Usta oyuncu Erkan Can, Gemlik Film Festivali’nin direktörlüğünü üstleniyor
17-20 Ekim tarihleri arasında yapılacak 3. Gemlik Film Festivali’nin Koordinatörü Erkan Can ve festivalin kısa film jüri başkanı Serdar Akar’la, sinema, tiyatro ve festival üzerine konuştuk.
Öznur Oğraş ÇolakBu yıl, Türk sinemasının unutulmaz ustalarından Eşref Kolçak anısına düzenlenen 3. Gemlik Film Festivali için geri sayım başladı. Yeşilçam’dan günümüze film gösterimlerine yer verilecek festivalde, ödüllü kısa film yarışması, sinema söyleşileri, konserler ve sergiler de yer alacak.
Koordinatörlüğünü sanatçı Erkan Can’ın yapacağı festivalin kısa film jüri başkanlığını yönetmen Serdar Akar üstleniyor.
Erkan Can ve Serdar Akar ile sanat ve festival üzerine konuştuk.
Bir Bursalı olarak, bu yıl Gemlik Film Festivali’nin koordinatörlüğünü üstleneceksiniz. Bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Can: Her alanda, her departmanda çalışıp elimizden geleni yaparız çünkü benim çocukluğum Gemlik Körfezi’nde geçti. Bildiğiniz üzere Bursalıyım. Gemlik, Bursa’nın çok değerli bir bölgesi. Gemlik Film Festivali daha önce yapılması gereken bir festivaldi fakat geç kalmış sayılmayız. Festival için çok heyecanlıyım tabii ki güzel şeyler olacağını biliyorum. Geçen sene çok güzeldi, çok iyi kısa filmler başvurdu, bu sene de öyle olacak. Festivale yoğun bir talep var ve filmler seyrediliyor. Hedefimiz, Gemlik Film Festivali’ni devam ettirmek ve bizden sonraki kuşakların da bunu sürdürmesini sağlamak. Bu niyetle kültür sanat dünyasında güzel bir adım attığımızı düşünüyorum.
Festivalde filmseverleri neler bekliyor?
Can: Oldukça güzel kısa filmler ve Türk sinemasından önemli filmleri oynatacağız. Biraz da sürpriz olsun ama etkileyici bir program hazırladık.
‘KARAVAN TİYATRO’
Tiyatroda yeni bir oyun projeniz olacak mı?
Can: Tiyatroda yeni bir oyun projem var. Ben oynamıyorum fakat “karavan tiyatro” diye bir konsept hazırladım. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden mezun olan Bilal Çatalçekiç oynuyor. Karavanın önünde, geleneksel Türk tiyatrosunun dekoru olan iki paravan önünde oynanan bir Sait Faik hikâyesi. Bu paravana aynı zamanda “yeni dünya” adı da veriliyor. Ben sahneye koydum, Bilal de oynuyor. Ben de ara sıra onunla turnelere gidip oyun sonrası söyleşilere katılıyorum. İkinci ve üçüncü projelerimiz de yine karavan tiyatro önünde oynanacak. Başka oyunlar da ortaya koyacağız, onlarda ben de oynayacağım. Kışın da aynı konsepti salona taşıyarak yerleşik salona geçeceğiz. Karavanın görüntüsü arkada dekor olarak yer alacak. Yine yeni dünya adı verilen paravanlarla oyunlarımıza devam edeceğiz. Kafamızda daha bir sürü proje var, onları da en kısa sürede gerçekleştirmek istiyoruz.
Sizce ülkemizin en büyük derdi nedir?
Can: Çok var ama en başta enflasyon tabii ki.
‘KISA FİLM UZUNUN ANNESİDİR’
Festivalin bu yılki oluşum ve temasından bahseder misiniz?
Akar: Film festivalleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumu sanatın bir dalı olan film ile buluşturmanın çok önemli bir yolu. Bu sene 3’üncüsü gerçekleştirilen Gemlik Film Festivali de film izlemenin keyfini, alışkanlığını, hayatımızın bir yansıması olarak filmleri takdir etmenin fırsatlarını sunuyor. Bununla birlikte, festivaller genel olarak bölge halkının oyuncular, yönetmenler ve film sektöründe çalışan kişileri ortak bir duygu etrafında buluşturma gücüne sahip. Bu gücü ve paylaşımı da geçtiğimiz sene konuk olarak katıldığım Gemlik Film Festivali’nde birebir deneyimledim.
Kısa film sizin için ne ifade ediyor?
Akar: Bu sene de Gemlik Film Festivali kapsamında ulusal kısa film yarışması gerçekleştiriliyor ve bu yılki yarışmanın jüri başkanlığını yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kısa film yarışmaları özellikle gençler için film sektörüne açılan bir kapı niteliğinde. Kısa film aslında uzunun annesidir. Üstelik her sene izlediğimiz bu kısa filmlerde, gençlerin kendi dünyalarını, dertlerini, hayata ve geleceğe nasıl baktıklarını görebiliyoruz. Örneğin geçtiğimiz sene Gemlik Film Festivali’ndeki kısa film yarışmasına başvurulan filmlerde, pandeminin de etkilerini gördük. Özellikle de “kadın, çocuk, adaletsizlik ve modern insanın yalnızlığı” konularının baskın geldiğini gördük. Bu sene de başvurulan filmlerde genç yönetmenlerin kendi dünyalarını yansıttıkları filmleri görüyoruz.