Mardin’de Lolita Asil sergisi 19 Ekim’e değin görülebilir

Mardin bu günlerde konuk ettiği, Lolita Asil’in “Yer-yüzü Gök-yüzü” sergisiyle izleyiciyi böyle bir yolculuğa beklemekte.

Nurduran Duman

Evrenin yasaları, doğanın işleyişi, insanın bunlarla etkileşimiyle maddi, manevi varlık alanlarını, özünü keşfedişi. Mardin bu günlerde konuk ettiği, Lolita Asil’in “Yer-yüzü Gök-yüzü” sergisiyle izleyiciyi böyle bir yolculuğa beklemekte.

Alman Karargâhı-Atamyan Konağı’na video, dijital sanat, artırılmış gerçeklik gibi medya araçlarıyla yerleştirilmiş, bilim ve sanatın farklı alanları da gözetilerek bilgi, sezgi el ele üretilmiş eserlerin adlarına bir bakış atmak bile bir yolculuk başlangıcı vaat etmekte.  “Varoluş’’, “Sonsuzluk’’, “Güneş’’, “Gözün Derinliklerinde’’, “Yeşil-Mavi’’, “Kendimize Dönüş Yolu’’, “Bir Gün, Yeniden, Hep Beraber’’, “Yeniden Doğuş’’. Işık ile titreşim ya da görüntü ile ses peşinde, buradaki görünen varlığımızın ötesindeki görünmeyen varlığımıza doğru bir yolculuk. Eserlerin de vurguladığı gibi, saat yönünde hep, üst yarım çemberin soldan sağa, alt yarımın sağdan sola yuvarlanışıyla oluşan zaman içinde tamamlanarak devam etmekte.  

AYRILMAZ PARÇALAR

Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı’ndaki dairenin dünyayı, karenin evreni simgeleyişinden esinlenerek, hücre-insan-evren oluşumuna bilim sanat paraleliyle yaklaşan Asil için yer ile gök ayrılmaz parçalar. Varoluşun arkalı önlü, altlı üstlü, içli dışlı belki iki yüzü, belki de aslında tek yüzü. Bir ters bir yüz kurulan dengenin an an örülen bir devinimini vurgulayan ressam her birimizin içinde olup hepimizi içeren daha büyük şeye dikkat çekmekte. 

Lolita Asil

ESER MEKÂN BULUŞMASI

Asil’in “İlk kez eserlerim bir mekânda yerini buluyor, ilk kez bir mekân benimle bütünleşti” dediği sergisindeki “Güneş (1997, özel koleksiyon)” örneğin, konağın en üst katında gün doğumunu karşılayan odaya, tam da ilk gün ışığının vurduğu noktaya yerleştirilmiş. Asil bu noktanın bilgisine ulaşıncaya değin konağa bir ay boyunca dışarıdan bakmış. Mardin’deki her evin Mezopotamya’ya baktığı, hiçbirinin diğerinin güneşini kesmediği gerçeğini deneyimleyip görgümüze sunduğu bu çalışmadaki eser, ressamın nicedir benimsediği sarıdan mora dizilimini görmek için iyi bir örnek. Salt hisle değil bilinçle yaratım, sabırla çalışarak bilgiye ulaşım yöntemini ise defalarca çizip boyadığı gözlerde görebiliriz. İnsan bedeninin kemik dokusunun mikroskop altındaki görüntüsünün desen olarak kullanıldığı “Varoluş”ta ise ana meselesini.  

ÇOCUKLARLA ETKİLEŞİMLİ ALAN

Serginin, konağın alt, üst katlarına, aynı kattaki odalara ve terasa geçiş veren alanı ise çocuklara ayrılmış. “Bir Gün, Yeniden, Hep Beraber’’ ile “Kendimize Dönüş Yolu’’nun yerleştirildiği bu etkileşimli alanda yapılan çalışmanın evrene bir mesaj vermesi amaçlanmakta. Umut kapısında yarın için dilekler dileyerek düşüncemizin gücüyle, düşlerimizi en kolay sanatla maddeye dönüştürebileceğimizin mesajı. Bunu da en kolay anda yaşayan çocuklarla yapabildiğimizi söyleyen Asil, sergiyi ziyaret eden okullara verilen VR gözlüklerle de çocukların bakış açısını, düş dünyasını genişletmeyi dilemekte.

DÜŞÜN DÜŞLE RESİMLE

Çocuklarca çizilip boyanmaya başlanan ‘’Kendimize Dönüş Yolu’’ndaki karelerdeki iki işten biri ise Asil’in kendisine, diğeri de 21 Eylül’deki açılışta bulunan İlber Ortaylı’ya ait. 19 Ekim’e değin sergiye çocuklarla giden büyükler de çocukların boylarının yetişemediği karelere, derinlere kaçmış olsa da pekâlâ çıkarabilecekleri düşlerini işleyebilirler. Sanata evet.