim. Parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin” çıkışında bulunmuştu.

Erdoğan’ın bu çıkışının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a, “Macaristan Başbakanı Viktor Orban” benzetmesinde bulunarak “Tek parti döneminde bile kadının kılık kıyafetiyle uğraşılmamıştır. Bizim söylediğimiz kanun teklifi bu felsefeyi taşıyor” diyerek CHP’nin yasa teklifine destek vermesini istemişti. 

AKP kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Erdoğan bu çıkışı ile CHP’yi “samimiyet testine tabi tutmak” istiyor. CHP’nin, “başörtüsü teklifinde samimi olmadığını” düşünen Erdoğan’ın, “yurttaşlar nezdinde de CHP’nin başörtüsü teklifinde samimi olmadığını, LGBTİ+ düzenlemesini bahane ederek başörtüsü değişikliğine hayır diyeceğini kanıtlamak istediği” belirtiliyor. 

"360’A DESTEK VERİN"

AKP’li kaynaklar, Erdoğan’ın “referandum” çıkışıyla birlikte CHP’yi “Meclis’te de test etmek istediğini” kaydediyor. AKP’ye göre CHP, “anayasa değişikliği teklifini referanduma götürebilmek için de onay vermeyecek.” Söz konusu anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için parlamentoda 360 milletvekilinin “evet” oyu vermesi gerekiyor. Değişikliğin doğrudan TBMM’de kabul edilebilmesi için de 400 milletvekilinin onayı şart.

AKP’li kaynaklar, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Biz diyoruz ki ‘Madem AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği teklifine onay vermek istemiyorsunuz. O zaman hakem halk olsun. Başörtüsü konusunda samimi olduğunuzu ifade ediyorsanız, gelin 400 milletvekili ile değişikliği doğrudan TBMM’den geçirmek yerine halkın oyuna gidelim. Cesaretiniz varsa, 360 için destek verin. Halk ne derse o olsun. Ailenin korunmasını da içeren anayasa değişikliği teklifine CHP neden ‘hayır’ diyecek? Bunu Türk halkına nasıl anlatacak?” 

"MEYDANDA ANLATIRIZ"

AKP kanadı, seçimlere az bir zaman kala CHP’nin anayasa değişikliği teklifine “hayır” demesi durumunda Erdoğan’ın, meydanlarda bu durumu yurttaşlara anlatacağına da dikkat çekiyor. AKP’de, “Kılıçdaroğlu, daha önce çözümlenmiş bir konuyu yeniden gündeme getiriyor. Sonra ‘Gelin, teklifimize destek verin’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘Madem bu kadar başörtüsü ile ilgili kaygıların var, gel sen bize destek ver, bunu anayasal güvence altına alalım.’ Kılıçdaroğlu’nun, bu değişiklik teklifine ‘hayır’ demesi durumunda, bunu elbette meydanlarda halka anlatırız. Madem daha önce Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığın başörtüsü serbestisinde bugün samimisin, yurttaşlarla helalleşmek istiyorsun, o zaman ‘hayır’ın gerekçesini de anlat. Biz de halka neden hayır dediğini anlatalım” yorumları yapılıyor.

KILIÇDAROĞLU: "BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI BEN KALDIRDIM"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, üniversitelerde türban serbestisi için “Şimdi ‘Başörtüsü yasağını biz kaldırdık’ diyorlar ama hikâye. Yasağı kaldıran bu kardeşinizdir” açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu önceki akşam yerel bir TV kanalında katıldığı programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, türban serbestisi için şunları söyledi: “Yusuf Ziya Özcan o dönem YÖK başkanıydı. Ben de yeni genel başkan olmuştum. Üniversiteler kız öğrenci alınmıyor. Bunlar da hükümetti, sesleri bile çıkmıyordu. Özcan’a dedim ki ‘Niye bu kız öğrencileri almıyorsunuz?’. ‘Siz karşısınız’ dedi. ‘Hayır biz karşı değiliz’ dedim. ‘O zaman ben yarın sabah alıyorum’ dedi. Alın, niye almıyorsunuz. Alındı. Sayın Abdullah Gül de gayet yakından bilir bu telefon görüşmesini. Bunu propaganda aracı olarak hiç kullanmadım.”