Cumhuriyet dönemi eserleri ülkemizin birçok şehrinde sanata ve tarihe ışık tutuyor

'Seramik panoların hafıza durakları oluşturması, şehre ait olması gibi özellikleri onları kültür varlığı olarak değerli kılıyor.'

Fatma Batukan Belge / Konuk Yazar

Cumhuriyet dönemi, özellikle de 1960-1980 yılları arasında yapılan binaların süsleme unsurları arasında yer alan seramik panolar Füreya Koral’dan Jale Yılmabaşar’a, Erdinç Bakla’dan İlgi Adalan’a kadar pek çok önemli seramik sanatçısının imzasını taşıyor. Özel konutlar ya da kamusal alanlarda rastladığımız seramik yapıtlar kent belleğinde bir yer tutuyor. Ne var ki kentsel dönüşümle yıkılan binalardaki seramik panolar bir bir kaybolmaya başladı. Pek çok binasında bu tür seramikler bulunan Kadıköy’de, belediyeden sevindirici bir haber geldi, belediye meclisi panoların korunması için karar aldı. Türkiye’de bir ilk olan bu kararın çıkmasını sağlayan ise seramik sanatçısı ve akademisyen Doç. Dr. Nurdan Arslan’ın ısrarlı çabaları oldu.

KÜLTÜR-BELLEK...

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nurdan Arslan’ın kültür-bellek bağlamında seramik panolar üzerindeki araştırmaları ilk olarak oturduğu apartmanın girişindeki İlgi Adalan’a ait seramik panoyla bakışmasıyla başlamış. Moda’dan başlayıp Bostancı’ya kadar tüm mahallelerde dolaşırken seramik panolarla karşılaşınca bu ilgisi daha da artmış. “Seramik panoların hafıza durakları oluşturması, şehre ait olması, çocukluğumuzdan beri görerek zihnimizde yer etmesi gibi özellikleri onları kültür varlığı olarak değerli kılıyor” diyor.

Ancak Arslan, 30 yıldan beri arşivlediği seramik panoların kimilerinin binalar yıkılırken yok olduğuna tanık olunca çalışmasını farklı bir boyuta taşıması gerektiğini düşünmüş: “2015 yılında Kadıköy Belediyesi’ne başvurarak seramik panoların çoğunun teknolojik olanaklar ile kurtarılmasının mümkün olabileceğini, belediye-üniversite ve Kültür Bakanlığı ile ortak çalışmalar yapılması gerektiğini ilettim. Bu bağlamda seramik panoların kurtarılabilen kısımlarının ortak yapılacak projeler ile park ve bahçelerde, açıkhava ve kapalı müzelerde sergilenerek bir kültür mirası olarak gelecek nesillere aktarılabileceği dileğimi sürdürdüm. Mayıs 2022’de Kadıköy Belediyesi’ne yeniden müracaat ettim ve dosya sundum. Meclis kararı alınması sevindirici bir gelişme.”

CUMHURİYET DÖNEMİ SONRASININ HİKÂYESİ

Nurdan Arslan’ın konuyla ilgili on yıldan beri üzerinde çalıştığı bir kitap da var. “Kent-Kültür Hafızaları, Mimaride Seramik Panolar” başlığı altındaki bu kitaba önce Kadıköy’le başlamış ama daha sonra Türkiye genelinde aynı yıllarda yapılmış panoları da dahil etmiş. Çünkü Ankara’daki Anafartalar Çarşısı, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) gibi çeşitli yapılarda önemli seramik sanatçılarımızın yapıtları bulunuyor. Örneğin 1963’te yapılan Ulus’taki Anafartalar Çarşısı’nın tüm duvarlarında Füreyya Koral, Seniye Fenmen, Cevdet Altuğ, Atilla Galatalı gibi sanatçıların özgün panoları var. Kentsel yenilenme sürecinde yıkım kararı alınsa da 2008 yılında hukuksal yollarla yıkımı durdurularak Ankara’nın önemli bir tarih belleği korunmaya alınmış oldu. Ama Ankara’da en az 50-60 panonun akıbeti bilinmiyor. Sadi Diren de ölmeden önce birçok panosunun yıkılmış olduğundan üzüntüyle bahsetmişti. Diren’in Atatürk Kültür Merkezi’nin girişindeki 1965 tarihli seramik panosu ise hayatta kalanlardan. Türkiye’de yapılmış ilk modüler seramik pano olan bu çalışma AKM 2020’de yıkıldığında depoda saklandı ve yeni binanın fuayesine yerleştirildi. Opera Salonu’nun küresi de bu panodan esinlenerek üretilen seramiklerle kaplandı.

1960’LAR VE 70’LER

Arslan, “Özellikle Cumhuriyet dönemi sonrası, 1960’larda İstanbul-Kadıköy’de başlayan seramik panoların hikâyesi aslında Ankara, İzmir gibi diğer büyük şehirlerin de hikâyesidir” diyor, “Türkiye’de modernist anlamda seramik panoların uygulandığı 1960’lar ve 70’lerde önemli bir gelişme kaydedildi. Akademik seramik sanat eğitimi paralelinde mimari alanlarda, özellikle kamusal alanlarda; hastaneler, üniversiteler, bankalar, kültür merkezleri, alışveriş merkezleri, sosyal ve özel konutlarda dönemin sanatçı ve akademisyenleri tarafından uygulanan çok sayıda seramik pano var. Şehir planlaması, yaşam alanlarımızın çağdaş sanat eserleriyle buluşması konusunda atılan adımlar seramik sanat eğitiminin gelişmesiyle birleşince bu kadar çok pano yapılmış. Kentsel yapılaşma sürecinde Kadıköy’de mimaride yüzde 10 oranında sanat eseri kullanılması maddesini görüyoruz. Böylece mimarlar da binalarda seramiğe yer vermiş.”

Yeni binalarda ise seramik panolar gibi sanatsal unsurlara yer verilmediğinden daha önceki yıllarda yapılanları kültür varlığı olarak korumak artık her zamankinden daha önemli.