Vermeer resimleri Amsterdam’da toplanıyor

Hollanda’nın 17. yüzyıldaki en önemli ressamlarından birisi olan Johannes Vermeer’in dünyaya dağılmış 35 eseri Hollanda’da bir sergide ilk kez bir araya geliyor. “Sütçü Kız”, “İnci Küpeli Kız” gibi sanatçının tüm tablolarını bir araya getirecek sergi, önümüzdeki yılın başlarında Rambrant’ın eserlerinin bulunduğu Amsterdam Devlet Müzesi’nde açılacak.

Mehmet Emin Alkanlar/ Hollanda(Rotterdam)

Devlet Müzesi ile birlikte Lahey’deki Mauritshuis Müzesi, serginin gerçekleşebilmesi için ABD, İrlanda, Almanya müzeleri ile işbirliği yapıyor. Sergide bugüne kadar Hollanda’da hiç görülmemiş Vermeer eserleri de gün yüzüne çıkmış olacak.

DÖNEMİNİN DEVRİMCİ RESSAMI

Hollanda, tarihinin 1585-1702 yıllarını kapsayan dönemi Altın Çağ olarak bilinir. Bu dönemde Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar deniz aşırı bölgelerde pek çok sömürgeler oluşturdu. Bilim, ticaret ve sanat dallarında dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. Bu dönem, 1585’te Anvers’in İspanya’nın eline geçmesi sonucu güneydeki zengin Protestan tüccarlar ve aydınların kuzeye sığınmalarıyla başladı. İspanya’daki Engizisyon’dan kaçan Sefarad Yahudileri, Fransa’dan kaçan Protestan Huguenotlar da Hollanda’ya sığındılar. Böylece Avrupa’nın en zengin ve aydın insanları Hollanda topraklarında bir araya geldiler.

Bu dönemde Hollanda’nın hemen her şehrinde önemli sanatçılar, özellikle ressamlar yetişti. Bunların en tanınmışları Rambrand, Vermeer, Rubens, Frans Hals gibi ressamlardır.

Barok resim sanatının ışık ustası Vermeer, doğduğu 1632’den öldüğü 1675’e kadar yaşamının tamamını Delft şehrinde geçirmiş, geçimini resim ve sanat eseri ticaretiyle sağlamış. “Işığın Efendisi” lakabıyla anılan Vermeer, gerçekten de resimlerindeki ışık uygulamalarıyla olağanüstü bir ressam olarak tanınır.

Vermeer’i diğer barok dönemi ressamlarından ayıran en önemli özellik, sıradan insanları çizmesidir. En önemli tabloları olan İnci Küpeli Kız, Sütçü Kız, Kırmızı Şapkalı Kadın gibi eserlerindekiler, o dönemin orta sınıfından insanlardı.

Johannes ilk iki resmi hariç diğer resimlerinde gündelik yaşamdan insanları çizerken barok dönem ressamları genelde aristokrasinin, kraliyetin beğeneceği ve seçeceği konuları işleyen sanatçılardı. Barok döneminin bu ressamları zenginleri, sarayı ve elbetteki o dönem çok güçlü Hıristiyanlık inanışı nedeniyle, İncil referanslı hayali dini resimler yapmaktaydılar. Günlük yaşamdaki sıradan insanları çizen Vermeer, döneminin gerçek tanıklarındandı ve kendisini o yıllardaki kalıpların dışına çıkma cesareti göstermiş bir devrimciydi.

DELFT ŞEHRİ...

Vermeer’in yaşamının tamamını geçirdiği Delft, bir kraliyet şehriydi. Hollanda’nın kurucusu Willem van Oranje, Vermeer’den 50 yıl öncesinde bu şehirde yaşamış ve uğradığı suikast sonucu yine bu şehirde hayatı son bulmuştu. Mezarı bu şehirdeki Nieuwekerk isimli kilisededir. Soyadı, günümüze kadar gelen turuncu kraliyet renginin nereden geldiğini de açıklıyor. Yolunuz bu minik kraliyet şehrine düşerse, İznik çinilerindeki renge yakın Delft mavisi ile yapılan porselen el işçiliği ve müzelerini ziyaret etmenizi öneririm.

Ayrıca bir bisiklet kiralayarak, ünlü pedal çevirme güzergâhını takip edip en önemli yerleri görme şansınız olur. Bisiklete binmek istemiyorsanız, şehir size yaklaşık aynı yerleri görebileceğiniz tekne turu olanağı sunmakta. Önemli bir tavsiye de, şehirde bulunan Het Vliegende Vos Oteli’nde konaklama şansını zorlamanız. İsmi Uçan Tilki olarak çevrilebilecek bu otel, Vermeer’in doğduğu evdir aynı zamanda.

Bozulmamış yapısıyla Delft şehrinin tüm sokaklarında Hollanda’nın kurucu lideri Willem van Oranje ve ressam Johannes Vermeer’in ruhunun dolaştığını hissedersiniz. Şehirde yapacağınız bir diğer etkinlik de Vermeer’in baş ressam olarak çalıştığı ve eserlerinin bir kısmını yaptığı Vermeer Centrum’a ziyaret olmalı.

Vermeer, 1660 yılında yaptığı “Delft’ten Görünüm” tablosunda, nehir kenarından şehrin genel yapısını tuvale işlemiş. Bir gün bu şehre gittiğinizde Vermeer’in 360 yıl önce çizdiği kiliselerin, caddelerin, kanalların şaşırtıcı biçimde hiç değişmeden durduğunu, insanların büyük bir saygıyla tarihi nasıl koruduklarını şaşırarak görecek ve duygulanacaksınız...


m.e.alkanlar@gmail.com